AKP-MHP-Perinçekçi dalkavuklar rejiminin ‘dördüncü ayağı’ mafya, artık her olayla ilgili tutum beyan ediyor. Organize suç örgütü şefi Alaattin Çakıcı, saray rejiminin bu kanadının önde gelen temsilcisi sıfatıyla boy gösteriyor. İktidarın ortağı olmanın özgüveniyle hareket eden bu cani, saray rejiminin “seçkin temsilcileri” arasında yerini sağlamlaştırmış görünüyor. Kontr-gerillanın önde gelen şefleriyle birlikte poz verdikleri fotoğrafı medyaya servis edenler, suç örgütü şefinin devletteki bir güç odağı adına hareket ettiği mesajını daha önce vermişlerdi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde başlayan, başka üniversite ve kentlere yayılan uzun soluklu direniş, haftalardır önemli gündem maddeleri arasında yer alıyor. T. Erdoğan, D. Bahçeli, S. Soylu gibi rejimin azgın şefleri etrafa kan-irin saçarak vaazlar veriyor, tehditler savuruyor, kafa ezmekten söz ediyor, hainlik-teröristlik ithamları havada uçuşuyor. Bu olayda ‘pasif’ görünüm sergileyen rejimin dördüncü ayağı da, nihayet A. Çakıcı’nın yaptığı açıklama ile sahneye çıktı.
“Bu kutlu ittifaka gedik açmaya hakkınız yok”
Sosyal medya hesabından, el yazısıyla kaleme aldığı iki sayfalık bir ‘açık mektup’ paylaşan suç örgütü şefi, kayyum rektöre “sakın istifa etme arkandayız” şeklinde seslenerek, direnişe katılan öğrencileri “terörist” ilan etti. “‘Terörist’ öğrencilerin ‘Cumhur İttifakı'na zarar vermek’ için Melih Bulu’yu istifaya davet ettiğini” iddia eden A. Çakıcı, şu ifadeleri de kullandı: “Lütfen istifa etmeyin, İstifa ederseniz bu terörist öğrencilerin önünü açarsınız. Bu kutlu ittifakta gedik açmaya hakkınız yok. Arkanızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve aziz milletimizin olduğunu unutmayınız.”
Dinci-ırkçı karışımı söylemlerin de sıralandığı mektupta, Boğaziçi Üniversitesi’nin tarihi bağlamında “batı ve Hristiyan karşıtlığı” da eksik değil. Bu söylemi, her zaman emperyalistlerin tetikçiliğini yapan dinci-ırkçıların vazgeçmediği bir tür ‘riyakarlık gösterisi’ saymak gerek.
Organize suç örgütü şefinin intihalci kayyımın arkasında durması elbette şaşırtıcı değil. Devletin faşist zorbalıkla dayattığı kayyım rektörün arkasında durmak, mafyanın da “yerli/milli” görevleri arasında yer alıyor olmalı. Nefret kusan söylemlerle öne çıkan T. Erdoğan, D. Bahçeli, S. Soylu üçlüsünün yanına A. Çakıcı’nın eklenmesi ile resim tamamlanmış oldu. Zira bu dörtlü, sermayenin dinci-faşist rejiminin veciz tablosunu oluşturuyor.