Hatice Yürekli işçi sınıfının devrimci mücadelesinde yaşıyor!

İzmir’de Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nde bulunan Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKİP) dava tutsağı Evrim Erdoğdu, 14. ölüm yıldönümünde TKİP kurucu üyesi ve Ölüm Orucu şehidi Hatice Yürekli üzerine bir yazı kaleme aldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Nisan 2015
  • 10:31

Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nden komünist tutsak Evrim Erdoğdu’nun Hatice Yürekli anısına yazdığı yazı şöyle:  

 

Hatice Yürekli işçi sınıfının devrimci mücadelesinde yaşıyor!

‘71 devrimci kopuşu; reformizmi ve parlamentarizmi reddederek devrim davası uğruna tereddütsüzce yaşamını feda etmenin, adanmışlığın, devrimin zaferi için savaşmanın adıydı. İşte bu nedenle Türkiye devrimci hareketi için bu dönem, düzenden de kopuşu ifade eden önemli bir tarihsel dönemeçti. Kitlesel sosyal mücadeleler içerisinde bu çıkış devrim davasına sahip çıkma, kurulu düzene başkaldırma pratik tutumuyla büyük bir birikim yarattı. Devrimci baş eğmezlik, burjuva reformculuğuna karşı düzenin temellerine yönelen mücadele çizgisi ve tüm bunların üzerinden şekillenen kavga yaşamı... Egemen sınıf iktidarını hedef alarak onu zor yoluyla yıkmanın tek kurtuluş olduğu bilinci ve inancı ile yükselttikleri bayrak, bıraktıkları devrimci miras, bugün geçmişin küçük burjuva devrimci çizgisinin zaaflı yönlerini aşarak bu topraklarda işçi sınıfı devrimciliğinin kök salmasını sağlayan komünist hareketin ellerinde...

Komünist hareketin siyasal yaşamına başlarken vurguladığı “bir boşluktan değil, bir geçmişin, bir birikimin bağrından doğduk” tanımlamasına uygun bir devrimci mücadele pratiği sınıf faaliyetinin her alanında; zindanda, gözaltında, işkencede ete-kemiğe büründürüldü. 22 Nisan 2001'de Ölüm Orucu direnişinde ölümsüzleşen Hatice Yürekli yoldaşın yaşamı ve mücadele çizgisinden öğrenmek, onun anısı adına söz söylemek, bu bütünlükte bir anlam bulmaktadır. Komünist hareket ideolojik, politik ve örgütsel olarak tarih sahnesine ilk çıktığı andan itibaren sınıfla devrimci bütünleşmenin sorunlarına, bunun pratik adımlarına yoğunlaşmıştır. Bunun için sistematik bir sınıf faaliyetine yüklenmiştir. Emperyalist-kapitalist sistemde, bu sistemi sonsuza dek tarihe gömecek tek tarihsel güç olan işçi sınıfının eyleme ve mücadeleye çekilmesinin tüm olanaklarını, sosyal mücadelenin durgun atmosferinin yarattığı tüm nesnel zorluklara rağmen oluşturdu. Bu ısrar ve çaba, proleter devrimci çizgiyle bütünleşen sınıf devrimcilerini devrimci örgüt ve devrimci sınıf yaratma pratiğinde somutladı. 12 Eylül karşı devrimiyle küçük burjuva devrimci hareketin, devrim davasından ve devrimci örgüt çizgisinden kaçışla başlayan evrimi bugün devrimci mirasın tümden reddiyle tamamlanmış durumdadır. Çürüme ve tasfiyenin geldiği nokta ise burjuva düzene soldan koltuk değnekliği yapmak, yeni “radikal demokrasi” masalları ile kitleleri oyalamak, düzeni ayakta tutmak misyonuna soyunmak olmuştur.

Geçmiş mirasın devrimci kazanımlarını güvence altına almak, düşünsel-ideolojik çizgisini aşarak proleter sosyalizmin bu topraklarda vücut bulmasını sağlamak, soluksuz bir mücadele azmiyle sınıfın devrimci stratejisine uygun şekilde güne yüklenmek, sınıfın tarihsel misyonu ve konumu üzerinden onu eylem ve mücadeleye çekmek demekti. Bu da sanayi havzalarında, fabrikalarda sınıfın gündelik mücadelesinde öncülük etmek, kendi özdeneyim temelinde onu eğitmek, devrimci iktidar mücadelesini bu zeminde örmek anlamına gelmektedir. Marksizm’in bilimsel özünü bilince çıkaran bu yaklaşım üzerinden devrimci kimliği, örgütü, kadro niteliğini inşa etmekteki başarının kaynağı tamamen budur. Güncel gelişmelerin etrafında sürüklenip, günü kurtaran değil stratejik olana kilitlenerek sermayenin tahakkümüne karşı sınıfın devrimci kararlılığını örgütlemeyi görev bilmek, komünist hareketi bu topraklarda yarattığı bir gelenek oldu.

