Bolivya’da Pentagon destekli başarısız askeri darbenin ardından…

ABD, 20. yüzyıl boyunca Latin Amerika'dan Afrika’ya, Ortadoğu'dan Asya’ya askeri-faşist darbelerle siyaseti dizayn edebiliyorken, 21. yüzyılda hegemonyası zayıfladıkça “darbeleri püskürtülen bir güç” haline geldi. Buna rağmen “başa güreşmeyi” bırakmış değil. Darbe öncesi, darbe sonrasına işaret ediyor. Stratejik konumdaki iletken maden lityuma olan ilgi artıkça, bu madenin yoğunlukla bulunduğu coğrafyalara olan “ilgi” de artmaya devam edecektir…

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 01 Temmuz 2024
  • 19:00

Dünü kirli olan bir siyaseti var ABD'nin ve emperyalizmin. Bugün söylenenlerle dün hemen bitiyor. Bugün söylenenlerin hükmü de yarına kadar sürmüyor. “Geçmişi kirli olanın geleceği ise hiç umut vermiyor.”

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ABD’nin “arka bahçesi” olarak gördüğü Latin Amerika ülkelerinde siyaset, CIA ile Pentagon’un organize ettiği askeri darbelerle dizayn edildi.

Dünya genelinde güç dengelerindeki değişim, Çin ile Rusya’nın “bende varım” demeleri, kıtada ABD’nin tekerine adeta çomak sokmaya başladı. Washington, “arka bahçesinde” artık siyaseti eskisi gibi dizayn edemiyor. 26 Haziran’da Bolivya’da yaşanan Pentagon destekli başarısız askeri darbe bunun son örneği oldu. Çin ve Rusya’nın Bolivya ile kurdukları "eşit ekonomik ilişki"ye misilleme olarak ABD ikinci bir “Tesla-lityum” darbesine yeltendi. Ancak birkez daha hüsrana uğradı.

Lityum zengini fakir ülke(ler)

Dünya çapında yaklaşık 90 milyon ton lityum kaynağının bulunduğu tahmin ediliyor. Bu değerli iletken maddenin 39 milyon tonu Bolivya’da bulunuyor. Şili 19,9 milyon tonla ikinci sırada yer alırken, Arjantin 12 milyon tonla üçüncü sırada, İran ise dördüncü sırada yer alıyor. 7,7 milyon ton ile beşinci sıradaki Avustralya’yı 6,7 milyon tonla Çin, 5,9 milyon tonla Hindistan takip ediyor.

Güney Amerika Kıtasının üç ülkesi (Bolivya, Şili, Arjantin) dünya lityum rezervlerinin yüzde yetmişine ev sahipliği yapıyor. Lityumu elde etmek için zaten yetersiz olan su kaynakları talan ediliyor. Hayvancılık ve tarımla uğraşan yerli halk yerlerinden edilerek çaresizliğe itiliyor. Zengin doğal kaynaklara sahip bu ülke halklarına “zenginlik” fakirlik olarak geri dönüyor.

Dünya çapında lityuma duyulan ihtiyaç artıyor

Son yıllarda elektrikli (bataryalı) araçların pazardaki payının artması, bilgisayar, cep telefonu gibi aletlerin günlük hayatın ayrılmaz parçaları arasında yer alması ve bunların bataryalarının lityumla çalışması bu değerli madene olan ilgiyi/talebi fazlasıyla artırıyor.

Lityum fiyatları hızla yükseliyor. Öngörüler, lityuma olan talebin önümüzdeki 20-25 yıl içinde en az elli kat artacağı yönünde.

ABD’ye göre bu kadar büyük bir pazar, Çin ile Rusya’ya bırakılamayacağı gibi, lityuma ev sahipliği yapan ülkelere ise hiç bırakılamaz.

Pentagon destekli “lityum darbesi”

Dünya genelinde güç dengelerindeki değişim ABD’nin Güney ve Orta Amerika ülkelerinde eskisi gibi rahat hareket edememesine neden oluyor. Bu ülkelerde “Bolivarcı aydınlanmanın” yükselişi ve çok kutuplu dünya düzeninin etkisi, eski sömürgeci ABD yerine Çin ve Rusya ile "eşit ilişki" temelinde anlaşmalar imzalanmayı mümkün kılmaya başladı.

