Dünya genelinde işçi ve emekçilere yönelik çok yönlü saldırılar 2019 yılında da hız kesmedi. Kapitalist emperyalist sistemin dayattığı neoliberal politikalar, işçi ve emekçilerin yaşamını daha da katlanılmaz hale getirdi. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum büyüdü; işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk devasa boyutlara ulaştı. Tüm bunlar işçi ve emekçilerin öfkesini daha da büyüttü.
İşçi ve emekçilerin patlayan öfkesi sokağa taştı. Kitleler şiddete, hak gasplarına, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı canları pahasına mücadeleyi yükselttiler.
Ekvador, Şili, Kolombiya, Dominik, Haiti, Honduras, Gine, Lübnan gibi ülkelerde işçi ve emekçilerin, yoksul halk kitlelerinin zamlar, vergiler, artan hayat pahalılığına karşı zamların geri alınması talepleriyle başlattıkları gösteriler, hükümetlerin neoliberal politikalarına karşı tepkilere ve hükümetlerin istifasını istemeye varan gelişmelere sahne oldu.
Ekvator’da hükümet başkent Quito’yu terk etmek zorunda kaldı; zam kararnamesi geri çekildi. Şili’de Devlet Başkanı hükümeti görevden aldı ve zamlar geri çekildi.
Lübnan’da sosyal medya vergilerine yapılan zamlar karşısında, her din ve her mezhepten halk kitleleri ortak talepler etrafında bir araya gelerek, meydanlarda yan yana mücadele ediyor. Hükümetin zamları geri çekmesi bile protestoların önünü kesemiyor. Başbakan istifa etmek zorunda kaldı.
Haiti, Honduras, Gine, Dominik’te de işçi sınıfı ve çeşitli halk kesimlerinin, neoliberal politikalara ve bu politikaların uygulayıcısı hükümetlere karşı mücadeleleri sürüyor.
Kolombiya’da mücadele, işçi sınıfının başında olduğu bir mücadele olarak gelişti. 2020 yılının mücadele yılı olacağının emareleri bugünden görünüyor.
Gençlik hareketinin kitlesel ve sürekli eylemliliği
Eğitimin paralı hale gelmesi, çalışma yasalarının değiştirilmesi ve yaşam koşullarının daha güvencesiz hale gelmesi, en güvenli denilen kuzey ülkelerinde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz oranlarının hızla artıyor oluşu, iktidarların baskıcı politikaları, artan işsizlik oranları Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de milyonlarca genci harekete geçirdi.
Gençlik hareketinin “Başka bir gezegen yok!” sloganı ile, tüm kıtalarda eş zamanlı ve milyonları bulan küresel gösterileri kitleselleşerek ve yayılarak, şimdiye değin görülmemiş boyutlarda sürüyor.
16 yaşındaki İsveçli aktivist Greta Thunberg’den ilham alan milyonlarca genç, dünyanın çeşitli yerlerinde cuma günleri dersleri boykot ederek, gösteriler düzenliyor, siyasi liderlere iklim değişikliği konusunda gerekli önlemleri alma çağrısı yapıyor. 2019 yılında tüm dünyada 3 kez eş zamanlı olarak milyonlarca gencin katıldığı küresel iklim yürüyüşleri gerçekleşti.
Dünya çapında kitlesel ve militan kadın hareketi
2019 yılında Kamboçya, Bangladeş, Vietnam, Myanmar’da tekstil işçisi binlerce kadın, Sri Lanka’da çay toplayan on binlerce tarım işçisi kadın daha iyi çalışma koşulları, ödenmeyen ücretlerin ödenmesi ve daha fazla ücret için birçok kez greve gitti, sokaklara çıkarak gösteriler düzenledi, polis ile çatıştı.
Irak’tan Şili’ye, Fransa’dan Lübnan’a, Ekvador’dan İran’a, Sudan’dan Cezayir’e ayağa kalkan emekçi halk kitlelerinin önünde da emekçi kadınlar var. Kapitalist emperyalist krizin ağırlaştırdığı sömürü koşulları, kemer sıkma politikaları, düşük ücretler, ağır vergiler, sosyal hak gaspları, işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk kadın kitlelerin yaşamını her geçen gün daha da ağırlaştırıyor. Bu koşulların yanı sıra, kadınlara yönelik şiddetin aldığı boyutlar da kadın kitleleri arasında öfkeyi büyütüyor ve her gün daha fazla kadın mücadeleye yöneliyor.