İşte Hatice Yürekli yoldaş tüm bu mücadele pratiği ile komünist hareketin yarattığı mücadele geleneğinin bir sembolü ve onun kararlı bir öznesi olarak örnek alınacak komünist bir kimlik olarak karşımızda durmaktadır. Sermaye düzeninin her türlü saldırısına proletaryanın devrimci çıkarları penceresinden yaklaşmak, buna göre bir politika ve taktik belirlemek, ‘eğilmektense kırılmayı’ tercih etmek sınıf devrimciliğinin vazgeçilmez bir özelliği haline gelmiştir. F tipi hücre saldırısı işçi sınıfı ve emekçilerin öncüleri şahsında başlatılan fiziki ve ideolojik bir saldırıydı. Kapsamlı ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel bir teslimiyet dayatmasıydı. Devrimci öncüyü ise ehlileştirme, düzen sınırlarına çekme operasyonunun bir parçasıydı. Ciddi zaaflar içerisinde olan geleneksel sol hareketin çürüme ve düzenle tümden bütünleşme sürecini hızlandıran F tipi saldırısına karşı zindanda başlatılan mücadelenin siyasal öncülerinden olan Habip ve Ümit yoldaşlar gibi Hatice Yürekli yoldaş da devrim ve sosyalizm bayrağını yere düşürmeden Denizler’den bugüne taşınan devrimci direnişçi çizginin temsilcisi oldu. Ölüm orucu gibi zorlu ve ağır bir maratonun burjuvaziyle kıyasıya bir savaşın gün be gün örme gücünü ‘emeği sömürülen milyonlarca işçi ve emekçinin devrimci mücadelesine’ olan sarsılmaz inancından alıyordu.

Sanayi havzalarında, fabrikalarda, sınıfı devrimci eyleme çekme azmi, ısrarı, devrimci ideolojik kimliği siyasal yaşamın her anında yaşatma pratiği ile yol yürümeyi bize miras bıraktı. En zorlu ve çetin dönemlerde devrim davasını son nefesine kadar savunmayı kavga yaşamıyla gösterdi bize. Bu miras ondan sonra Esenyurt'ta burjuvazinin kolluk güçleri tarafından infaz edilen Alaattin Karadağ'ın fabrika zemininde, işçi sınıfının devrimci eylemini örgütleyen, sınıfı devrimci sözünü söylemeye çağıran pratiğinde, Greif'leri yaratan sınıf eksenli çalışmada ve siyasal sınıf faaliyetinde yaşamaya devam ediyor.

Hatice Yürekli yoldaş, sınıf devrimcileri için işçi sınıfının devrimci programı uğruna tereddütsüzce yaşamını adamanın, her koşulda devrimci değerleri savunmanın sembolüdür. Tüm yaşamı bu temelde örgütlemek, devrimin zaferi için soluğunu tutmak, partisinin bayrağını her ne olursa olsun en yükseklerde dalgalandırmak, kendisinden sonraki devrimci kuşaklara bıraktığı örnek bir yaşam manifestosu olarak görülmelidir. Habip, Ümit, Hatice, Alaattin yoldaşları yaşatmanın, onlardan önceki devrimci kuşakların yaşamlarını adadıkları devrim davasını zafere ulaştırmanın yolu reformizmin ve parlamentarizmin tasfiyeci rüzgarına, çürümüş-kokuşmuş sermaye iktidarının zorbalığına karşı işçi sınıfının devrimci programına dayanarak devrimci bir sınıf hareketi yaratmaktan geçiyor. Toplumsal mücadelenin fay hatlarında milyonlarca işçi ve emekçinin biriken öfkesini devrimci iktidar mücadelesine akıtmak için 1 Mayıs'a, devrimci seçim faaliyetine yüklendiğimiz bugünlerde Hatice yoldaşın militanlığı ve devrimi örgütleme azmi ile dolu yüreği ile kavga alanlarında olacağız. Clara Zetkin, Rosa Luxemburg gibi Hatice Yürekli yoldaş da proletaryanın iktidar mücadelesine adını kızıl harflerle yazdıran komünist kadın olarak devrim yürüyüşümüzün meşalesi olmaya devam edecektir.

Devrimciler ölmez devrim davası yenilmezdir!

TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu