“Bizler siyasi kimlikleri, gelecek idealleri olan ve bu idealler doğrultusunda yaşayan insanlarız. Devletin bizleri teslim alıp/imha etmeye dönük planlarına karşı en önde durmak, ölümüne direnişin ilk gönülleri olmak bir onurdur bizim için.”
“Sadece kendimiz için değil, yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin haklı davasını savunmak için direniyoruz.”
Hatice Yürekli
Dünyada ve Türkiye‘de ‘80’lerin sonu bir dönemin bitişidir. Yeni dönem ‘90’lı yıllarla başlar. Her dönemin kendine özgü koşulları vardır ve her dönemin devrimci kuşakları kendi dönemlerinin toplumsal- siyasal ortamı içinde şekillenirler. Döneme özgü devrimciliğin anlam ve önemi bu temel üzerinde kavranıp anlaşılabilir.
Türkiye’de ‘80 öncesi dönem bir devrimci yükseliş dönemidir. Umut ve iyimserlik dolu, coşkulu ve deyim yerindeyse mücadelenin türkü söyler gibi yürütüldüğü bir dönemdir. ‘90’lı yılların devrimcileri bu denli şanslı değiller. Çünkü ‘90 yıllar bir gericilik dönemi, bir yenilgi ve yıkım dönemidir. Dolayısıyla bu dönemin devrimcileri de “zor dönemin devrimcileri”dir.
EKİM ‘80 sonrası bu zor dönemin tek yeni hareketidir. Ekimci kadrolar da zor dönemin devrimcileridir. Hatice Yürekli işte bu tür devrimcilerden biridir. Onun devrimci siyasal yaşamı EKİM’le birlikte başlamıştır. ‘90’lı yılların hemen başlarında ve henüz çok genç bir yaşta EKİM saflarına katılmıştır.
Devrimci yaşamını kesintisiz biçimde EKİM saflarında sürdürmüş ve onun saflarında ölümsüzleşmiştir.
EKİM herhangi bir hareket değil, ‘80 sonrası dönemin yeni ve özel bir ürünüdür. Tıpkı Habip ve Ümit yoldaşlar gibi, Hatice Yürekli yoldaş da herhangi bir devrimci kadro değildir. Onlar gibi özel niteliklere sahip bir devrimcidir. Onun EKİM saflarındaki tüm yaşamı başından itibaren profesyonel bir devrimcinin yaşamıdır. EKİM‘in faaliyet yürüttüğü tüm önemli kentlerde çalışmış, ileri düzeyde görev ve sorumluluklar üstlenmiştir. Partimizin kuruluş kongresi öncesi tüm çalışmalarda yer almıştır. Yani o aynı zamanda bir kurucu kadrodur da.
‘80 öncesi devrimcilik sınıf dışı devrimciliktir. EKİM bu sınıf dışı devrimcilikten kopuşun adıdır. Bu özellik Ekimci kadroların da özelliğidir. Hatice yoldaş yoksul bir ailenin çocuğu olarak, tüm yaşamını, düzen tarafından “yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin” yaşamı ile birleştirmeyi başarabilmiştir. Tüm devrimci yaşamı, bizzat fabrikalarda çalışmak da dahil işçiler içinde çalışmakla ya da sınıf çalışmalarını yönetmekle geçmiştir.
Hatice yoldaş aynı zamanda ezilen bir cinsin mensubudur. Fakat onun devrimciliği seçmesinde bunun rolü hemen hemen yoktur. O, ‘80 sonrası dönemde, devrimci hareketin her alanda yaşadığı yıkımın ve yozlaşmanın ifadesi olan ‚“cinsiyetçi”/feminist cereyanlardan hiç etkilenmemiş, tam tersine mesafeli durmuştur. Elbette ezilen bir cins olarak kadına her zaman yakın durmuş, kadın olmaktan kaynaklanan sorunlarla da uğraşmıştır. Fakat o her zaman sınıfın bir mensubu gibi hareket etmiştir. Kadının insan olarak yüceltilmesi, bunun tek olanaklı karşılığı olan sosyalizm, her zaman için onun temel hedefi olmuştur.
Yoldaşları ve örgütüyle zaman zaman sorunlar yaşasa da, yoldaşlarına ve partisine sınırsız bir bağlılık içinde olmasını bilmiştir. Hiçbir zaman sorunları ve sorunlarını gizlememiştir. Haklarını kullanmış, fikirlerini dile getirmiş ve özgürce tartışmıştır. Fakat görev ve sorumluluklarının gereklerini yerine getirmek onun için hep öncelikli olmuştur. Tartışma tüketmek için tartışmamış, geriye değil hep ileriye bakmıştır.
Hatice yoldaş zaaflara, zayıflara ve zayıflıklara karşı hep mesafeli olmuştur. Onlarla sürekli savaşmış ve sözünü hiç esirgememiştir. Yürekli bir devrimci olarak yeri geldiğinde kendisiyle yüzleşmesini de bilmiştir. Çünkü, o “yeni bir çizgi, yeni bir kültür ve yeni bir geleneğin” temsilcisidir.
O, Habip ve Ümit yoldaşları ile benzer bir çizgidedir. Tüm devrimci niteliklerini büyük bir güven duyduğu partisinden almıştır. Habip ve Ümit yoldaşlar gibi, partimizin düşünen ve savaşan kadro tipinin örneklerinden biri de, Hatice yoldaştır. Her dönem okuyan, kendini geliştirmeye çalışan, birikimi ve kapasitesi ölçüsünde değişik konularda yazan biridir.
Hatice yoldaş ezilen bir sınıfın, ezilen bir cinsin ve ezilen bir ulusun mensubudur, ama aynı zamanda bir komünisttir. O, poliste ve cezaevinde hep direnişçi bir tutum sergilemiştir. Mahkemelerde komünistlere yaraşır biçimde düzeni cepheden suçlayıp yargılayan siyasi savunmalar yapmıştır. Onurlu bir devrimci olarak partimizi her zaman onurlandırılmıştır.
Tüm örgütsel-siyasal yaşamından öğreniyoruz ki, onun davası ve onun taşıyıcısı olan partisiyle en küçük bir sorunu olmamıştır. Kendisine emek veren, eğiten ve yetiştiren partisine her zaman güvenmiştir. Bunun içindir ki, tıpkı Habip ve Ümit yoldaşları gibi, partisi ve davası uğruna tereddütsüzce ölmesini bilmiştir.
Hatice Yürekli, adı gibi yürekli bir devrimciydi. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Hatice Yoldaş ölümsüzdür!
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Yaşasın TKİP!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
(Ekim, Sayı: 281, Nisan 2012)