Şubat ayında Sudan’ın başkenti Hartum’da yüzlerce kadın, daha önceki gösterilerde tutuklanan kadınların serbest bırakılması için, “Yaşasın Sudan’lı kadınların mücadelesi” sloganı altında gösteri düzenledi.
Ekvador’da ülkenin dört bir yanından gelerek başkent sokaklarını dolduran yerli kadınlar, parklara yerleşerek, akaryakıt yardımının kaldırılmasını öngören paket geri çekilene kadar kenti terk etmedi.
Sudan’da ekmek ve yakıt zammına karşı başlayan ve 30 yıllık diktatörlüğe karşı büyüyen eylemlerin sembolü olan beyaz elbiseli genç kadın, araç üstünde, kitleye “Devrim” şarkısını söyletirken, Lübnanlı bir başka kadın silahlı bakan korumasına tekme atarak hareketin sembolleri haline geldiler. Irak’ta elinde bayrakla sokakları terk etmeyen kadınlar, ataerkil geleneklere de meydan okumaya devam ediyorlar. Şilili kadınların “Suçlu Sensin” sözleriyle başlattıkları Las Tesis dansının sesi tüm dünyaya yankılanıyor.
2019 yılında da ABD’nin yüzlerce şehri ve diğer ülkeler kadına şiddet, cinsiyet ayrımı için kadın yürüyüşlerine sahne oldu. Kadına karşı cinsel şiddet ve kadın cinayetlerine karşı 25 Kasım’da Latin Amerika ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde kitlesel eylemler düzenlendi. İspanya’da, 40 kentte gösteriler yapılırken, Fransa’da 150 bin kadın şiddeti kınamak için sokaklara döküldü. Sadece Paris’te 100 bin kişi alanlardaydı.
Brezilya’da yüz bin kadın Bolsonaro hükümetinin kadın düşmanı politikalarına karşı 200 kentte gösteriler düzenledi. 8 Mart gösterisinde 300 bin kişi yürüdü.
İsviçre’de haziran ayında gerçekleşen kadın grevine yarım milyon kişi katıldı. Bu, ülkede 1917 yılında yaşanan genel grevden bu yana gerçekleşen en büyük grev oldu.
Hindistan’ın Kerala eyaletinde, kadınların bir Hindu tapınağına girme hakkı olmaması ayrımcılığına karşı protestoda, beş milyona yakın kadın, 650 km uzunluğunda bir insan zinciri oluşturdu.
Arjantin’de 34. Ulusal Kadın Toplantısında 120 bin kadın bir araya geldi.
Latin Amerika: darbeler, iktidar değişikliği ve isyanlar
Latin Amerika’da 2019 yılı, darbe ve darbe girişimleri, seçimler ve iktidar değişikliklerinin yanı sıra isyanların patlak verdiği bir yıl oldu.
2019’un başında Venezuela’da Amerikancı güçlerin darbe girişimi halkın direnişi karşısında başarısızlığa uğrarken, Bolivya’da faşizan güçlerin darbesi ülkenin solcu lideri Morales’in ülkeyi terk etmesi üzerine başarıya ulaştı.
Bununla birlikte 2019, Latin Amerika için halk hareketinin güç ve moral kazandığı, mevcut sosyoekonomik ve siyasal yapıların kitleler nezdinde meşruluğunu büyük ölçüde kaybettiği, kitlelerde başka bir alternatifin mümkün olduğu düşüncesini güçlendirdiği yıl oldu.
Haiti, Honduras, Gine ve Dominik’te işçi sınıfı ve emekçi halkların neoliberal politikalara ve bu politikaların uygulayıcısı hükümetlere karşı mücadeleleri sürüyor.
