Fransa’da bugünlerde gündemi Macron ile Erdoğan’ın gerici düellosu işgal etse de, ülkede asıl gündem yeniden atağa geçen Covid-19 pandemisi olmaya devam ediyor.
Fransa, son verilere göre günlük 35 bine yaklaşan vaka/hasta ve 500’ü aşkın ölüm sayısı ile Avrupa’da en kritik durumda olan ülkelerin başında geliyor.
Artıgerçek’te yer alan habere göre, Fransa maliye ve ekonomi bakanı Bruno Le Maire, Macron’un son açıkladığı korona tedbirleriyle ilgili basına çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Değerlendirmesinde kapatılacak işletmelere ilişkin bilgi veren, Le Maire, “Tedbirler tüm şirketler için şiddetli bir darbe. Özellikle yarından itibaren kapatılması gereken 200 bin işletmeden bahsediyorum” ifadelerini kullandı.
Salgından dolayı bu yıl çeşitli zorluklarla karşı karşıya olan işletmeler için oluşturulan “dayanışma fonu”na 6 milyon Euro daha ek ödenek aktarılacağını aktaran Le Maire, bir ay sürecek olan tam karantina ile ilgili ise hükümetin toplam 15 milyarlık bir fon ayırdığını söyledi.
Günlük vakaları 5 binin altına indirme hedefi
Fransa’da yükselen ikinci korona dalgasına karşı alınacak yeni önlemler, geçen günlerde Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından kamuoyuna duyurulmuştu.
Buna göre, Üniversiteler dışında tüm okullar açık olacak. İnsanlar işe, markete ve sağlık kuruluşlarına gitmek için dışarı çıkabilecek. Buna karşılık, bar, restoran ve mağazalar kapalı olacak.
Yaşlı bakımevleri ziyaret edilebilirken, dışarı çıkan insanların yanlarında gerekli izin belgesini bulundurmaları zorunlu hale getiriliyor.
Macron’un açıklamalarında, salgının seyrinin 15 günde bir değerlendirmeye tabi tutulacağı bilgisine de yer verilerek, hedefin günlük vaka sayısını 5 binin altına düşürmek olduğu belirtiliyor.
Sermaye yoğunlaşırken, iflaslar çoğalabilir
Fransa’daki Korona tedbirlerinden dolayı bir ay boyunca kapatılacak işletmeler, en zayıflarından başlayarak, bir iflaslar zinciri başlatabilir. Tüm krizlerin kaçınılmaz sonuçlarından biri olan iflasları, sermayenin daha büyükler lehine gittikçe merkezileşmesi izleyecektir. Bu durum, bir yandan kitlesel işsizliğe yol açarken; diğer yandan zengini daha zengin yapacak ve sayıları gittikçe artan yoksullar ise, daha derin bir sefalete itilecektir
Yaşanan kapitalist krizi daha da derinleştiren son korona tedbirleri, sık sık göçmen isyanları, sarı yelekliler, grev dalgaları, radikal İslamcı katliamlara sahne olan Fransa’da, yeni gelişmelerin de etkisiyle daha büyük ve daha sarsıcı kitle eylemelerinin tekrar gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Fransa, içerde gittikçe biriken sosyal patlama dinamiklerini, bugünlerde yaptığı gibi yeni bir milliyetçi ve faşist hareketle bastırmayı başaracak mı? Yoksa Büyük Fransız İhtilali’ne sahne olmuş; Rönensans’ın ve aydınlanmanın öncülüğünü yapmış bu ülkede şanlı Paris Komünü’nü kuran Fransız proletaryası, bir kez daha ayağa kalkıp, Avrupa Proletaryasının yolunu açacak yeni bir çığır mı açacak? Bunda, kitle hareketinin gelişim seyri kadar, ülkedeki devrimci dinamiklerin olgunluk düzeyi ile onların ideolojik-örgütsel hazırlığı da belirleyici bir rol oynayacaktır.