Kazakistan’da patlak veren kitle hareketi

Kazakistan’da akaryakıt zammıyla patlak veren halk hareketi işçi sınıfının da katılımıyla devlete geri adım attırdı. Bununla birlikte, devletin OHAL ilanına, hükümetin istifasına, zamların geri alınmasına rağmen eylemciler sokakları terk etmiyor, protestolar devam ediyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 06 Ocak 2022
  • 11:29

Kazakistan’da hükümetin 1 Ocak’tan itibaren geçerli olmak üzere, sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) fiyatına yapılan (60 Tengeden 120 Tengeye çıkartılmıştı) yüzde 100’lük yapılan zamların ardından 4 Ocak’ta başlayan gösteriler devam ediyor.

Kazakistan’ın batısındaki Mangistau eyaletinin Janaözen kentinde başlayan protesto eylemleri ülkenin birçok kentine yayılmış bulunuyor.

Hazar Denizi kıyısındaki Mangistau eyaletine bağlı Janaözen kentinde, 2 Ocak’ta şoförler LPG fiyatına yapılan zammı protesto etmeye başlamıştı. Protestolar daha sonra eyaletin merkezi olan Aktau şehrine sıçramış, ardından bölgedeki büyük petrol sahalarında çalışan işçiler de gösterilere destek vermişti.

Kitle hareketi ve işçi sınıfının da eylemlere doğrudan katılması, Kazak devletini hızla önlem almaya yöneltti. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, bir yandan devlet terörünü devreye sokarken diğer yandan hükümette istifalar ve kitle hareketinin kimi taleplerine olumlu yanıt verip vaatler öne sürerek hareketin önünü almaya dönük adımlar atmaya başladı.

OHAL ilanı

Kısa sürede Kazakistan’ın tüm petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu batı kesimindeki Aktau başta olmak üzere Atırau, Aktöbe ve Oral şehirlerinde düzenlenen destek amaçlı gösteriler dalga dalga bütün ülke çapına yayıldı. Protestoların sona ermemesi üzerine, Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Almatı ve Mangistau’nun ardından başkent Nursultan’da da olağanüstü hal (OHAL) ilan etti. 19 Ocak’a kadar devam etmesi öngörülen OHAL kapsamında söz konusu bölgelerde saat 23.00 ile 07.00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacak, gösterilere izin verilmeyecek.

Protestoları “yumuşatma” adımları

OHAL’e rağmen devam eden gösterilerin basıncı sonucunda Kazakistan’da Başbakan Askar Mamin başkanlığındaki hükümetin istifa ettiği duyuruldu. Cumhurbaşkanı Tokayev, ülkede LPG fiyatlarına yapılan zamma karşı başlatılan protestolardan hükümeti sorumlu tutarak, Başbakan Askar Mamin başkanlığındaki hükümetin istifasını onaylamıştı. Hükümetin istifa etmesine rağmen önü alınamayan eylemlerin sonucunda, Kazakistan’da zamları önlemek amacıyla sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG), benzin ve dizel yakıtın yanı sıra temel gıda ürünlerinin fiyatına 180 günlük devlet düzenlemesinin getirilmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, ilgili kurumlarla ülkenin sosyo-ekonomik durumuna ilişkin çalışma toplantısı yaptı.

Tokayev, toplantıda ülkedeki durumu istikrara kavuşturmak amacıyla bazı ek yeni önlemler aldı. Buna göre, nüfusun dar gelirli kesimi için ev kiralarının sübvansiyonuna ilişkin çalışmalar başlatılacak. Sağlık sorunlarının çözümüne odaklı özel ve kamu kaynaklarından finanse edilen “Kazakistan Halkına” adlı bir kamu fonu oluşturulacak. Ayrıca alınan yeni önlemler kapsamında, LPG, benzin ve dizel yakıt ile temel gıda ürünlerinin fiyatlarına 180 günlük devlet düzenlemesi getirildi. Hükümetin LPG fiyatını litre başına 50 tengeye (0,11 Dolar) indirdiklerini açıkladı.