Latin Amerika’da ilk toplumsal patlama şubat ayında Haiti’de başladı ve tüm yıl boyunca sürdü. Haiti, Fransa sömürgeciliğine ve köleliğe karşı 1804’te büyük bir ayaklanma başlatmış olan ve bölgede bağımsızlığını ilk kazanan ülkeydi. 2018’de Venezuela’ya uygulanan ABD ambargosu nedeniyle Venezuela’dan ucuz petrol alamayan Haiti borçlandı ve IMF’nin ekonomik yapısal reformlarını gerçekleştirmek zorunda bırakıldı. Bu nedenle petrol fiyatlarına 2019 Eylül ayında getirilen zam, kitleler nezdinde yozlaşmış hükümete karşı kitleleri sokağa döktü ve uzun süre devam edecek enerji kıtlığına neden oldu. Haziran ayında Haiti’de hükümetin politikalarının protesto edildiği 2 günlük genel grevin ardından ağustos ayında da sendikalar benzin fiyatları ve benzin kıtlığına karşı 3 gün greve gittiler.
Protestolar yaz aylarında Honduras’a sıçradı. Hükümetin ABD desteği ile gerçekleştirmek istediği reformlara ve özelleştirmelere karşı öğretmenlerin ve doktorların başlattığı protestolar kısa bir sürede tüm toplumsal kesimlerde yankısını buldu ve on binlerce kişi hükümetin istifası için gösteri düzenledi.
Yine yaz aylarında ABD kolonisi durumundaki ve her türlü bağımsızlık hareketinin şiddet ile bastırıldığı Porto Riko’da Ricardo Rosselló’nun ve hükümetinin önde gelen isimlerinin muhaliflere karşı kullandığı cinsiyetçi ve aşağılayıcı ifadelerin bulunduğu yüzlerce sayfa yazışmanın ortaya çıkması üzerine şimdiye değin görülmemiş protestolar patlak verdi. Günlerce süren ve yüz bin kişinin katıldığı protestolarda “Hükümet istifa!” şiarları yükseldi. Eylemlilik hükümetin istifası ile sonuçlandı.
Ekim ayında isyan ateşi Ekvador’a sıçradı. Başbakan Moreno, IMF paketi çerçevesinde petrol üzerindeki sübvansiyonları kaldırınca, sendikaların ve yerli toplulukların katılımı ile kitlesel gösteriler başladı. Devlet Başkanı Moreno’nun kemer sıkma politikaları nedeniyle Quito sokakları adeta savaş alanına döndü. Moreno hükümeti çareyi bir süre meclisi ve yürütmeyi Quito’dan taşımakta buldu. Hükümet her türlü askeri yöntemi kullandı, başkentin sokaklarını biber gazı kapladı, göstericiler barikatlar kurdu. Kararlı ve militan direnişin ardından hükümet iki hafta sonra masaya oturmak ve IMF paketindeki kemer sıkma politikalarını ve petrol fiyatlarındaki artışı geri çekmek zorunda kaldı.
Arjantin’de Macri’nin IMF ile imzaladığı reform paketi yaz aylarında işçi ve emekçi kitleleri sokağa döktü ülkede mayıs ayında 5. kez genel greve gidildi. Macri hükümeti ekim ayındaki seçimlerde devrildi.
Brezilya’da, mart ayında 126 kentte yüzbinlerce işçi ve emekçi hükümetin emeklilik reformuna karşı gösteri düzenledi. Mayıs ayında 170 kentte milyonlara kişi hükümetin eğitim bütçesinde yüzde 30 kısıtlamaya gitmesini protesto etti. Haziran ayında yine emeklilik ve eğitimde reform politikalarına karşı milyonlarca kişi genel greve gitti. Ağustosta ise yüz bin emekçi kadın, Bolsonaro hükümetinin kadın düşmanı politikalarına karşı 200 kentte gösteriler düzenledi.
Faşist Jair Bolsonaro’nun, emeklilik reformuna karşı aralık ayında yeniden tüm ülkede grev ve protesto dalgası yaşandı. Kasım ayında Rio Grande do Sul eyaletinde öğretmenler ücretlerin düşürülmesine karşı greve gitmiş ve polisin azgın saldırısına maruz kalmıştı. Eyalet hükümeti bu planları geri çekti. Bu, aralık ayında Paraná eyaletindeki öğretmenleri greve gitme yönünde cesaretlendirmişti.
Peru’da haziran ayında hükümetin işçi düşmanı politikalarına karşı genel greve gidildi.
