(“Savaşa ve faşizme karşı devrim ve sosyalizm için!” gecesine parti örgütlerinin gönderdikleri mesajlarda hitap ifadeleri çıkarılmıştır…)
“Ekim, devrim yürüyüşümüzün şaşmaz meşalesidir!”
Öncelikle, gerçekleştirmekte olduğunuz etkinliğe emek harcayanlara ve tüm katılımcılara devrimci selamlarımızı iletiyoruz.
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’nin 107., yeni Ekimlerin partisinin 26. yılını dünyada ve Türkiye’de koşulların alabildiğine zorlaştığı, bununla birlikte yeni fırtınalı dönemlerin mayalandığı bir atmosferde karşılıyoruz.
Ekim Devrimi; yengi ve yenilgilerle örülü insanlığın kurtuluşu mücadelesinde bizlere rehberlik etmeye, içinden geçmekte olduğumuz bu zorlu süreçte yol göstermeye devam ediyor. O ki, yarattığı birikim ve deneyimlerle henüz aşılamamış olan sonsuz bir kaynaktır bizler için. Gerek devrimci yayın faaliyetinde gerekse pratik mücadelenin her alanında O’ndan öğreniyor, O’ndan besleniyor, O’nun izinden yürüyoruz. Görkemli kalkışmaların yaşandığı yıllarda da bugün olduğu gibi karanlık ve zor dönemlerde de Ekim, devrim yürüyüşümüzün şaşmaz bir meşalesi olarak yolumuzu aydınlatıyor.
Devrimin önderi Lenin’in öğretisi ve tüm görkemiyle Ekim Devrim’i, sınıflar mücadelesi içerisinde yaşanan her türden sapmaya; düşmanın ideolojik-politik ve fiziki saldırılarına karşı 107 yıldır sarsılmaz bir barikat olarak yerli yerinde durmaktadır. Bundandır ki Ekim, hala daha işçi sınıfının düşmanlarının ve devrim kaçkınlarının korkulu rüyasıdır.
Büyük Sosyalist Ekim Devrimi, komünist hareketimiz ve onun birikimi üzerinden mücadele sahnesine çıkan devrimci parti için daha ilk günden itibaren büyük bir esin kaynağı oldu. Denebilir ki, bilimsel temeller üzerinde yükselen Marksist dünya görüşü ve tüm deneyimleriyle şanlı Ekim Devrimi, bu topraklarda komünist hareketin doğumunda temel bir rol oynadı. Komünistler olarak toplamda 37, parti şahsında ise 26 yıldır komünist hareketi var eden bu iki temel kaynağın temsilcisi olarak mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu bizler için büyük bir onur olmakla birlikte, büyük bir sorumluluğu taşımak anlamına da geliyor.
Özellikle dünyada ve Türkiye’de büyük yenilgilerin yaşandığı, sosyalizmin prestij kaybettiği, devrimden kaçışın kitlesel boyutlara ulaştığı, devrimci parti ve örgütlerin tasfiye olup hızla düzenin çukuruna yuvarlandığı bir dönemde bu sorumluluğu taşımak, komünistler payına bir büyük başarıyı da ifade etmektedir. Bizler aynı kararlılıkla ve aynı ısrarla yolumuzu yürümeye devam edeceğiz. Zira, Marksist dünya görüşünün ve şanlı Ekim Devrimi’nin rehberliğinde koşulların getirdiği zorluklara göğüs germek, mücadeleyi her koşul altında devrimci konum ve iddia üzerinden sürdürmek komünist hareketimizin mayasında var. O maya ki Habiblerde, Ümitlerde, Haticelerde, Alaattinlerde, Sinanlarda vücut bulmuş, sınıfın ve devrimin partisini bugünlere taşımıştır. Yeni ekimlerin partisine göz bebeğimiz gibi sahip çıkmak ve partili mücadeleyi yarının muzaffer günlerine taşımak ise hepimizin omuzlarında duran bir büyük sorumluluktur.
Bu bilinç ve kararlılıkla sizleri bir kez daha en içten devrimci duygularımızla selamlıyor; insanlığın kurtuluşu davasında yaşamını yitirenleri ve parti şehitlerini saygıyla anıyoruz.
Şan olsun Büyük Sosyalist Ekim Devrimi’ne!
Şan olsun yeni ekimlerin partisine!
Yeni ekimler için ileri!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Komünist Yayın Kolektifi
“Geleceğiz ve değişecek dünya!”
Ekim Devrimi’nin 107., yeni ekimlerin partisinin 26. yılı vesilesiyle gerçekleştirdiğiniz etkinliği Genç Komünistler olarak tüm devrimci coşkumuzla selamlıyoruz.
Kavgamızın şairi Nazım şöyle sesleniyor:
“Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman”
Ve ardından ekliyor:
“Bana yeter
yirminci asırda olduğum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüşmek yeni bir âlem için...”
