TİS sürecinde metal işçisinin karşısında kimler var?

Bir dizi TİS sürecinin birbiri ardına bağıtlandığı bu yıl, sefalet ücreti, 3 yıllık sözleşme, hak gaspları, baskı ve yasaklar, YHK kararları vb. hepsini bir arada yaşayarak gördük. TİS süreçlerinde sendika ağalarının aldıkları pespaye tutumlara bir kez daha şahit olduk. Metal TİS sürecinde de bu akıbet hazırlanmak isteniyor. Metal işçilerinin karşısında konumlanmış şer odakları el ele vermiş, bu süreci büyük bir satışla noktalamaya hazırlanıyorlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 26 Ekim 2019
  • 20:29

Metal işçileri krizin çok yönlü faturasının yıkımıyla yüz yüzeler. Sürmekte olan Grup Toplu İş Sözleşmesi süreci, bir yanıyla da bu faturaları kimin ödeyeceğinin belirleneceği bir mahiyet taşıyor. Şu ana kadar yöneltilen çok boyutlu sosyal yıkım dayatması ile çekilemez hale gelen çalışma ve yaşam koşulları, TİS süreci ile perçinlenmeye, fatura daha da ağırlaştırılmaya çalışılıyor.

Halihazırdaki TİS süreci, metal işçileri payına tabloyu bir parça da olsa hafifletmenin olanaklarını barındırıyor aynı zamanda. Ücretlerden sosyal haklara, çalışma koşullarından hak gasplarına kadar bir dizi başlıkta yakıcılığı hissedilen talepler ve bu talepleri kazanabilmek için sınıf mücadelesini güçlendirme ihtiyacı ortada duruyor. TİS mücadelesinde metal işçileri, çok yönlü sorunların yanı sıra bir bütün olarak hareket eden sermaye güçleriyle karşı karşıyalar.

Metal işçilerinin esas muhatabı ve sınıf mücadelesinin temel tarafı kuşkusuz MESS’tir (Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası). Türkiye’de patronlar sınıfının koç başı olan MESS, başta metal işçileri olmak üzere tüm işçi sınıfını doğrudan ilgilendiren saldırıların başını çekiyor. MESS kodamanları, metal işçisine kölece çalışma koşulları ve sefalet dayatarak kâr rekorları kırıyorlar. Bugün “kriz var” söylemini dillerinden düşürmeyen metal patronları, kârlarını koruyor, kimi fabrikalarda ise artırıyorlar. Krizi fırsata çevirerek, daha fazla semirmenin yollarını arıyorlar. Metal işçilerinin kazanılmış bir dizi hakkını gasp etmenin yanı sıra, sefalet ücreti ve 3 yıllık sözleşme dayatması ile köleliği pekiştirmeye çalışıyorlar. Metal işçilerinin yarattığı değerlere el koyan Türkiye’nin bu en büyük asalak takımı, dayattığı koşullar karşısında ise işsizlik sopasını, baskı ve mobbingi fabrikalardan eksik etmiyor, birçok ayak oyunu ile metal işçilerini teslim almaya çalışıyor.

Bu süreçte MESS’in en büyük dayanağı olmayı sürdüren ve metal işçilerinin karşısında konumlanan bir diğer gerici odak ise sendikal bürokrasidir. İşçi sınıfının mücadele örgütleri olması gereken sendikaları işgal eden bu ağalar takımı, metal işçilerinin köleliğe boyun eğmesi için patronların uzantısı olarak çalışıyor. Yakıcılığı derinden hissedilen talep ve beklentileri düşürmeye, MESS dayatmalarını makul göstermeye, bunun karşısında gelişebilecek mücadeleyi engellemeye şartlanmış sendika ağaları, hazırladıkları TİS taslaklarıyla bir kez daha satış sözleşmesine kapı aralamış durumdalar. Metal işçilerinin ihtiyaçlarının değil, MESS’in ne kadar vereceğinin belirleyen olduğu TİS taslakları, ifade edilen zam oranları, TİS masasında bunun çok altında bir sözleşmeye imza atılması vb. gibi uygulamalar sendika ağalarının başlıca işi sayılıyor. Bürokratik şebekenin başka bir misyonu da metal işçilerinin öfkesinin patlaması karşısında dalga kıran olmaktır.

MESS ve sendika ağalarının yetmediği yerde devreye hükümet kararları ve devlet kurumlarının seferberliği giriyor. Yasal ve fiili bir dizi engellemeyle sermaye sınıfı için ülkeyi ucuz emek cenneti haline getiren sermaye iktidarı, patronlar sınıfını sınırsız teşviklerle, vergi indirimleriyle, bütçe ve fon yağmalarıyla ihya etmeyi sürdürüyor. Devletin tüm olanakları, sermayenin büyümesi için seferber ediliyor. Sermaye devleti bilinçleri bulandırmak, köleliği meşrulaştırmak için her türlü yolu deniyor, sahaya kirli manipülasyon aracı olarak medyasını sürüyor. Sermayenin önünü düzlemek için yasalar peşi sıra gündeme getiriliyor. Tüm bunlar yetersiz kaldığında ise, en ufak bir hak arama eyleminin karşısına dahi polis-yargı kuvvetiyle çıkıyor. Grev hakkını ortadan kaldırarak, işçilerin hak aramasının önüne geçiyor. “Milli güvenliğe tehdit” diyerek yasakladıkları grevlerin ardından, Yüksek Hakem Kurulu aracılığıyla sermayenin dayatmalarını onaylayıp, sermaye devleti olma misyonunu yerine getiriyor.

Bir dizi TİS sürecinin birbiri ardına bağıtlandığı bu yıl, sefalet ücreti, 3 yıllık sözleşme, hak gaspları, baskı ve yasaklar, YHK kararları vb. hepsini bir arada yaşayarak gördük. TİS süreçlerinde sendika ağalarının aldıkları pespaye tutumlara bir kez daha şahit olduk. Metal TİS sürecinde de bu akıbet hazırlanmak isteniyor. Metal işçilerinin karşısında konumlanmış şer odakları el ele vermiş, bu süreci büyük bir satışla noktalamaya hazırlanıyorlar.

Bu süreçte metal işçilerinin önündeki en büyük engel ise işçi sınıfının parçalı ve dağınık hali, bilinç ve örgütlülük planındaki zayıflığıdır. Sermayenin diğer kuvvetlerinin cesaretle davranmasına yol açan, kapitalistlerin elini güçlendiren bir zayıflıktır bu. Metal işçisi TİS sürecinden kazanımla çıkabilmek için, başta kendi açmazlarına müdahale etmeli, birliğini kurmalı, mücadelesini güçlendirmelidir. Bunu başardığında karşısında ne MESS kodamanları ne sendika ağaları ne de bir bütün olarak sermaye düzeni ve kurumları durabilir. Sefalet dayatmalarına, kölece çalışma koşullarına karşı bundan başka da bir çıkış yolu bulunmuyor.