Ekim ayının ortasında ise bu kez Şili işçi ve emekçileri, gençlik kitleleri mücadele sahnesinde yerini aldı. Metro fiyatlarındaki artış bardağı taşıran son damla oldu. Metro zamlarının geri çekilmesi, güvenceli çalışma yasaları, parasız eğitim için başlayan gösteriler nedeniyle Piñera hükümeti önce savaşta olduklarını ilan ederek hareketi yalıtmak istedi. İsyan dalgasını bastıramayınca tavizler verdi ve fiyat artışını geri aldı, sosyal paket açıklamak zorunda kaldı. Hükümet faşist Pinochet’ten kalma yasaları uygulamaya soktu, onlarca kişiyi katletti, binlerce göstericiyi yaraladı ve gözaltına aldı. Şilili işçi ve emekçiler defalarca çıktıkları sokakları artık terk etmek niyetinde değil.
Şili’deki isyan hareketi Kolombiya’ya da sıçradı. Sosyal alanda planlanan kısıtlamalara karşı 21 Kasım’da yüzbinlerce işçi ve emekçinin katıldığı genel grev ve protestoların ardından geniş toplumsal hareketler tarafından desteklenen gösteriler hız kesmeden sürüyor. Hükümet başkent Bogota’da sokağa çıkma yasağı koydu.
Ortadoğu: krizler, çalkantılar, isyanlar
İran’dan Kuzey Afrika’ya kadar kendine has dinamikleri ile bütün bölge ülkeleri 2019 yılına çatışmalarla, kitlesel gösterilerle, huzursuzlukla girmişti. 2020 yılının daha da büyüyen, karmaşıklaşan yeni krizleri ve büyük çalkantıları beraberinde getireceğine dair göstergeler var.
2011’deki Arap baharının teğet geçtiği Cezayir, Sudan, İran, Irak, Lübnan gibi ülkeler, 2019’da iktidarları sarsan büyük yığınsal gösterilere sahne oldu.
İran’da ABD’nin başını çektiği yaptırım politikaları ve içerde ise yolsuzluk gibi nedenlerle giderek derinleşen ekonomik kriz huzursuz kitleleri sokağa döküyor. Yılın son aylarında İran bir kez daha kitlesel gösterilere sahne oldu. Akaryakıta yapılan zamları protesto etmek için sokaklara dökülen işçi ve emekçilerin mücadelesi molla rejimine karşı ”özgürlük” talebi ile sürüyor. Gösterilere katılan genç kitleler artık eskisi gibi yönetilmek istemiyor. Hareketin kendisine karşı bir isyana dönüşeceğinden korkan rejim zor kullandı. 200’e yakın kişi polis kurşunlarıyla can verirken, yüzlerce kişi yaralandı.
Irak’ta iş ve ekmek talepleriyle başlayan gösteriler kısa sürede bağımsız ve demokratik Irak talebinin öne çıktığı ayaklanmaya dönüştü. Ekim 2019’da yolsuzluk, işsizlik, yetersiz kamu hizmetlerine karşı yapılan protestolar ülkenin güney ve iç bölgelerine de sıçradı. Kitlesel gösteriler kanlı müdahalelerle şiddete dönüştü. Yüzlerce Iraklı hayatını kaybederken, binlercesi yaralandı. Protestolar Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin istifası ile sonuçlandı. Gösteriler zaman zaman durulsa da bitmedi, bitecek gibi de görünmüyor.
2020 yılına protestolarla giren bir diğer ülke Lübnan oldu. Lübnan’da sosyal medya vergilerine yapılan zamlar karşısında, her din ve her mezhepten halk yığınları ortak taleplerle meydanları doldurdular. Başbakan istifa etmek zorunda kaldı ve hükümet, zamları geri çekti.
Yemen’de savaş hala devam ediyor. Bir insanlık trajedisi yaşanıyor.
Libya’da zengin yeraltı kaynaklarından pay kapma çekişmesi, Rusya ve ABD’nin dahil olduğu iç savaş ve konumu itibariyle Akdeniz’deki gaz yatakları mücadelesinin tarafı olması gibi sebeplerle Libya zorlu bir dönemin eşiğinde giriyor 2020 yılına.
