Yeni yılda yakalanması gereken halka:

Devrimci sınıf hareketi!

2022 yılının ilk günlerinde yaşanan gelişmeler göstermektedir ki, sınıf devrimcileri, ilerici-sol güçler, emek ve meslek örgütleri başta metal işkolu olmak üzere, işçi sınıfı içerisinde yaşanan kaynamayı bir patlamaya dönüştürmek için seferber olmalıdır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Ocak 2022
  • 08:00

2022 yılına yeni zam furyası ile girildi. Yılın daha ilk günlerinde elektrikten doğalgaza, ulaşımdan yol-köprü geçiş ücretlerine ve akaryakıta kadar her şey zamlandı. Bu en temel kalemlere gelen zamların çok geçmeden günlük ihtiyaç malzemelerine yansıyacağı yeterince açık.

Gerici-faşist rejim tarafından, özellikle 2021 yılının son aylarında alabildiğine ağırlaşan ekonomik-mali krize çare olarak gündeme getirilen “Türk tipi ekonomi modeli” safsatasının gerçekte ne anlama geldiği de bu somut gelişmeler üzerinden görülmüş oldu. Zira son zam yağmuru, emekçi kitlelerde kafa karışıklığı yaratmak ve işlerin yolunda gittiği aldatmacasını yutturmak için şovlar eşliğinde hayata geçirilen “kur güvenceli mevduat düzenlemesi” ve sözde “yeni ekonomik model” ile mali krizin yükünün bir kez daha işçi ve emekçilerin omuzlarına yükleneceğini gözler önüne serdi. Öyle ki, Erdoğan’ın ekranlara çıkıp, tam bir arsızlıkla “fiyat indirimi yapmayanların yakasına yapışacağız” demesinin üzerinden saatler geçmeden birbiri ardına zam haberleri geldi.

Ekonomik-mali krizin yükü elbette sadece zamlarla emekçilere fatura edilmiyor. AKP-MHP iktidarının tüm ekonomi politikaları, verili krizi sermaye ve rejim adına fırsata çevirmeye endekslidir. Tüm “yeni” düzenlemeler, emekçiler adına krizin faturasının katlanarak artması anlamına gelmektedir. Son haftalarda arkası kesilmeyen zam yağmuru, yaşanacak yıkımın ve ödenecek faturanın sadece bir parçasıdır. Önümüzdeki günlerde gerek işten atmalarla gerek ağır çalışma koşullarıyla gerekse düşük ücretlerle söz konusu yıkım çok daha derinleşecektir.

Nitekim, burjuva iktisatçılar dahi “Türk tipi ekonomi modeli” üzerinden alaycı değerlendirmeler yapıyor, izlenen politika ile enflasyonun aşağı çekilemeyeceğini, tersine önümüzdeki süreçte yüksek enflasyon oranlarına hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyorlar. Kurdaki dalgalanmanın bu yol-yöntemle dizginlenemeyeceğine, TL’deki değer kaybının devam edeceğine, hayat pahalılığının tırmanacağına, yoksulluğun katmerlenerek artacağına işaret ediyorlar.

Kısacası, 2022 yılına ekonomik-mali krizin çok yönlü yıkımının açık ya da örtülü yollarla emekçilerin omuzlarına yıkılmış olması gerçekliği ile girmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla bu yıla, bu tabloyu yaratan ekonomik-mali sorunların ve bunun karşısında emekçi kitlelerin nasıl bir yol izleyeceğinin damgasını vuracağı açıktır.

İktidarın aldatmaca-saldırı sarmalında yol arayışı

Gerici-faşist rejim bir yandan kısa vadeli ayak oyunları ve aldatmacalarla kendine manevra alanı açmaya, ekonomik kriz üzerinden yaptığı hokkabazlıklarla günü kurtarmaya ve emekçilerin bilincini bulandırmaya çalışıyor. Toplumsal desteğindeki erimeyi durdurmak için deyim yerindeyse kırk takla atıyor. Öte yandan, burjuva muhalefete ve toplumsal mücadele dinamiklerine aralıksız saldırarak önünü düzlemeyi amaçlıyor.