2006 yılında uzun süren militan kitle mücadelelerinin yarattığı birikimle Bolivya'nın ilk yerli devlet başkanı seçilen Evo Morales, 13 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Bu süreçte okuma yazma oranını artırdı. Yoksulluğu azalttı ve ülkenin gayri safi milli hasılasını dört katına çıkardı. Bir nevi “Bolivarcı aydınlanmanın” başını çekti. Arkasına “Bolivarcı aydınlanmanın” rüzgârını alan Morales, ülkenin doğal kaynaklarını -buna lityumda dahil- kamulaştırdı.

Bolivya Çin'le 2019 yılında bir lityum anlaşması imzaladıktan sonra, ABD harekete geçti ve darbe yaptı. Teslanın kurucusu ABD’li büyük kapitalist Elon Musk’un küstahça bir tutumla, “kime istersek darbe yaparız” demesi, o darbenin “Tesla darbesi” diye nitelenmesine yol açtı. 

ABD 2019'da Bolivya'da “Tesla-lityum darbesi” yaparak Morales'i devirdi. Morales ülkesini terk ederek Meksika’ya sığındı. Kitle desteğinden yoksun Amerikancı cunta hükümeti ancak bir yıl dayanabildi. Yapılan ilk seçimde Morales'in Sosyalizme Doğru Hareket Partisi yeniden iktidar oldu. Kasım 2020'de Devlet Başkanı seçilen Luis Arce’nin kabinesi yürütmeyi devraldı. Akabinde devrik Başkan Evo Morales ülkesine geri döndü.

Morales kabinesinde Maliye Bakanı olan yeni Başkan Arce, Morales’in “kamucu” çizgisini sürdürmeye devam etti.

Yeni yatırımlar ve yeni “eşit ekonomik ilişki” anlaşmaları

Bolivya bu yıl Çin ve Rusya ile yeni lityum anlaşmalarına imza attı. Çin'in bir milyar dolar hacminde yatırım yapacağı açıklandı.

Her ne kadar ABD, 2019 yılında “Tesla lityum darbesi” ile Morales'i devirdiyse de hedefine ulaşamamıştı.

Amerikancı cuntacılar işçi sınıfının, emekçilerin ve yerli halkların direnişine yenik düştüler. Bolivya yeni Başkan Arce ile “kamucu” çizgisini sürdürerek Çin ve Rusya ile “eşit ekonomik iş birliğine” devam etti.

Dünyadaki lityum rezervlerinin yüzde 70'nin Bolivya, Arjantin ve Şili'de olması ve bu ülkelerin, en azından Bolivya ve Şili’nin ABD’yi tercih etmemesi, Joe Biden yönetimini yeni hamleler yapmaya zorladı. Kıtadaki “stratejik önem” atfedilen lityum kaynaklarını bir “beka” sorunu olarak gören ABD, iki yıl içinde ikinci kez darbe girişiminde bulundu. Önümüzdeki süreçte de kirli/kanlı planlar yapmaya devam edecektir.  

Son darbeye karşı sokaklara dökülen Bolivya işçi sınıfı, sosyalistler ve yerli halklar kararlı bir tutum sergileyerek Pentagon destekli darbe girişimini boşa düşürdü.

ABD, 20. yüzyıl boyunca Latin Amerika'dan Afrika’ya, Ortadoğu'dan Asya’ya askeri-faşist darbelerle siyaseti dizayn edebiliyorken, 21. yüzyılda hegemonyası zayıfladıkça “darbeleri püskürtülen bir güç” haline geldi. Buna rağmen “başa güreşmeyi” bırakmış değil.

Darbe öncesi, darbe sonrasına işaret ediyor. Stratejik konumdaki iletken maden lityuma olan ilgi artıkça, bu madenin yoğunlukla bulunduğu coğrafyalara olan “ilgi” de artmaya devam edecektir…