Komünist Enternasyonal V. Kongresi (Temmuz 1924)
Ön Asya ve Kuzey Afrika ülkelerinde devrimci hareketin gelişmesinde iki dönem söz konusudur: Birincisi devrimci hareketin tek millî cephe (elbette ki, gerici feodaller hariç) sloganı altında geliştiği Lozan Konferansı öncesi dönem ve ikincisi tek millî cephenin çöktüğü, bir yandan Türkiye’de ve Mısır’da bağımsız sınıf hareketinin yükseldiği, diğer yandan millî burjuva partileri arasında ayrışmanın belirginleştiği Lozan Konferansı sonrası dönemdir.
Bu iki özellik Türkiye ile Mısır için geçerlidir. Arabistan (Suriye, Mezopotamya, Arap Yarımadası, Filistin) ve Kuzey Afrika ülkelerine gelince, burada millî kurtuluş hareketi gelişmesinin ilk dönemini henüz tamamlamamıştır. Bu Müslüman ülkelerde İngiliz ve Fransız emperyalizmine karşı mücadele yeni yeni uyanıyor. Bu ülkelerde ticaret burjuvazisi “millet iradesinin” tek temsilcisi olarak millî devrimci hareketin başında bulunuyor.
Bu süreçlerin Yakındoğu’daki değişik Müslüman ülkelerde nasıl geliştiğini sırasıyla ele alarak görelim.
Türkiye
Klasik anlamda millî kurtuluş hareketini Kemalist Türkiye’de görmekteyiz. Minerva’nın Jüpiter’in başından çıktığı gibi, savaşın küllerinden yükselen genç Türk burjuvazisi Antanta’ya ve onun kiralık maşası Yunanistan’a karşı silâhlı direnişi organize etmeyi başarıp silâh elde siyasî bağımsızlığını kazandı ve bu zaferini en başta saltanatın ve halifeliğin kaldırılması ve cumhuriyetin ilânı olmak üzere, bir dizi reformu gerçekleştirerek taçlandırdı.
Bu genç Türk burjuvazisinin kurtarıcılık misyonu ana hatlarıyla tamamlandı. Şimdi artık sınıf savaşının millî boyut kazanacağı dönem başlıyor.
Türkiye işçi sınıfı artık “düşmanın içerde olduğunu” yavaş yavaş kavramaya başlıyor. Daha geçen yıl toplam 32.000 İstanbul, İzmir ve Aydın işçisiyle Zonguldak madencisi “vatan” sermayesiyle yabancı sermayeye karşı mücadeleye geçip, açık mücadeleci nitelikte grev ilân etti. İktisadî taleplerin (ücretlere zam, 8 saatlik işgünü, yardımlaşma kasalarının kurulması vb.) yanı sıra teşkilâtlanma hakkı, içtimî kanunların çıkarılması vb. siyasî talepler de yükseltildi. Komünistlerin yönettiği grevlerde (İstanbul mürettiplerinin, Şark Şimendiferleri işçilerinin grevleri) SSCB ile çok sıkı ilişkiler kurulması da istendi.
Bu yazın Temmuz ayı ortalarında İstanbul tramvay işçileri şehir sokaklarında barikat çatışmalarıyla son bulan bir grev yaptı. İktidar silâhlı kuvvete başvurmak zorunda kaldı. Sokaktaki vatandaşın da katıldığı grevciler 4 saat boyunca jandarmanın saldırılarına karşı kendini savundu.
Türkiye’de görülmemiş bir olay. Devrimci sınıf ruhu, işçi yığınları arasında gitgide daha yaygın hale geliyor. Milliyetçilik manevîyatı gün be gün geriliyor. Kemalist Türkiye’de devrimci hareketin gelişmesinde yeni bir çağ başlıyor.
Mısır
Türk burjuvazisi emperyalizme karşı silâhlı mücadele sonucunda iktidara gelmişken, Mısır’da burjuvazinin iktidara gelişi tamamen farklı yoldan gerçekleşti.
Zağlulcular (lideri Zağlul paşanın adını taşıyan parti) ne dış politikada, ne de iç politikada Türk milliyetçilerinin yolundan gitti.
Silâhlı mücadele değil, barışçı gösteriler ve Mısır’daki İngiliz işgaline karşı kamuoyunu seferber etmek. Gerici sınıflarla acımasız mücadele değil, onlarla birlik. Görüldüğü gibi, Mısır burjuvazisinin uyguladığı taktik, Kemalistlerin devrimci taktiğine taban tabana zıt düşüyor.
