Amerikan emperyalizminin Karadeniz’de Rusya’ya karşı saldırgan hamleleri için yeni bir “taşeronluk” peşinde koşan ve bu uşaklıkla “beka” arayışında olan AKP-MHP iktidarı, emekli amiralleri hedef alan saldırganlıkla “güç gösterisini” de sürdürüyor.
Emekli amirallerin bildirisini “darbe” demagojisiyle hedef alan dinci-Amerikancı rejim, bildiriye imza atan 104 amiralden 10’unu sabaha karşı ev baskınları yaparak gözaltına aldıktan sonra, sermaye devletinin emekli amirallerine sunduğu kimi haklarını da ellerinden almaya başladı. Anadolu Ajansı, bildiriyi imzalayan emekli amirallerin “lojman ve koruma haklarının iptal edildiği” haberini yaptı.
Rejimin saldırganlığının aracı olan tetikçi medyası "81 ilde 910 dernek, 408 vakıf, 27 üniversite, 114 oda, 550 sendika, 46 federasyon, bazı emekli amirallerin bildirisine ilişkin suç duyurusunda bulundu" haberi yaparak "güç gösterisi" çabalarını da gözler önüne serdi.
Bu sabah yapılan baskınlarda emekli amiraller Ergun Mengi, Atilla Kezek, Ankara’da; Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç ve Türker Ertürk, İstanbul’da; Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal ise Kocaeli’de gözaltına alınmıştı.
Gözaltına alınan 10 kişinin Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldüğü belirtilirken, gözaltı süresinin 4 güne çıkarıldığı öğrenildi.
Ayrıca emekli amiraller Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat’a ise 3 gün içinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne müracaat etmeleri yönünde tebligat yapıldığı bildirildi.
AKP şefi: Daha iyisi için imkan bulana kadar bağlıyız
Bildiriyle gelişmelerin ardından dinci-faşist rejimin şefleri sarayda değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi. Toplantı sonrasında da AKP şefi Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu. Kendi gece yarısı kararnameleriyle hak-hukuk tanımaz uygulamalarını hayata geçiren AKP şefi, "darbe-demokrasi" çarpıtmasıyla bildiriyi ve emekli amiralleri hedef almayı sürdürdü. Erdoğan, güç gösterisini sürdüreceklerine dair de "Milleti ve milletin seçtiği yönetimi tehdit edenlere, hadlerini yine milletimizle bildireceğiz" demagojisini tekrar etti.
Açıklamasında Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili de konuşan Erdoğan, "sözleşmeden çıkmak gibi bir niyetleri" olmadığını iddia ederken "Montrö'nün ülkemize sağladığı kazanımları önemli görüyor, daha iyisi için imkan bulana kadar bu sözleşmeye bağlılığımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
Hamasete devam: "Kanal İstanbul'a karşı çıkanlar..."
Karadeniz'de ABD ve NATO ile Rusya'ya karşı yeni saldırganlık hamleleri için "sorumluluk" üstlenmeye çabalayan rejimin şefi, bu konuyla ilgili bir açıklama yapmazken konuyu Kanal İstanbul talan projesi hedefleriyle ilişkilendirerek "Türkiye, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı'ndaki ağır deniz trafiği yükünü hafifletirken Montrö'deki sınırlamaların dışında tamamen kendi egemenliğinde bir alternatife kavuşmuş olacaktır. Bu bizim egemenlik mücadelemizdir." iddiasında bulundu. Erdoğan bunun üzerinden hamaset yapmayı da ihmal etmeyerek "Türkiye'nin milli egemenlik haklarını tahkim edecek bu projeye karşı çıkanlar, en büyük Atatürk ve cumhuriyet düşmanıdır." dedi.