Bolivya’da genel grev sonrası saldırılar devrede

Bolivya’da süresiz genel grevin ardından son kesin seçim tarihi olarak 18 Ekim belirlendi. "Geri adım" atmış gözüken darbeci yönetim paramiliter çeteleri eliyle faşist saldırıları devreye soktu. Birleşmiş Milletler de “seçimlere her türlü desteğin verileceğini” iddia ederek 18 Ekim'in öncesinde ve sonrasında ülkeye emperyalist müdahalelerin süreceğinin sinyalini verdi.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 16 Ağustos 2020
  • 19:23

Bolivya’da darbeci Jeanine Áñez yönetimi, seçimleri kazanamayacağı telaşıyla pandemiyi gerekçe göstererek 3 kez ertelemeye gitmişti. 6 Eylül’den 18 Ekim’e son erteleme kararına karşı süresiz genel grev ilan edilmiş, halk blokajlar ve kitlesel gösterilerle sokaklara çıkmıştı. 

Sosyalizm Hareketi’nin (MAS) ve Bolivyalı İşçiler Sendikası’nın (COB) da aralarında olduğu örgütlerin çağrısıyla yapılan süresiz genel grevin ardından darbeci rejime kısmen "geri adım" attı.

Irkçı Áñez yönetimi, 13 Ağustos günü seçimlerin daha fazla ertelenmeyeceğine ilişkin bir yasayı yürürlüğe soktu ve Yüksek Seçim Kurulu da 18 Ekim’in kesin tarih olarak belirlendiğini açıkladı.

Bu gelişmeleri takiben COB, MAS ve yerli örgütleri eylemlere ara verdiklerini ilan etti. Seçimlerin 18 Ekim’de kesin olarak yapılacağına dair yasanın çıkarıldığı belirtilen açıklamada, 18 Ekim’in ertelenmeye çalışılması durumunda tekrar sokaklara çıkılacağı vurgulandı.

Aranın ardından saldırılar devrede

Pandemi bahanesinin ardına saklanan darbeci yönetim, seçimlerde Morales’e kaybetme korkusuyla yine de kitle hareketinde yer tutan örgütlerin liderlerine yönelik saldırılarını sürdürüyor. Bir yandan, “terör” demagojileri eşliğinde hedef göstermeler ve davalar, diğer yandan ise paramiliter çetelerle saldırılar gerçekleşiyor. “terörizmi ve terörist faaliyetleri finanase ettiği” iddiasıyla hakkında dava açılan Morales, gösteriler sırasında gıda takviyelerinin şehirlere ulaştırılmasının engellenmesi talimatı verdiği iddiasıyla hedef alınıyor.

Morales suçlamaları reddetse de, rejim Morales'in seçim zaferini engellemek için her türlü kirli yola başvuracağını göstermiş oldu. Morales hükümetinin üyeleri ile Sosyalizm Hareketi'nin (Movimiento al Socialismo, MAS) diğer önde gelen kadroları, sendikacılar, yerli ve sosyal örgütlerin üyeleri de düzmece suçlamalarla yargılanıyorlar.

Faşist paramiliter çeteler de sokaklara salınmış durumda. Hafta içinde eylem çağrıları yapan ve provokasyon peşinde olan çeteler, sokaklarda yeterince kitle toplayamadı. Bununla birlikte COB’un La Paz’daki binasına faşist saldırı gerçekleşti. MAS’ın gösterilere ara verdiğini açıklamasının hemen ardından gerçekleşen saldırıda COB’un merkez binaları yakınında patlamalar yaşandı. Binanın duvarına ise “Evo’ya ölüm” yazıldı. Saldırıda patlayıcılar ve biber gazları kullanıldığı ifade edildi.

BM 18 Ekim öncesi ve sonrası “görev başında”

Öte yandan Birleşmiş Milletler Genel Sekretaryası, Bolivya temsilcileri Jean Arnault'un 14 Ağustos tarihli açıklamasını yayınladı. Arnault, darbenin ardından “siyasi krize barışçıl çözüm bulma çabalarını destekleme” adı altında Bolivya’ya BM temsilcisi olarak gönderilmişti. Arnault, Bolivya’dan önce Kolombiya, Gürcistan, Afganistan, Burundi ve Guatemala’da da özel temsilci olarak görev yapmıştı. Tümü emperyalist müdahalelere maruz kalan bu ülkelerde görev almış Arnault’un Bolivya için de görevlendirilmesi, BM’nin Bolivya’ya müdahaleye de ortak olacağına işaret ediyor. 

BM’nin açıklamasında “güvenli, sağlıklı, demokratik seçim”, “medeni, siyasi haklara saygı” demagojileri eşliğinde, 18 Ekim’in öncesi ve sonrasında tüm sorunları aşma noktasında BM’nin dahil olacağı, uluslararası siyasi, teknik ve mali desteğin verileceği ifade edildi.

Seçimlerin 18 Ekim’de yapılacağından duyulan “memnuniyet” dile getirilen açıklamada, seçimlerin “güvenli” olarak yapılabilmesi için BM’nin katkı sağlayacağı iddia edildi. Çokuluslu Seçim Organı'nın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı aracılığıyla ve AB üye devletleri, İsveç, Kanada ve Birleşik Krallık'ın tam desteğiyle gerekli tüm yardımı sağlayan uluslararası ve ulusal uzmanlardan oluşan bir ekiple destekleyeceklerini öne sürdüler. 

Ayrıca Pan Amerikan Sağlık örgütü ile seçimlerin “sağlık yönünden güvenceye alınacağı”, insanların medeni ve siyasi haklarına saygının ise BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve BM Kadınları aracılığıyla sağlanacağı, seçimlere katılımın teşvik edileceği ileri sürüldü.