Türkiye’yle ortak bir yanı varsa, o da Mısır proletaryasının sınıf bilincinin yükselmesi, mücadele için devrimci iradesinin güç kazanmasıdır. Son yıl içinde henüz tüylenmeye başlayan bu kartal yavrusu, Zinovyev yoldaşın haklı olarak belirttiği gibi. Batı Avrupa işçilerinin ders alabileceği devrimci sınıf savaşı örnekleri verdi. İskenderiye, Kahire ve daha birçok şehirde işçiler grev ilân etti, idarecileri fabrika ve işletmelerden kovdu.
Millî Zağlulist hükümeti burjuva diktatorasının ve devlet aygıtının tüm gücüyle sermayenin yardımına koştu. Sendikaları dağıttı, işçi hareketinin liderlerini tutukladı, komünist partisini illegaliteye itti ve “istenilmeyen unsurları” yığınsal olarak yurt dışına kovmaya girişti.
Zağlulistler partisi bir yıllık iktidarı sırasında halkın ondan kırbaç ve felâketten başka bir şey bekleyemeyeceğini gösterdi.
Zağlulistlerin millî davaya ihanetin damgasını taşıyan politikası, İngiliz emperyalizmiyle uzlaşma, içerdeki gerici toprak aristokrasisi kliğiyle ortaklık ve emekçilere karşı acımasız savaş politikasıdır.
Mezopotamya
Burada her şey henüz başlıyor. Burada yığınlar İngiliz idarecilerine ve İngilizlere satılan feodallere silâh elde karşı koyuyor. Parlamentoyu boykot eylemi düzenli şekilde devam ediyor. Burjuvazi İngiliz egemenliğine boyun eğmek istemiyor. İngiliz-Irak Anlaşması parlamentoda çoğunluk sağlayamadı. Irak’taki İngiliz Yüksek Komiseri Koks [Sir Percy Cox] bizzat kurduğu parlamentoyu şu günlerde dağıttı. Irak’ta millî kurtuluş hareketi bugün tam bir yükseliş içinde.
Filistin
İngiliz emperyalizmi burada Yahudi siyonistlerin şahsında kendine yardımcılar buldu. Arap millî hareketi İngiliz işgaline karşı mücadele sloganıyla yürütülüyor.
Filistin dışında hiçbir Arabistan ülkesinde işçi hareketi yok. Düne kadar işçi teşkilâtları Filistin’e göç eden Yahudi unsurlar tarafından kuruluyordu. Şimdi ise yakında kurulan komünist partisi Arap işçilerini devrimci sınıf savaşına çekmede başarılı çabalar harcıyor.
Kuzey Afrika
Millî hareket özellikle Fas’ta gelişmiş durumda. Burada Arap emekçiler, Fransız ve İspanyol emperyalizmine karşı yığınsal mücadele yürütmek zorunda kalıyor. Hayvancılık ve tarımla uğraşan köylü kabileleri, Atlas dağlarında Fransız kuvvetleriyle kıyasıya savaşıyor. Dağ koşulları Fransız egemenliğine boyun eğmek istemeyen isyancı kabilelerin mücadele edebilmesi için son derece elverişliydi.
Özellikle Kuzey Fas’ın Akdeniz bölgelerinde Faslılar İspanyol emperyalizmine karşı büyük bir başarıyla direniyor. Buralarda millî kurtuluş hareketi zirveye ulaşmış bulunuyor. Kabilelerin lideri Abdül Kadir İspanyol emperyalizminin hesaba katmak zorunda kaldığı muhteşem bir silahlı güç oluşturmayı başardı.
Müslüman Yakındoğu ülkeleri hakkındaki bu kısa kısa raporu okuyanlar, değişik ülkelerde farklı gelişme aşamalarında bulunulduğunu görecektir. Kimi ülkelerde millî kurtuluş hareketi birinci gelişme dönemini tamamlamış durumda. Buralarda sınıflar ve partiler kendi yerlerini almış, işçi sınıfı yavaş yavaş İktisadî ve siyasî mücadelede bağımsız bir İçtimaî güç olarak ortaya çıkıyor.
Diğer ülkelerde devrimci hareket henüz ilk gelişme dönemini yaşıyor. Buralarda burjuvazi yalnız iktidar için savaşıyor. Gerici feodallere ve müttefiki İngilizlere karşı mücadelede burjuvazi bütün sağlıklı unsurlara dayanıyor, onlarla tek millî cephede buluşuyor.
25 Ağustos 1924
(Erden Akbulut – Mete Tunçay, TKP’nin Kuruluşu 1919-1925,
Yordam Kitap, Ekim 2020, s.678-80)