Mesele sadece yoksulluk ve işsizlik artışı değil

Sıvılaştırılmış petrol gazına (LPG) yapılan zamların tetiklediği eylemlerin gerisinde asıl olarak ülkede yaşanan çok kapsamlı sorunlar bulunuyor. Olayları takip eden Kazak gazeteci Nazgül Kenzhetay, ülkede yaşanan gelişmelerle ilgili, Twitter hesabından yaptığı açıklamaları da bunu teyit ediyor. Hükümete ve devlete olan güvenin yitirildiğine işaret eden Kenzhetay şunları aktarıyor:

“Kazakistan’da sosyal huzursuzluğa yol açan sebep sadece azalan gelir ve işsizliğin artması değil. Sosyal gruplar arasında çoklu gelir farklılıkları... Yoksulların sosyal güvenlik düzeyinin düşük olması vb. Hükümete ve onun kamu idaresi kurumlarına olan güvenin zayıflamasıdır. Kazakistan’daki protestocuların talepleri: İktidar değişikliği, yerel seçimler (yerel yöneticiler cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır), 1993 Anayasasına geri dönmek -devlet başkanının yetkilerinin sınırlandırılması.

Protestolar devam ediyor

Önceki gece boyunca devam eden protestolar dün öğle saatlerine doğru yeniden alevlendi. Alanda polis ve askeri araçlar ateşe verildi. Polis, göstericilere ses bombası atarak müdahale etti. Meydana demir çubuklarla gelen göstericiler, şehrin merkezindeki Almatı Eyalet Valiliği binasına girdi. Göstericilerin, halihazırda şehirdeki Cumhurbaşkanlığı Konutu’na doğru ilerledikleri belirtildi. Eylemleri bastıramayan iktidar tarafından Telegram, Signal, Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamaları ile bağımsız iki haber sitesine erişimin engellendiği bildirildi.

10 yıl önce devlet, işçilere katliamla yanıt vermişti

4 Ocak’tan beri devam eden eylemlere petrol işçilerinin dahil olması, elde edilen kazanımlarda belirleyici bir rol oynamıştır. Çünkü gösterilerin başladığı petrol zengini Mangistau bölgesindeki işçi sınıfını daha öncede militan eylemleri ile tarihe bir not düşmüştür. Zhanaozen kentinde petrol işçileri 2011 yılında maaşlarının arttırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebiyle greve gitmişlerdi. Kazak devletinin kolluk güçlerinin direnen işçilere barbarca saldırısı sonucu 14 işçi katledilmişti. Bu katliamın, Kazakistan’ın 1991’de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanmasından sonra ülkede yaşanan en kanlı olay olduğu söyleniyor.

İşçi sınıfının rolü ve kurtuluşunun yolu

Kapitalist sistemin dünya çapında yarattığı yıkımla birlikte Kazak devletinin mafyalaşmış yönetimleri, Kazak işçi sınıfı ve emekçilerini ağır bir sefalete sürüklemiş bulunmaktadır. Asıl olarak, ülkede hat safhalara ulaşmış bulunan açlık, sefalet, işsizlik ve mevcut düzenin bu sorunları çözmekten aciz olması işçi ve emekçilerin tepkisini tetiklemektedir. Kapitalist düzenin derinleşen krizleriyle birlikte büyüyen bu sorunlar karşısında yükselen halk hareketleri ve kitle isyanları, işçi sınıfının ve emekçilerin de damga vurduğu koşulda kısa sürede taleplerini kazanabilmektedir. Fakat, yalnızca mücadeleyle elde edilebilen bu kazanımlar, kapitalist düzenin ve sermaye sınıfının iktidarının korunduğu koşullarda geçici olmaya mahkumdur. Kapitalist sınıf açısından bir tür “taviz” olan bu düzenlemelerin, kitle hareketinin durulmasıyla birlikte hızla geri alınması kaçınılmazdır. Dolayısıyla ücretli kölelik düzeni alaşağı edilmedikçe açlık, sefalet, işsizlik üretmeye, baskı ve sömürü uygulamalarını ağırlaştırmaya devam edecektir. Kapitalist düzenin yarattığı bu sorunlara son vermenin yolu, kapitalist sınıfın siyasi iktidarının devrilmesiyle, kapitalist devletin kurumlarının ve zor aygıtlarının dağıtılmasıyla mümkün olabilir.