İçinde bulunduğumuz yüzyılda bu saflarda dövüşmek, emeğin kurtuluşu mücadelesinde sınıfın devrimci programı etrafında kenetlenmek günün en temel sorumluluğudur. Bu bilinç ve kararlılıkla, “yeni bir âlem” kurmak için savaşa ve faşizme karşı devrim ve sosyalizm mücadelesini büyütüyoruz.
Bunu yaparken de 37 yıldır komünist hareketimizin saflarında, 26 yıldır ise partili mücadelede sınıfın bağımsız programını gençlik içinde taşıdığımız için büyük bir onur duyuyoruz. Ve tam da böylesi zor bir dönemde VII. Kongremizin çağrısını yükseltiyoruz: “Devrimi ve devrimci birikimimizi savunuyoruz! Zor dönemin bilinciyle devrime hazırlanıyoruz!”
Emeğin kurtuluşu mücadelesinin zaferlerini, yenilgilerini, başarılarını, başarısızlıklarını alıp yanımıza geleceğe emin adımlarla yürüyoruz.
İnsanlık tarihinin o uzun dönemeçlerinde ve en karanlık dönemlerinde dahi 107 yıl önce buzu kıran ve yolu açan Büyük Sosyalist Ekim Devrimi yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Rusya’da sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak için yola çıkan işçi sınıfı ve onun devrimci partisi, emperyalist-kapitalist dünyanın efendilerine on yıllar boyunca kök söktürdü. Rusya’da Bolşevikler büyük tarihsel eylemin öncüsü olarak proletaryayla birleşti: “Geldiler ve değişti dünya!”
Asrımızın bizim payımıza düşen bölümünde yeni ekimlerin partisinin, bu büyük davanın taşıyıcısıyız. Biliyorsunuz ve biliyoruz ki; “Türkü söyler gibi yapılmıyor yapı bu iş biraz zor, zor ama yapı yükseliyor, yükseliyor…”
Evet, bu yol zor ve engebeli! Pek çoğu isimsiz kavga dostu ve yoldaşımız yanımızda. Habib’in eli omuzlarımızda, Ümit’in kahkahası kulaklarımızda, Hatice’nin direnci vücudumuzda, Alaattin’in cesareti parmağımızda, Sinan’ın emeği üzerimizde ve değil yıllar, bir an bile hiçbir şafağı yoldaşlarımız olmadan karşılamadık. Fabrikalarda, üniversitelerde, liselerde, meydanlarda onların sesi olduk. Seslerini geleceğe taşıyoruz, biliyoruz ki “geleceğiz ve değişecek dünya!”
“Yapı yükselirken” bir kez daha devrimci duygularımızla sizleri selamlıyoruz.
Şan olsun 107. yılında Ekim Devrimi’ne!
Yaşasın partimiz TKİP!
Yaşasın devrim ve sosyalizm!
Genç Komünistler
"Şan olsun Ekim Devrimi’nin 107., yeni Ekimler partisinin 26. yılına!"
“Savaşa ve faşizme karşı devrim ve sosyalizm için” şiarıyla düzenlediğiniz geceyi en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz.
Emperyalist-kapitalist dünya düzeni insanlığa büyük yıkımlardan başka hiçbir şey sunmuyor. Gelinen aşamada sistemin yapısal sorunu olan krizlerin derinleştiği, faturanın en ağır biçimde işçilere, emekçilere, halklara ödetilmek istendiği bir dönemden geçiyoruz. Emperyalistlerin tetiklediği savaş ve saldırganlığa her gün yenileri ekleniyor. Toplumsal tepkileri bastırmak için de baskı ve faşizan uygulamalar dünyanın her yerinde yeni boyutlar kazanıyor.
Emperyalist-kapitalist sistemin çok yönlü krizinin derin etkileri Türkiye’de de kendini gösteriyor. AKP-MHP iktidarı fırsat buldukça ajandalarında yer alan özel saldırıları devreye sokarak, krizin etkilerini ağırlaştıran adımlar atıyor. Baskı ve zorbalıkla işçilerin, emekçilerin en ufak hak mücadelesini dahi bastırmayı hedefliyorlar. Devrimci ilerici kurumlara dönük azgın saldırıları hayata geçiriyorlar. Tüm bu saldırılara rağmen bu topraklarda direnenler de var. Fabrika önlerinde yükselen mücadele bayraklarına her gün yenileri ekleniyor. Kadınlar, gençler, Kürt halkı saldırılar karşısında eşitlik ve özgürlük bayrağını yükseltiyorlar...
Emperyalizme göbekten bağımlı Türk sermaye sınıfı devrimci hareketi yok etmek için yıllardır sistematik saldırılarını sürdürüyor. Saldırılarla ehlileştiremediklerini imha etmek, siyasal varlığını yok etmek için her yolu deniyor.
Bu topraklar devrim toprağıdır. Bu topraklarda kapitalist dünya düzenine ve düzenin efendilerine baş eğmeyenler var. Devrimin öncü müfrezesinin bayrağını her türlü baskı ve zorbalığa karşı fabrikalara, havzalara, mahallelere taşıyan sınıf devrimcileri var.
