Fransa’nın ‘ifade özgürlüğü’ riyakarlığı

Fransız devleti ifade özgürlüğü argümanına sığınarak kendi gerici düşüncelerine ve politik hareketlerine meşruluk katmaya çalışıyor. Fakat attıkları her adımda baskıcı devlet kimliği gözler önüne seriliyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 05 Kasım 2020
  • 20:12

Fransız devleti bir öğretmenin başının kesilmesini suistimal etmeye devam ediyor. Sözde “ifade özgürlüğü” adına katledilen öğretmen Samuel Paty için tüm ülkede okullara girişte 2 Kasım günü anma etkinlikleri düzenlendi. Paty için tüm okullarda saygı duruşunda bulunulurken Fransız Eğitim Bakanlığı’nın direktifiyle Jean Jaures’in bir yazısı okundu.

Ünlü Fransız sosyalisti Jean Jaures’in 15 Ocak 1888 tarihli öğretmenlere seslenen mektubunun seçilmesiyse manidar. Zira Jaures Fransız tarihinde önemli bir yer tutuyor olsa da egemenler açısından tam olarak kabul edilebilir bir isim de değil. Bundan dolayı Jaures’in metni alınırken sermaye devletinin çıkarlarına uymayan paragraflar da sansürlendi. Metnin okullara gönderilen haliyle orijinali arasındaki farklar da dikkat çekti.

Occitanie Bölgesi’nden bir felsefe öğretmeni durumu fark ederek Fransız Ulusal Kütüphanesi’nden metnin orjinaline ulaştı. Öğretmenin açığa çıkardığı üç paragrafın sansürlenmesinin yanında öğretmenin öneminden bahsedilen kısımda şefkatle müttefik gurur söylemi de çarpıtılarak “şefkatle birleşmiş sertlik” olarak değiştirildi. Orijinal metinde sertlik kelimesi de hiçbir yerde geçmiyor! Metni “ifade özgürlüğü” propagandası için malzeme yapanlar bu dönemin “sertlik” ihtiyacını da metne empoze ederek niyetlerini gösterdiler.

Bakanlıktan “kısaltma” yanıtı

Bakanlık sansür ve çarpıtma konusundaki açıklamasında böylesi anma etkinlikleri için metinleri “kısaltma” yöntemini hep izlediklerini iddia ederken birbirinin tekrarı olan bölümleri değil de neden bu kısımların çıkarıldığına dair bir açıklama yapamadı. Ayrıca Jaures’in mektubunda, bu dönemle uyuşmayan bölümler dahi anmada okunan metinden çıkarılmadı. Geçmiş dönem açısından önem taşıyan fakat bugün için anlamını yitiren, hasattan dönen taşradaki çocukların eğitim hayatına katılmaları noktasındaki ayrıma dair uzun bölümler dahi okundu.

Buna karşın bugünün can alıcı sorunlarıyla ilgili bölümler devlet tarafından sansürlendi. Öğrencileri “rekabet hayvanlarına dönüştürmeme” konusunda öğretmenlerin sorumluluğuna işaret edilen kısım ve “öğrencileri birer yazı makinasına çevirmeme” vurgusu, mevcut eğitim politikalarına da ters düşeceği için sansürlenen bölümde kaldı. Sermaye devletinin Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, “küçük bir komplo”, “tipik bir polemik” gibi söylemlerle sansüre karşı eleştirileri geçiştirmeye çalıştı.

La Dépêche gazetesinde 1888’de yayınlanan mektubun öğretmenlere dini baskı karşısında özgür düşünceyi savunmaları fakat ifade özgürlüğünü kullanırken “aşırılıklara” kaçmamaları uyarısında bulunduğu kısımlar da sansürlendi. Jaures mektubunda kiliseye karşı durmaları vurgusu yapıyordu. Keza sansüre maruz kalan bir diğer paragraftaysa devlet nezdinde öğretmenin özerk olması gerekliliği de vurgulanıyordu. Oysa Fransız devleti, Jaures’in bir asır önce savunduğunun aksine, katledilen öğretmeni de Jaures’in mektubunu da kendi çıkarı için suistimal ettiğini ortaya koydu.

Duvar yazısı olarak kalan “liberté”

Jaures’in mektubunun yayınlandığı tarihsel kesitten koparılarak bugün egemen devlet tarafından kullanılması bile pek çok tuhaflığa yol açarken, bir de metnin sansürlenmesi emperyalistlerin riyakarlığının somut bir kanıtı oldu. Burjuvaziye hizmet adına her türlü değeri suistimal eden sermaye devleti kendi seçtiği metindeki eleştirel ifadelere dahi tahammül edemeyerek öne sürdüğü “ifade özgürlüğü”nün sınırlılığını da gözler önüne serdi. Keza yine tüm okullarda yazan “özgürlük” (liberte) kelimesinin sadece bir duvar yazısı olarak kalıp anlamını yitirdiği de tasdiklenmiş oldu.

Kızıl Bayrak / Paris