MESS Grup TİS’leri kapsamında sendikalar sözleşme taslaklarını açıkladılar. Geçtiğimiz hafta içinde Türk Metal, Birleşik Metal-İş ve Çelik-İş’in MESS ile ilk görüşmeleri gerçekleşti. Metal işçilerinin çalışma ve yaşam koşulları düşünüldüğünde, masaya oturanların, talepleri ve ihtiyaçları karşılamaktan uzak ve işçilerin hak mücadelesini büyütecek bir bakıştan yoksun oldukları görülecektir. Sürece kadın işçiler açısından baktığımızda, durum daha da vahimdir.
Kadın işçiler olarak yaşamın her alanında birçok sorunla karşı karşıyayız ve sorunlar günden güne ağırlaşıyor. Kriz, gündelik yaşamda kadına yönelik şiddetin tırmanması, yoksulluk, stres, kaygı vb.nin yaygınlaşması olarak yansıyor. MESS kapsamındaki fabrikalarda çalışan kadın metal işçisi arkadaşlarımız açısından sözleşme taslaklarına baktığımızda, bu sorunlara dair taleplere yer verilmediğini görüyoruz.
Çelik-İş’i sürecin toplamında esamesi okunmadığı için bir kenara koyuyoruz. Birleşik Metal-İş taslağında, “8 Mart’ın kadın işçilere ücretli izin olması” talebi yine yer alıyor. BMİS, çeşitli fabrikaların sözleşmelerinde bu maddenin kabul ettirildiği bir pratik sergiledi. Ama MESS sözleşmelerinde özel bir ısrar gösterilmediğini görüyoruz.
Türk Metal ve Birleşik Metal-İş’in taslaklarında, kadına yönelik şiddete karşı maddeler, yeni ve ilgi çeken bir eğilim olarak yansıdı. İşyerinde kadın işçilerin yaşadıkları her türlü şiddete, tacize ve ayrımcılığa karşı kurullar kurulmasına dair birer madde var. Türk Metal “Kadın İşçi Kurulu”, Birleşik Metal-İş ise “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu” isimlerini tercih ediyorlar.
Kurullar ne ifade ediyor?
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) bu sene imzalanan 190. sözleşmesi, işyerlerinde kadına yönelik şiddete ve tacize karşı önlem alınmasını içeriyor. Tavsiye ve sözleşme olarak iki ayrı metin var. Türkiye ikisini de imzalayan ülkelerden biri. Anlaşılan o ki “kurul” adımları aynı zamanda ILO sözleşmesinin bir gereği olarak atılıyor.
Türk Metal’in taslağındaki “Kadın İşçi Kurulu”, “iki işçi ve iki patron temsilcisi yer alacak ve kurulun başkanlığı dönüşümlü olarak yapılacak” düzenlemesiyle yer alıyor. İki işçi temsilcisinin nasıl belirleneceği sorunu bir yanda, bir işçi kurulunda patron temsilcilerinin olması diğer yanda… Neresinden bakılırsa bakılsın tam bir aldatmaca. Türk Metal bugüne kadar hangi sorunu işçinin öz iradesini açığa çıkartarak çözme yaklaşımı ortaya koymuş ki bu sorunda da onu yapsın? Kadın işçilerin herhangi bir talebi ile ilgilenmeyen, sorunların-taleplerin konuşulacağı zaman ya devlet erkanını ya da patron temsilcilerini konuşmacı olarak çağıran Türk Metal’in sözleşme sürecindeki yaklaşımı da farklı değil.
Görünürde Türk Metal, işyerlerindeki şiddete karşı sözleşme taslağında “Kadın İşçi Kurulu” maddesi ile bu soruna çözüm üretme iddiasında. Böyle bir atmosferde kadın işçiler için bir adım atılıyor olması önemli bir hamle gibi duruyor. İçeriğine, adım atmak isteyenlerin geçmişine ve nasıl bir çözüm yöntemi önerdiklerine iyi bakmak lazım. Böylece niyetlerinin sorunları çözmek mi üstünü örtmek mi olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Şu bir gerçek ki, sorunun kaynağı olanlar, sorunu yaşatanlar ve yaşatanlara çanak tutanlar sorunun çözümünü sağlayamazlar kesinlikle.
Türk Metal’in olduğu yerlerde şiddet ve taciz en çok da Türk Metal’i temsil edenler tarafından uygulanıyor. Taciz ve tecavüz girişimleri yaşatanlar bizzat Türk Metalcilerdir. Sorunu yaşatanlar sözleşmeye bir madde koyarak çözüm oluşturabilirler mi? Bugüne kadar pek çok kurulda bu sorunlar gündeme geldiğinde mağdur olan kadın işçiyi işten atmaktan başka bir şey yapıldı mı? Sorunların üstünü örtmekten, gizlemeye ve geçiştirmeye hizmet etmekten başka bir sonuç ortaya çıkacak mı?
Birleşik Metal-İş’e gelince, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu” ile nasıl bir işleyiş ve nasıl bir yaptırım düşündüğü hâlâ muamma olduğu için, konuyu irdelemeyi şimdilik bir yana bırakıyoruz.
Çare örgütlülükte, çözüm mücadelede!
Kadına yönelik şiddetin yoğun yaşandığı bir dönemdeyiz. Kadınların yaşadığı şiddetin belki de en görünmez olanı diyebileceğimiz boyutunu işyerinde yaşanan şiddet, taciz ve tecavüz olayları oluşturuyor. İşyerlerinde bir baskı ve yaptırım yöntemi olarak da kullanılan şiddet ve taciz çok boyutlu yaşanıyor. Kadın işçilere yönelik bu saldırılar, alın terinin sömürüldüğü fabrikalarda/işyerlerinde patronlar, yöneticiler, amirler veya beraber çalıştıkları erkek işçilerden gelebiliyor.
Kadın cinayetlerinin her geçen gün sayısı artıyor. Son on yılın kadına yönelik şiddet bilançosuna baktığımızda 15 katı aşan artışlar gözlemleniyor. Bu sorunun karşısında bir şeyler yapmamız, yaptırım uygulanması yönlü önlemler almamız önemli.
Kadın işçilerin yaşadıkları sorunların çözümü, tüm işçilerin omuzlarındaki bir sorumluluktur. Sorunun çözümü için yaptırımın ne olacağı ve anlayışın değişmesi yönlü eğitici adımların atılması patronların denetimi altında olmamalıdır. Kadın işçiler başta olmak üzere tüm işçilerin tartıştıkları, karar aldıkları ve alınan kararı uygulatma iradesi sergiledikleri bir yöntem izlenebilmelidir.
MESS patronlarının da sendika bürokratlarının da kadın işçilerin sorunlarını çözmeyeceği açıktır. Süreç ilerlerken kadın metal işçilerinin sorunlarının çözülmesi için örgütlülüğümüzü güçlendirelim. Taleplerimiz için mücadeleyi büyütelim.
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları