Emekli amirallerin bildirisi ve rejimin güç gösterisi

Anayasa, hukuk, yargı, uluslararası anlaşmalar vb. adına ne varsa tümünü ayaklar altına alanlar, keyfi ve kuralsız bir tek adam rejimini kalıcılaştırmak için tüm sınırları zorlayanlar, her zamanki arsızlıklarıyla “demokrasi”den, “darbe karşıtlığı”ndan söz ediyorlar. Bir kez daha demagoji ve istismar yolunu tutuyor, “düşüncelerini açıklama”nın ötesinde hiçbir güç ve etkiye sahip olmayan emekli amiraller üzerinden tüm muhalif güçlere tehditler savuruyor, sopa gösteriyorlar.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 04 Nisan 2021
  • 18:25

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, “Cumhurbaşkanı Montrö’yü feshedebilir mi?” sorusuna “Teknik olarak evet” yanıtını vermesi kimi tepki ve eleştirilere konu olmuştu. “Montrö yankısı” devam ederken, Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı’nın bir tarikat evinde sarıklı ve cüppeli fotoğrafları ortaya çıktı. Bu iki gelişme üzerine süren tartışmalara 103 emekli amiralin “Atatürk devrim ve ilkeleri” başlıklı bir bildiri yayımlaması eşlik etti.

3 Nisan günü Veryansın TV’de yayımlanan bildiride özet olarak şunlar söyleniyor:

“Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir... Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar… bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.”

Bildiri dinci-faşist cephede tam bir kudurganlıkla karşılandı. AKP ve MHP milletvekilleri tarafından yapılan açıklamalarda “darbe” vurgusu öne çıkarıldı.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, amirallerin kendi uydurdukları gündemlerle “kaos simsarlığı” yaptıklarını söyledi ve bu milletin 15 Temmuz’da “darbe sevdalıları”nı toprağı gömdüğünü hatırlattı!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Üniformayı taşımak şereftir. O şerefi emekli olduktan sonra taşımak daha büyük şereftir. Demokrasiye, devlete ve millete sadakatle bağlı, rütbesini üniformasını siyaset malzemesi yapmayanları daima şükranla yad ederiz... Ya diğerleri...” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Millet İradesini ve Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşunu hazmedemeyen darbe seviciler demokratik kurumlara, seçilmişlere ve de Türk Silahlı Kuvvetlerine ayar verme hadsizliğinde bulunmuşlar... Göze alabilene hodri meydan.” tehdidinde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Neymiş, birkaç emekli amiral bir araya gelip bir ‘bildiri’ yazmışlar. 5. kol unsurları da hemen heyecanlanmış. Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı! … Haddinizi bilin! Siz kimsiniz? Ne hakla milli iradenin meşru temsilcilerine parmak sallıyorsunuz?” tehditlerini savurdu.

Milli Savunma Bakanlığı, bildiriyi yayınlayanları “kişisel hırs, ihtiras ve emeller içinde” olmakla suçladı ve bildirinin “demokrasiye zarar verdiğini” ileri sürerek, “bağımsız Türk yargısı”nı göreve çağırdı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha da ileri giderek, “İmzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir” çağrısı yaptı ve “anti demokratik ve tehditvari, aynı zamanda vesayetçi bildiriyi Milliyetçi Hareket Partisi nefretle lanetlemekte ve reddetmektedir” dedi.

Bu tepkilerin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “‘103 amiralden Montrö bildirisi’ başlığı altında yayınlandığı belirtilen açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlı oldukları kişilerin tespiti ve yasal gereğinin takdir ve ifası amacıyla soruşturma” başlatıldığını açıkladı.

Bildiriye muhalefet partilerinden de çeşitli tepkiler geldi. CHP’li Engin Özkoç, “Vatansever eleştirileri tebrik ediyorum” sözleriyle bildiriye destek verdi ve soruşturmaya tepki gösterdi. CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak sosyal medyada gündeme dair “AKP’nin mağduriyet kastığı sahte gündemleri konuşmaya değer bulmuyoruz” açıklaması yaparken, CHP Genel Başkanı K. Kılıçdaroğlu da “Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır” yorumuna yer verdi.

İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray ise, Doğru veya yanlış. Bu ülkenin her evladı Anayasa ve hukuk içerisinde kalarak fikirlerini özgürce beyan eder... Bıktık bu darbe paranoya ve tiyatrosundan” açıklamasında bulundu. Buna karşılık İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bildiriyi “Sabah bir uyandık emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar. Bu bir zevzekliktir” diye yorumladı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Tarihimizin utanç sayfaları askerlerin siyasete yönelik hadsiz müdahaleleriyle doludur. Bu acı hafıza depreştirilmemelidir yorumu yaparken, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örnegidir ifadelerini kullandı.

Anayasa, hukuk, yargı, uluslararası anlaşmalar vb. adına ne varsa tümünü ayaklar altına alanlar, keyfi ve kuralsız bir tek adam rejimini kalıcılaştırmak için tüm sınırları zorlayanlar, her zamanki arsızlıklarıyla “demokrasi”den, “darbe karşıtlığı”ndan söz ediyorlar. Bir kez daha demagoji ve istismar yolunu tutuyor, “düşüncelerini açıklama”nın ötesinde hiçbir güç ve etkiye sahip olmayan emekli amiraller üzerinden tüm muhalif güçlere tehditler savuruyor, sopa gösteriyorlar. Gerici-faşist rejim, ayaklarının altındaki toprak kaydıkça, daha fazla “güç gösterisi”ne ihtiyaç duyuyor.