AKP iktidarı salgına karşı göstermelik “önlemler” almaya devam ediyor. Bunun en son örneği 31 ili kapsayan sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi oldu.
Sürecin başından beri toplum sağlığını umursamayan AKP iktidarı, kendi masasında duran ve sermayenin ihtiyaçlarını esas alan bir plan dahilinde hareket ediyor. Söz konusu planlamanın merkezinde ise üretimin sürekliliğini güvencelemek yer alıyor. Bu nedenle milyonlarca işçi ve emekçi doğru dürüst önlemlerin alınmadığı fabrikalarda haftalardır ölümle burun buruna çalıştırılıyor.
Hal böyleyken iki yüzlüce “evde kal” çağrıları yapan iktidar, şimdi de 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti. Söz konusu yasağın hafta sonuna getirilmesi ise, AKP iktidarının toplum sağlığını değil bir kez daha üretimin sürekliliğini esas aldığını gösterdi.
Peki, işçi ve emekçiler açısından sokağa çıkma yasağı ne anlama geliyor? Salgınla mücadele kapsamında bu yasağın nasıl bir işlevi olabilir? Soruların yanıtı açık aslında. Bugüne kadar salgın karşısında gerekli önlemleri almayan AKP ve sermayedarlar, 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan ederek toplum nezdinde imaj tazelemeye çalışıyor. Zira, fabrikalarda, işletmelerde ölümle burun buruna çalışan milyonlarca işçi ve emekçi sokağa çıkma yasağını salgın sürecinde fabrikalardan kurtulmanın “çaresi” olarak görüyor. Daha doğru bir ifadeyle, sermaye düzeni yarattığı kaos ortamıyla emekçilerde bu algının oluşmasına neden oluyor.
İşçiler, emekçiler, gençler:
Kardeşler! AKP iktidarının ilan ettiği 2 günlük sokağa çıkma yasağı salgınla mücadele açısından kendi başına hiçbir anlam taşımamaktadır. Yasak ilan edildikten hemen sonra oluşan kaos ortamı dahi bunu açıkça göstermiştir. Zira, yasakla birlikte oluşan kaos virüsün yayılması için adeta fırsat yaratmıştır.
Tüm bilimsel veriler ve yaşanan deneyimler göstermektedir ki, salgınla mücadele kapsamında yapılması gereken ilk şey tüm çalışanlara ücretli izin verilmesidir. Üretime devam edilmesi zorunlu olan işyerlerinde ise işçi sağlığını güvencelemek için gerekli olan tüm önlemlerin alınmasıdır. Toplum çapında salgınla mücadele kapsamında gündeme gelen karantina vb. sınırlandırmalar ise hiçbir şekilde temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmamalıdır. Şayet bunlar sürecin daha en başında yerine getirilmiş olsa idi, sokağa çıkma yasağının ilan edilmesine de gerek kalmayacaktı.
Öte yandan; her durumdan faydalanma konusunda kimsenin eline su dökemeyeceği AKP iktidarı, salgın ortamının olağanüstü koşullarında devreye soktuğu baskıcı uygulamaları kalıcılaştırmaktan geri durmayacaktır. Tıpkı 15 Temmuz sürecinde olduğu gibi; darbe girişiminin ardından OHAL nasıl ki kalıcılaştırıldıysa, bugün de “salgına karşı önlem” adı altında devreye soktukları baskıcı-gerici uygulamaları rutinleştirmek isteyecektir.
Kardeşler!
Koronavirüs salgını üzerinden bugüne kadar yaşanan gelişmeler, sermayenin ve AKP iktidarının toplum sağlığını esas alan adımlar atma niyetinde olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla iş, işçi sınıfı ve emekçilerin kendi yaşamsal talepleri için atacağı adımlara bakmaktadır. İşçi ve emekçiler bu bilinç ve bakış açısıyla hem toplum sağlığına ve geleceğine, hem de temel hak ve hürriyetlerine sahip çıkarak mücadeleyi yükseltmelidir. İşçi ve emekçiler aşağıda sıralayacağımız talepleri daha güçlü bir şekilde dile getirmeli, yarın tekrar doldurulacakları fabrikalarda ve işletmelerde üretimden gelen gücünü örgütlü bir şekilde kullanmalıdır.
-Sokağa çıkma yasağı değil, tüm çalışanlara ücretli izin!
-Çalışması zorunlu olan işletmelerde işçi sağlığı için gerekli tüm önlemler alınsın!
-Tüm sağlık hizmetleri ücretsiz, ulaşılabilir ve nitelikli hale getirilsin!
-Emekçilerin tüm yaşamsal ihtiyaçları (Beslenme, barınma, ısınma, ulaşım, elektrik, su vd.) ücretsiz olarak sağlansın.
-İşçi ve emekçilerin ücretlerinden kesilerek oluşan fonların sermayeye peşkeş çekilmesine son verilsin.
-Salgın bahane edilerek emekçilerin alınteri üzerinde oluşan fonlara dokunulmasın. Salgınla mücadele kapsamında oluşan ihtiyaçlar ise diğer kamu kaynaklarından ve sermaye tarafından karşılansın.
-Savaşa, diyanete, şatafata değil, işçiye, emekçiye ve toplum sağlığına bütçe ayırılsın.
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
11 Nisan 2020