Sudan’da besin maddelerinin fiyatlarının artmasına ve kötü ekonomik koşullara karşı tüm ülkede yaygın ve kitlesel protestolar yaşandı. Eylemlerde çok sayıda kişi hayatını kaybetti.
Nisan ayında 30 yıllık el-Beşir’in zorba diktatörlüğü çöktü; el-Beşir tutuklandı. İktidarı halka devretme amaçlı bir ”geçiş hükümeti” kuruldu; halk bu sürecin bir mücadele süreci oluğu bilinciyle hareket ediyor. Mayıs ayında Sudan’da ordu üzerinde basıncı artırmak için iki günlüğüne genel grev yaşandı.
Tunus’ta yılın başında 650.000’den fazla memur iş bıraktı. On binlerce kişi ülke çapında hükümete karşı gösteri düzenledi.
Cezayir’de 20 yıldır iktidarda olan Buteflika milyonlarca işçi ve emekçinin meydanlardaki protesto gösterileri karşısında seçime katılmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Halk, çeşitli taleplerle sokaklarda mücadeleyi sürdürüyor.
Kasım ayında 13 bağımsız sendikanın çağrısı üzerine grev hakkı için ülkede yaşayan halkın yarısının katıldığı ve 3 gün süren bir genel grev yaşandı.
İşçi sınıfı 2019 yılında tüm dünyada sınıf mücadelesinin öznesi olmayı sürdürüyor.
Fransa’da akaryakıt zamlarına ve kötü ekonomik koşullara tepki olarak 2018’in Kasım ayında başlayan Sarı Yeleklilerin protesto gösterileri, 2019’da da farklı protestolarla birleşerek devam etti. Sınıf ve emekçi kitle hareketi Fransa’yı sallarken, Macron hükümeti tarafından emeklilik yasasında yapılacak değişikliklerle kazanılmış hakları gasp etmeye yönelen reforma karşı 5 Aralık’ta başlayan süresiz genel grev ve protesto başladı. Fransız işçileri 2020’ye genel grevle giriyor. Sarı Yelekliler de eylemlerini sürdürecek.
Finlandiya’da aralık ayında önce 400 posta işçisinin atılmasına karşı çıkarak, işten atmaları örnek bir sınıf danışmasıyla engelleyen işçiler, toplu sözleşmelerde anlaşmaya varılamaması üzerine 3 günlüğüne greve gittiler. 100 bin işçinin greve çıkması işçi sınıfının mücadele tarihine önemli bir sayfa olarak eklendi.
2019 yılı Zimbabve’de de grevle başladı ve grevle sona eriyor. Enflasyonun %400’lerde seyrettiği ülkede binlerce gösterici sokağa çıktı. Besin maddeleri konusunda sıkıntı yaşanan ülkede 1.550 doktordan 211’i daha fazla ücret ve daha iyi yaşam koşulları talepleri için gösteri yapmalarından dolayı işten atıldı. Doktorlar aylık 200 dolar maaş alıyorlar.
Nisan ayında 7,4 milyon nüfuslu Hong Kong’da zanlıların Çin’e ve Tayvan’a iadesini kolaylaştıran yasa tasarısına karşı başlayan protestolar 6 aydır sürüyor. Eylemler bölgenin belli cadde ve yollarında başlamıştı ve milyonlarca kişinin katıldığı gösterilerle sürdü. 15 Haziran’da yasal düzenlemenin askıya alındığının açıklanması protestoları dindirmedi. Protestocular polis şiddetinin ele alınması, protestocuların serbest bırakılması ve genel oy hakkı gibi taleplerini sürdürüyorlar.
2020 yılı ABD işçi sınıfı için de önemli bir yıl oldu. 150 bin dolayında metal işçisi haklarını savunabilmek için haftalar boyunca grev yapmak zorunda kaldı. Bu, uzun yıllardan sonra, ABD işçilerinin böylesi kitlesel ve uzun süreli ilk greviydi. General Motors’a ait 31 fabrikada 46 bin işçi yeni bir toplu sözleşme için greve gitti. Bu, 12 yıldan bu yana gerçekleşen ilk grevdi. 40 gün süren grev sonunda yapılan oylamada işçilerin %57’si pazarlıkların sonucuna onay verdi.
