Cumartesi Anneleri: Hüseyin Morsümbül’ü unutmadık!

Cumartesi Anneleri 757. buluşmalarını 18 Eylül 1980’de gözaltına alınarak kaybedilen Hüseyin Morsümbül için gerçekleştirdi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Eylül 2019
  • 13:37

Cumartesi Anneleri, gözaltında kayıplar için yaptıkları eylemlerinin 757. haftasını 12 Eylül askeri-faşist darbesinin hemen ardından gözaltına alınıp kaybedilen Hüseyin Morsümbül için gerçekleştirdi.

Kayıp yakınları, insan hakları savunucuları ve destekçiler, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde, polis ablukası altında bugün bir araya geldi. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklaması, devlet eliyle gerçekleşen gözaltında kaybetmelerdeki adaletsizliğe ve hukuksuzluğa dikkat çekilerek başladı.

Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı”

757. haftamızda 39 yıldır süren bir adaletsizlik dosyasıyla kamuoyunun karşısındayız” denilen açıklama, Morsümbül’ün kaybedilişi anlatılarak şöyle devam etti:

“12 Eylül askeri darbesinin ardından 18 Eylül 1980 akşamı Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi asker ve polisler tarafından basıldı. Bingöl Lisesi’nde öğrenci olan çocukları Hüseyin gözaltına alındı. ‘Oğlumu nereye götürüyorsunuz’ diyen annesine, ‘İfadesi alınacak, kısa bir süre sonra gelir’ denildi. Hüseyin geri gelmeyince ailesi Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na gitti. Kendilerine ‘Bizde yok’ cevabı verildi. Aile arayışını sürdürünce, Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Oğullarını aramaya devam eden anne ve baba gözaltına alındı. Baba Hanifi Morsümbül ağır işkence gördü. Fatma ve Hanifi Morsümbül askeri savcılığa giderek ifade verdi, sorumlular hakkında şikayetçi oldu, ama Hüseyin’in kaybedilmesiyle ilgili hiçbir işlem yapılmadı.”

Katillerin ifadesine rağmen soruşturma kapatıldı

İHD avukatının 2011 yılındaki suç duyurusu üzerine Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığı belirtilen açıklamada, yürütülen soruşturmaya ilişkin şu ifadeler kullanıldı:

“Soruşturma kapsamında savcıya ifade veren, dönemin Bingöl il merkez jandarma bölük komutanı Durmuş Coşkun Kıvrak olay tarihinde izinli olduğunu, izin dönüşü masasında isimsiz bir ihbar mektubu bırakıldığını, mektupta Hüseyin Morsümbül’ün gözaltında astsubaylarca dövülerek öldürüldükten sonra alay komutanı ve astsubaylar tarafından arabaya konularak götürüldüğünün yazılı olduğunu söyledi.”

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmayı derinleştirmediği ve dava açmayı gerektirecek delil olmadığını öne sürerek ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdiği belirtildi. Bu karara, 20 Ekim 2015’te Bingöl Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz edildiği fakat başvurunun henüz sonuçlanmadığı aktarıldı.

Hüseyin Morsümbül’ün katledilmesinin sorumluları sıralanan açıklama, anne Fatma Morsümbül’ün 36 yıllık mücadelesi hatırlatılarak “Onun bıraktığı yerden mücadeleye devam edeceğiz” vurgusuyla noktalandı.

Kimi nereye gömdüklerini biliyorlar”

Açıklamadan sonra Morsümbül ailesi adına söz alan Ayten Morsümbül “Fatma Ana yok ama ben sağ olduğum müddetçe Hüseyin’i ben arayacağım” diyerek söze başladı. Annenin oğlunun kemikleri için verdiği mücadeleye dikkat çekerek “Adalet istiyorum ben” diye haykıran Ayten Morsümbül, “Biz çocuklarımızı, kayıplarımızı istiyoruz, kimi nereye gömdüklerini biliyorlar, kayıplarımızı versinler bize” diye konuştu.

Ardından ailenin avukatı Eren Keskin söz alarak ortada bir soruşturma dahi olmadığının altını çizdi. Annelere vaatler öne süren Erdoğan ve AKP hükümetinin Hüseyin Morsümbül’ü 2003 yılında vatandaşlıktan çıkardığını gördüklerini belirten Eren Keskin, adaletsizliğin savcının kovuşturmaya yer olmadığı kararında da ortaya serildiğini, gözaltında kaybetmelerde zaman aşımı olamayacağını kabul eden savcının “Aradan çok zaman geçti, artık delil çıkmaz” gibi bir bahaneyle soruşturmayı kapattığını anlattı.

Keskin’in konuşmasından sonra, Hüseyin Morsümbül’ün tanıklarından Yaşar Dayanç’ın mektubu okundu. Hüseyin’le çocukluk arkadaşı olduğunu, kaçırılışına tanıklık ettiğini ve gözaltında katledildiğini kendisi de gözaltındayken askerlerin ifadelerinden öğrendiğini belirten Dayanç, jandarma komutanı Kıvrak’ın Hüseyin’in katili olduğuna dikkat çekti. Oğlu için mücadeleden vazgeçmeyen anne Fatma Morsümbül’ü anan Dayanç, annelerin mücadelesini selamlayarak mektubunu sonlandırdı.