Bunun son örneği düzen muhalefetinin elindeki belediyelere dönük saldırı girişimleri oldu. Uzun bir süredir gerici-faşist rejimin ajandasında muhalif belediyelere yönelik saldırı hazırlıklarının yer aldığı tartışılıyor ve çeşitli senaryolar gündeme getiriliyordu. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, burjuva muhalefetin yönettiği belediyelere kayyım atanacağı ya da çeşitli saldırılarla çalışmaz hale getirileceği iddia ediliyordu.

AKP-MHP iktidarı manipülatif hamlelerle kur tabelasında pembe bir tablo yarattıktan hemen sonra düzen muhalefetine ve toplumsal mücadele güçlerine tehditler savurmaya başladı. Hemen ardından rejimin trolleri sahaya sürüldü ve Erdoğan o bilinen üslubuyla saldırıların ilk işaretlerini verdi.

İBB’ye yönelik başlatılan “terör soruşturması” bu bağlamda gerici-faşist rejimin ilk somut hamlesi oldu. Belediyeler üzerinden girişilen bu maceranın nasıl seyredeceğini kestirmek zor. Fakat, iktidar bünyesinde çatlaklar yaratsa da bu tür çıkışlar, rejimin kendi bekası için neler yapabileceğinin işareti sayılmalıdır.

Yakalanması gereken halka

Düzen cephesinde yalan, demagoji ve saldırgan söylemler eşliğinde kapışma devam ederken, işçi sınıfı ve emekçiler adına asıl yakalanması gereken halka kendi gerçek-sınıfsal gündemlerine odaklanmaktır.

Bu açıdan olanakların giderek arttığı bir süreçten geçiyoruz. Zira toplumun önemli bir kesimi, işçiler, emekçiler, gençler, ezilenler ve yoksulluğun pençesinde yaşam savaşı veren yüzbinlerce insan hayatın gerçek sorunlarına daha yakından bakmaya ve onları anlamaya çalışıyor. Öfke ve tepki gitgide büyüyor.

Bu olgular, sınıf devrimcileri ve diğer toplumsal mücadele güçlerinin önümüzdeki günlerde dikkatini sınıf hareketinin gerçek gündemlerine, gelişmelerine ve ortaya çıkan olanaklara çok daha fazla hasretmesi gerektiği bir döneme girildiğini ortaya koyuyor. Halihazırda devam eden TİS süreçleri, özellikle metal işkolunda Grup Metal TİS’leri üzerinden yaşanan hareketlilik, dikkatlerin çevrilmesi gereken kritik halkalardan biri olarak öne çıkıyor. Metal işçilerinin yoksullaşmaya ve hayat pahalılığına karşı gündeme getirdiği TİS taslaklarında “revizyon” talebi başta olmak üzere, insanca yaşam ve çalışma koşulları için öne çıkardığı talepler üzerinden gelişecek bir hareketlilik, bugün için edilgen konumda duran diğer sınıf bölükleri için bir işaret fişeğine dönüşebilir. Dolayısıyla metal işkolunda yaşanan gelişmeler sınıf mücadelesinin ilerletilmesi ve işçi sınıfının talep ve özlemlerinin öne çıkarılması bakımından büyük önem taşımaktadır.

***

2022 yılının ilk günlerinde yaşanan gelişmeler göstermektedir ki, sınıf devrimcileri, ilerici-sol güçler, emek ve meslek örgütleri başta metal işkolu olmak üzere, işçi sınıfı içerisinde yaşanan kaynamayı bir patlamaya dönüştürmek için seferber olmalıdır. Zira, kriz içerisinde debelenen asalak kapitalistlerin ve gerici-faşist rejimin soluğunu kesecek yegâne şey, birleşik-kitlesel ve devrimci bir sınıf hareketidir. Ancak işçi sınıfı eksenli birleşik-kitlesel ve militan mücadelelerle krizin ağır faturası reddedilebilir, gerici-faşist rejimin pervasız saldırıları geri püskürtülebilir, toplumsal mücadele dinamiklerinin önü açılabilir.