Endonezya’da evlilik dışı birliktelik, devlet başkanına hakaret gibi eylemlerin suç kapsamına alınması ve ülkedeki Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’nun etkilerinin azaltılması nedeniyle öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir protesto gerçekleşti.
Kamboçya’da Taieasy International in Krakor, Pursat’ta çalışan 10 bin tekstil işçisi kadının günlerce süren grevleri kazanımlarla sonuçlandı.
Bangladeş’te Dhaka, Gazipur ve Chattogram’da ağustos ayında tekstil işçisi kadınlar ücretlerin ödenmesi için greve gitti. 7 binin üzerinde kadın fabrikalara giden kapıları kapattı, sokaklara barikatlar kurdu.
Ocak ayında Dakka bölgesinde tekstil endüstrisinde çalışan binlerce kadın işçi düşük ücretleri protesto ederek greve gitti. Sokaklara barikatlar kuran işçiler polisle çatıştı. Grev iki hafta sürdü
Ürdün’de kamu sektörünün en uzun grevinde 4. haftanın sonunda öğretmenler üret artışı talebini kazandı.
***
2019 yılında dünyanın birçok ülkesinde kamu emekçileri de iş bıraktı. Fas’tan Kanada’ya, ABD’den Hırvatistan’a, Hollanda’dan Çek Cumhuriyeti’ne kadar öğretmenler kötü çalışma koşullarını protesto ederek ve daha fazla ücret talepleri için greve gittiler. Sağlık emekçilerinin de yaygın eylemlilikleri yaşandı.
Hindistan’da yıl boyunca kitlesel grevler ve gösteriler hız kesmeden sürdü. Modi hükümetinin işçi karşıtı politikalarına karşı on sendikanın çağrısına uyarak yaklaşık 200 milyon işçi ve emekçi iki günlük greve gitti. Ocak ayında Tamil Nadu eyaletinde, 700.000 öğretmen ve memur daha yüksek ücretler ve sürekli istihdam için greve gitti. Gösterilere katıldıkları gerekçesiyle 20.000 kişi tutuklanmıştı.
Kuzey Hindistan’daki Uttar Pradesh eyalet hükümetinde 200.000’den fazla işçi greve başladı. Emeklilik yasasının geri çekilmesini istiyorlar ve buna göre yüzde dört daha yüksek katkı payı ödemek zorundalar.
Hindistan’ın en büyük şehri Mumbai’deki kentsel ulaşım şirketi BEST’in yaklaşık 32.000 çalışanı, daha yüksek ücretler ve ücretlerin zamanında ödenmesi için 9 gün iş bıraktı.
Bihar eyaletinde 15,40 avro kazanan kadın aşçılar greve gittiler. 200.000’den fazla kadın aşçı, daha yüksek ücretler için iş bıraktı. Eylül ayında Coal India Ltd (CIL) ve Singareni Collieries (SCCL) kömür ocaklarında çalışan 270 bin kadrolu ve 200 bin taşeron işçi özelleştirmelere karşı greve gitti.
Meksika’da Matamoros şehrinde General Motors, Ford ve Fiat-Chrysler’e mal üreten tedarikçi 45 fabrikada 70.000 işçi greve gitti. Yüzde 20 daha fazla ücret, prim ödemeleri ve daha kısa haftalık çalışma saatleri talep eden işçilerin iki hafta süren grevleri kazanımla sonuçlandı. Bölgedeki fabrikalar yabancı şirketler tarafından “sömürü cehennemleri” olarak görülüyor.
Güney Kore’de General Motors Korea işletmesinde çalışan 8 bin işçi greve gitti. Grev 20 yıldan bu yana gerçekleşen en kitlesel grev oldu. 1970 yılında kötü çalışma koşullarını protesto etmek için bedenini ateşe veren tekstil işçisi Chun Tae-il’i anmak ve kötüleşen esnek çalışma uygulamalarını protesto etmek için 2019’un Kasım ayında Sendikalar Konfederasyonu KCTU’nun çağrı yaptığı yürüyüşe 100 bin işçi ve emekçi katıldı.