21. yüzyıl bu topraklardan dünyanın sarsıldığı, sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın inşası için güçlü bir mevziinin kazanıldığı yüzyıl olacak. Bunu büyük bir inanç ve kararlılıkla söylüyoruz. Çünkü bu topraklarda sermayenin saldırılarına ve bunun bir parçası olan tasfiyeci cereyanlara karşı koymuş, Marksizm-Leninizm bayrağını ve ilkelerini hiçbir koşul altında bırakmamış partimiz var. Gelecek mutlak kazanılacak, gelecek sosyalizmin olacak!
Bu duygu ve düşüncelerle Ekim Devrimi’nin 107., partimizin 26. Yılı vesilesiyle düzenlenen geceyi örgütleyen yoldaşlarımızı, etkinliğe katılan herkesi selamlıyoruz.
TKİP İstanbul İl Komitesi
"Savaşa ve faşizme karşı savaş!"
Tüm dünya önü alınamayan bir kapitalist kriz, onun doğurduğu emperyalist savaş ve faşizm tehlikesi ile karşı karşıya. Böyle bir dönemde düzenlediğiniz “Savaşa ve faşizme karşı devrim ve sosyalizm için!” etkinliğinizi en içten devrimci duygularımızla selamlıyoruz.
Kapitalist sistem derin bir çıkışsızlık içinde debelenip duruyor. Sistemin efendileri ne yapacaklarını, bu krizlerden nasıl çıkacakları bilmez haldeler. Derinleşen çok yönlü sorunlara çözüm bulamayanların en büyük korkusu kitlelerin hoşnutsuzluk ve öfkesinin devrimci bir arayışa kanalize olmasıdır. Bunu engellemenin en iyi yolu ise sosyal demagojiyi ilke edinmiş, toplumsal sorunları istismar eden faşist akımların parlatılmasıdır.
İkinci Emperyalist Dünya Savaşı’nın acı tecrübesinden yola çıkarak dünya burjuvazisinin faşizmin yeni bir yükselişini tehlikeli bulup engelleyeceğini düşünenler fena halde yanılmaktadır. Şimdi Avrupa’da faşizm gitgide bir tercih olmaktan çıkarak bir zorunluluk halini almaktadır.
Aynı şey dünyaya benzersiz bir yıkım getireceği kesin olan yeni bir dünya savaşı tehlikesi için de geçerlidir. Emperyalist hegemonya çekişmesinin yol açtığı bölgesel çatışmaların adım adım ilerlediği yer bir dünya savaşıdır. Bu seferki savaşın yalnız insanlık için değil, tüm canlı yaşam için bir varlık yokluk sorunu olacağı açıktır.
Bu yüzden tüm dünya emekçileri gerek yükselen faşizm eğilimine gerekse yeni bir dünya savaşı tehlikesine karşı mücadeleyi bir arada yükseltmek zorundadır. Dünya öyle bir haldedir ki böyle bir mücadelenin başarıya ulaşması ancak güçlü bir işçi hareketinin varlığı koşullarında mümkündür.
İşçi sınıfının devrimci örgütlülüğünün son derece cılız olduğu bir dönemden geçiyor olsak da çok yönlü krizin yol açtığı sorunlar daha güçlü sınıf mücadeleleri üretecektir. Ve güçlü sınıf mücadeleleri ise muhakkak içinden yeni devrimci partiler çıkaracaktır. Türkiye’nin devrimci sınıf partisinin mensupları olarak Avrupa işçi sınıfı ve emekçilerinin faşizme ve savaş tehlikesine karşı yürüteceği mücadeleyi bugünden selamlıyoruz. Böyle anlamlı bir etkinliğe emeği geçen tüm yoldaşlarımızı kutluyor, etkinliğe katılan sizlere bir kez de biz hoş geldiniz diyoruz.
TKİP İzmir İl Komitesi
“Asıl düşman içerdedir!”
İnsanlık tarih boyunca çok büyük gelişmeler yaşadı. Uygarlık ilerledi, kültür gelişti, devasa bir teknolojik birikim yaratıldı. Ancak sınıflı toplum düzeni sürdüğü sürece, insanlık hiç bir zaman refah barış ve mutluluğa ulaşamadı.
Kapitalizm altında çok büyük acılar yaşandı. İki dünya savaşında milyonlarca insan öldü, milyonlarcası yaralandı ve sakat kaldı. Kapitalizm insanlığa, faşizm gibi tarihin en karanlık rejimlerinden birini yaşattı.
Bugün kapitalizm o yılları hatırlatacak bir evreden geçmektedir. Faşizm ve savaşlar insanlığın kapısından içeriye tekrar girmektedir. Buna öncelikle set çekmesi gereken işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı, 110 yıl önce Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht düşmanlarının suratlarına haykırdığı gibi “Asıl düşman içerde!” diyerek burjuvaziye karşı mücadeleyi yükseltmelidir.
“Savaşa ve faşizme karşı devrim ve sosyalizm için!” anlamlı başlığıyla düzenlediğiniz etkinliği bu duygularla selamlıyor, gelecek her yerde sosyalizm diyoruz.
Bursa’dan komünistler
www.tkip.org