Avrupa'da koronavirüs yayılıyor, kapitalistler fırsat peşinde

İnsanlık dışı bir sistem olan kapitalizm, insanlığı karşı karşıya bıraktığı son bela olan koronavirüsün yol açtığı yıkımı bile fırsata çevirmekle meşgul.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 11 Mart 2020
  • 22:36

Ölümcül olabilen bir akciğer hastalığına yol açan koronavirüsü, çeşitli ülkelere yayılmaya ve dünyanın baş gündemlerinden biri olmaya devam ediyor.

Virüsten en çok etkilenen ülkelerin başında Çin geliyor. Çin’de hasta sayısı artık yüzbinlerle ifade edilirken, hastalıktan ölenlerin sayısı ise 4 bini geçti. Çin makamları hastalığın kısmen frenlendiğini açıklasalar bile, hastalığa henüz kesin bir çözüm bulunabilmiş değil. Salgının, devasa ekonomisi ve nüfusuyla dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Çin’e verdiği zarar ciddi boyutlara ulaşmış bulunuyor. Kapitalist ekonominin küresel niteliği ve Çin’in bu ekonomide tuttuğu benzersiz rol nedeniyle, birçok bakımdan ona bağımlı olan dünyanın onlarca başka ülkesi de bu zarardan doğrudan etkilenmektedir. Virüs salgını, zaten krizde olan dünya ekonomisinin dengelerini tümden altüst edeceğe benziyor.

Turizm ve otelcilik, fuarlar, hava taşımacılığı, eğlence sektörü, ulusal ve uluslararası sportif ve kültürel etkinlikler ile benzer sosyal organizasyonlar en çok etkilenen alanların başında geliyor. Bu aşamada daha az hissedilse bile, bunu gittikçe üretim sektörlerindeki ciddi bazı aksamaların izleyeceğini tahmin etmek güç değil. Petrol üretimi, bankacılık sektörü ve borsalarda yaşanan sert düşüşler gibi yeni gelişmeler buna işaret etmektedir.

Son yapılan açıklamalara göre, virüsün bulaştığı insan sayısı ve yaşanan ölüm vakaları bakımından dünyanın en riskli ülkelerinin Çin, Güney Kore, İran ve İtalya olduğu belirtiliyor.

Avrupa’da hastalıktan en çok etkilenen ülkelerin başında İtalya geliyor. İtalya’da en son rakamlara göre, virüs bulaşmış olanların sayısı 12 bin 462, ölenlerin sayısı ise 827 olarak açıklandı. Bugünlerde “kırmızı bölge” olarak nitelenen İtalya’da günlük yaşam adeta felç olmuş durumda. Hastalığın özellikle kuzey bölgelerinde etkili olduğu belirtiliyor. Ülkede tüm okullar ve üniversiteler Nisan ayı başına kadar tatil edildi. Sinemalar ve tiyatrolar, büyük eğlence merkezleri gibi yerler kapalı durumda. Tüm futbol müsabakaları ile benzer sportif etkinlikler, festivaller, fuarlar iptal edildi. Marketler ile alışveriş merkezleri sadece saat 18.00’e kadar açık tutulabiliyor. Havayolu taşımacılığı, tren ve diğer toplu taşıma araçları ile üretim sektörü ise normal işleyişe devam ediyor. Bazı ülkeler İtalya’ya olan uçuşları durdururken, kimisi de durdurmayı tartışıyor. Avusturya, İtalya vatandaşlarının ülkeye girişine yasak getirirken, girişlerin ancak doktor raporu eşliğinde olabileceği belirtildi. Politikacılar, böyle giderse önlemlerin daha da sertleştirilebileceği, sokağa çıkışların bile sınırlandırılabileceği yönlü açıklamalar yapıyorlar.

Almanya, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde durum İtalya’daki kadar vahim olmasa bile, bu merkez Avrupa ülkelerinde de artan kaygılara paralel olarak alınan önlemler ve etkilenme derecesi gittikçe artıyor. Almanya’da virüsün bulaştığı insan sayısı 1.800’e yükselirken, üç kişi hayatını kaybetti. Alman havayolları Lufthansa yolcu sayısının yarıdan yarıya düştüğünü açıkladı. Lufthansa uzun süredir Çin’e uçuşları durdurmuş bulunuyor. En büyük uçaklar olan A380’ler uçuştan çekildi. Lufthansa’dakine benzer düşüşler krizden en çok etkilenen diğer sektörlerde de yaşanıyor. 

Almanya’da önümüzdeki Çarşamba’dan itibaren futbol maçları seyircisiz oynanacak. Köln’de yapılacak olan ve 100 bin kişinin beklendiği Avrupa’nın en büyük edebiyat festivali olan Lit. Cologne iptal edildi. Sağlık Bakanlığı 1.000 kişiye kadar olan tüm etkinliklerin iptal edilmesi gerektiğini önerdi. Avusturya ise şimdiden 100 kişiye kadar olan tüm etkinliklerin iptal edilmesini tartışıyor. Almanya ve Avusturya sınır kontrollerini arttırmış durumdalar.

Bu arada hastalığın gerçek etkisinden çok psikolojik yansımalarının toplumda etkili olduğunu da belirtmek gerekiyor. Geçen hafta Almanya’da sosyal medyada yayılan bazı haberler ciddi bir paniğe yol açtı. Karantina uygulanacağı söylentisi üzerine insanlar marketlere akın ettiler. Çılgınca yapılan alışveriş sonucu raflar boşalırken, bazı gıda ve ihtiyaç malzemeleri adeta kara borsa oldu. Eğer durum daha da kötüye giderse Avrupa’nın birçok ülkesinde de İtalya’dakine benzer önlemlere başvurulmak zorunda kalınabilir.

İnsanlık dışı bir sistem olan kapitalizm, insanlığı karşı karşıya bıraktığı son bela olan koronavirüsün yol açtığı yıkımı bile fırsata çevirmekle meşgul. Almanya’da salgının en çok etkilediği sektörlerdeki bazı tekeller başta olmak üzere, birçok firma şimdiden kısa çalışma uygulamasına geçilebileceğini dillendirmeye başladı. Kısa çalışma uygulamasına göre işçinin net maaşının %67’sini İş ve İşçi Bulma Kurumu, %33’ünü ise patronlar ödüyor. Böylece toplumsal fonlar sermayeye peşkeş çekiliyor. Kısa çalışmaya geçmek için aranan kriterler koronavirüs bahane edilerek esnekleştiriliyor. Böylece kapitalistlerin bu durumu fırsata çevirmelerine zemin hazırlanmış oluyor. İşsiz bırakılan insanlara açlık sınırında bir parayı bile vermemek için bin dereden su getiren sermaye devleti, sıra kapitalistlere gelince kesenin ağzını sonuna kadar açarak, gerçekte kimin devleti olduğunu da bir kez daha kanıtlamış oluyor.

Sınıflar üstü bir olgu gibi görünen ve herkes için eşit derece risk arz ettiği düşünülen koronavirüs salgınının da esas faturası her yönüyle emekçilere çıkarılıyor. Emekçiler yaşam biçimleri veya yaşam alanları bakımından burjuvalardan katbekat daha kötü şartlara sahiptirler. Dolayısıyla virüse maruz kalma riskleri daha yüksektir. Hastalığın yarattığı ekonomik yıkımın birinci dereceden mağdurunun emekçiler olduğunu ise tartışmaya bile gerek yoktur.

Kızıl Bayrak / Almanya

İLİŞKİLİ HABERLER