İtalya’nın dört bir yanında yüz binlerce işçi şubat ayında İtalyan sendikalarının çağrısını izledi ve “İş için bir gelecek” şiarı ile Roma’da hükümet politikalarına karşı gösteri yaptı. Protestolar İtalyan hükümetinin ırkçı politikalarına da yönelikti. Mart ayında Mailand’da hükümetin ırkçı politikalarına karşı yapılan kitlesel protestoya 250 bin kişi katıldı.
Ekim’in sonunda CGIl, CISL ve UIL sendikalarının yaptığı çağrıya uyan İtalyan işçileri, AB’nin talepleri doğrultusunda katma değer vergisinin %22 artırılmasını ve sosyal kısıtlamaları protesto ederek daha fazla ücret ve emeklilik, daha iyi çalışma koşulları talepleriyle genel greve gittiler.
Macaristan’ın Györ kentinde binlerce Audi işçisi daha fazla ücret talep ederek, yılın başında üretimi durdurdu. Grev diğer ülkelerde de üretimin durmasına neden oldu ve şirket işçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı. Bu ise, sermayenin ucuz işçi cenneti olarak gördüğü Macaristan’da otomobil sektöründe ve parça üreten işletmelerde de grevlerin patlamasına neden oldu. İşçiler kazanmanın mücadeleden geçtiğini eylemleri ile öğrendiler.
2020 yeni ve daha ileri mücadelelere gebedir
2019 yılında Latin Amerika, Irak, İran, Sudan, Lübnan, Finlandiya gibi ülkelerdeki eylemlerin toplamına bakıldığında, birbirinden farklı gibi görünse de bu hareketlerin tümü, birikmiş öfkenin bir dışavurumu ve bardağın taşması olarak görülebilir. 2019 yılında tüm ülkelerde neoliberal politikaların kaçınılmaz sonucu olarak zamlara, ağırlaşan vergilere, kazanılmış hakların gaspına, kendilerine dayatılan kemer sıkma politikalarına karşı krizin faturasını ödemeyi reddeden işçi ve yoksul emekçi kitleler ayağa kalktılar ve sokaklara çıkarak, kitlesel ve yaygın protestolu gösterilerde yerlerini aldılar.
Ekonomik taleplerle başlayan bu eylemler kısa sürede yayılarak adeta bir isyana dönmüş ve hızla, doğrudan iktidarı hedef alan ya da ekonomik talepler üstünden iktidardan işçi sınıfı ve emekçiler adına hak talep eden eylemlere dönüşerek, siyasi karakter kazanmıştır.
2019 yılında yaşanan eylemlilikler, farklı ülkelerde gerçekleşen ve birbiriyle bağlantısı olmayan hareketlerin, dünyanın siyasal ve sosyal mücadelesini birbirine bağladığını ve her ülkedeki işçi ve halk mücadelelerini olumlu anlamda etkilediğini göstermektedir. Düne kadar din ve mezhep çatışmalarının sürdüğü ülkelerde bile hareket işsizliğe, yoksulluğa, zamlara ve vergilere karşı talepler ile ortaya çıkarak, kitleleri düzene karşı ortak mücadele içine sokmuştur.
İşçi sınıfının örgütlü olduğu Fransa, Finlandiya ve Kolombiya gibi ülkelerde işçiler ve sendikalar mücadelenin başına geçmiş, işçi sınıfı mücadelenin öznesi olmuştur.
2020 yılında, ömrünü dolduran neoliberal politikalara karşı mücadelelerin daha da yaygınlaşarak süreceğini bugünden söyleyebiliriz. Neoliberal politikalara ve saldırılara karşı işçi ve emekçilerin her tepkisi sınıfı ve emekçi halkları sistemle karşı karşıya getirecek, ekonomik talepler çerçevesinde başlayan tepkilerin hızla siyasallaşmasına, mücadelenin siyasi otoriteye yönelmesine neden olacaktır. İşsizlik, yoksulluk ve ağır yaşam koşulları, ekonomi ve siyasetteki her gelişmenin ”Bardağı taşıran damla” olma olasılığını güçlendirmektedir.
2019’un önemli mücadelelerini devralan 2020 yılı, çelişkilerin keskinleştiği toplumların bağrındaki mücadele dinamikleri nedeniyle şimdiden sermayenin korkulu rüyası olmaktadır.