Düzen siyasetinde Kanal İstanbul ve Montrö tartışmaları sürerken, ortaya çıkan gerilim üzerinden yeni bir kamplaşma yaratarak, “darbecilik” vb. argümanlarla kendine manevra alanı açmak isteyen, bu yolla hem gerici tabanını konsolide etmeyi hem de düzen muhalefetini bölmeyi amaçlayan AKP-MHP bloğu, tırmandırdığı gerilim üzerinden “güç gösterisi” yapmayı da ihmal etmiyor.
Bunun son örneği bildiri yayınlayan 104 emekli amiralden 3’ünün gözaltına alınması oldu.
Öte yandan, düzen muhalefetinin belli kesimlerinin yanı sıra, kimi kurum ve kişiler de emekli amirallere dönük saldırılar karşısında tutum beyan etmeye devam ediyor. Bu kapsamda 122 eski milletvekili “Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” başlıklı ortak açıklama yayınladı.
Kanal İstanbul ve Montrö Antlaşması’na dair 126 eski büyükelçinin yayınladığı bildiri ile başlayan, 104 emekli amiralin bildirisi ile yeni bir boyut kazanan gerilim sürerken, CHP’li 122 eski vekil de ortak açıklama yaparak, iktidarın hedefinde olan emekli amiralleri sahiplendi.
122 eski vekilin yayınladığı açıklamanın satır başları şu şekilde:
"Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!
Önce 126 eski büyükelçi Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle ilgili önemli bir açıklama yaptı. Ardından 103 emekli Amiral görüşlerini bildirdi. Kişi grup ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamalarından daha doğal ne olabilir? Bu hem haktır hem de yurttaşlık görevidir.
İstanbul Sözleşmesinin Anayasaya aykırı biçimde Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmesinin verdiği cesaretle hızlandırılan, Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi tartışmalarının geldiği nokta, bu açıklamaları zorunlu kıldı.
Çoğulcu demokrasinin gereği olarak en doğal yurttaşlık hakkını kullanıp, Kanal İstanbul ve Montrö konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşan kişi ve gruplara yönelik tehdit, suçlama, saldırı korkutma, sindirme ve soruşturma gibi girişimler, yurttaşlık haklarını ipotek altına almaktır. Bu yaklaşımı ve bu girişimleri kınıyor, hala bir hukuk devleti olduğumuzu hatırlatıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz. Saygılarımızla."