Birleşik Metal-İş Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu üzerine…

Genel kurul prosedür gereği yapıldı. Şube yönetiminde değişiklikler oldu. Sorunlar ise orta yerde duruyor. Ancak fabrikalardaki öncü-devrimci, emekten yana olan metal işçilerinin ilkeli ve kararlı mücadelesi ile bu sorunların üstesinden gelinebilir ve şimdiye kadarki bütün kayıplar telafi edilebilir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 10 Ekim 2019
  • 18:47

Birleşik Metal-İş Sendikası (BMİS) Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu 29 Eylül tarihinde gerçekleşti. Metal Fırtınası sonrası Renault işçilerinin geçiş sürecine denk gelen bir önceki Genel Kurul’dan bu yana 4 yıl geçti. Bu 4 yıl içinde BMİS, üzerine ölü toprağı serpilmiş vaziyette sürekli güç kaybederken, Renault işçileri TM’ye geri döndüler. Yine geçtiğimiz 4 yıl içinde sıfır zamlar alındı, örgütlü olunan fabrikalarda taşeron işçisi sayısı arttı. Sendikada yolsuzluklar yapıldığı ortaya çıktı, şube yöneticisi görevden alındı vb…

Oysa ki artan sorunlar karşısında Genel Kurul’da canlı tartışmaların olması, geçmişin muhasebesinin yapılması, yanlışlardan ders ve sonuçların çıkartılması ve bunlar üzerinden geleceğe emin adımlarla yürüyecek bir sendikal anlayışa dayalı, yeni bir yönetimin belirlenmesi gerekirdi. Şüphesiz, öncü-devrimci her metal işçisinin yüreğinde yatan böyle bir sendikadır.

Ancak hayaller ve gerçekler iki karşıt uçta duruyor. Metal işçisinin çıkarlarını savunan bir sendikanın genel kurulunun da kurula hazırlığın da sınıf sendikacılığına uygun olması gerekirdi. Genel kurulları, kağıt üzerindeki bürokratik bir prosedürün yerine getirilmesi olarak gördüğünüz sürece, ne yaparsanız yapın çıkan sonuç, koltukta kimin oturacağını belirlemekten ibaret kalır.

“Sınıf sendikası”nın yaptıkları ve konuşmadıkları

Adnan Serdaroğlu, Genel Kurul konuşmasında kendilerinden daha ileri sınıf sendikası olmadığını iddia ediyordu. Geride kalan 4 yıla bu çerçeveden baktığımızda dahi sanıldığının aksine bir sürecin geride bırakıldığını gösteren pek çok şey yaşanmıştır. İlk akla gelenleri peş peşe sıralamak dahi BMİS yönetiminin iddiasına yeterince ışık tutacaktır:

- BMİS Bursa Şube üzerine söylenecek çok söz olmasına rağmen, BMİS Bursa Şubesi üyelerinin ortak gündemi olan temel gündemler tartışmaya açılmalı, dersler çıkartılmalıydı.

- Bir önceki genel kurulu coşkulandıran, BMİS üyelerinin moralini yükselten Renault işçilerinin TM’ye geri dönmelerinin sebepleri irdelenmeli, nerede hata yapıldığı belirlenmeli, telafi etmenin yolları aranmalıydı.

- Şube üye sayısının önemli bir kısmını oluşturan Asil Çelik işçilerini sıfır zamma mahkum eden anlayışın hesap vermesi gerekirdi.

- Prysmian’da temsilciyi görevden alan, yok sayan yöneticilerin yaptıkları bir çırpıda unutulacak mıydı? Yaşanan hukuksuzluğun üstü neden örtüldü? Başka fabrikalarda da benzer hukuksuzluklara imza atan BMİS yönetiminin, önümüzdeki süreçte başka temsilciler için de aynısını yapmayacağının garantisi var mıdır?

- Şube sınırlarını aşarak soruları genişlettiğimizde, BMİS üyelerinin aklında soru işareti olarak yer almaya devam eden TM protokolüne hangi masalarda karar verildiği, protokol imzalanmadan önce üyelerine neden sorulmadığı tartışılabilmeliydi.

- Sözleşme döneminde veya kriz süreçlerinde, etkin ve sonuç alıcı eylemler (üretimi durdurma vb.) neden kullanılmadı ve kullanılmıyor vb. gibi sorular cevaplanabilmeliydi.

***

Şube Genel Kurulu’nda, geride kalan 4 yılın günah keçisi, eski şube başkanı Ayhan Ekinci oldu. Hem de hiçbir somut sorun tartışılmadan… Ayhan Ekinci’nin bu sorunlardan muaf olduğunu söylemiyor, yalnız olmadığını dile getiriyoruz. Şube yönetimi bir bütün olarak bu sürecin bir parçası ise, sorunların da muhatabıdır. Genel Merkez, bu sorunlar karşısında sütten çıkmış ak kaşık mıdır? Yaşananların bizatihi sorumluluğunu taşımaktadır. Bugünkü sessizliğiyle ya da kapalı kapılar ardında yaptığı pazarlıklar ile temize çıkmanın hesabını yapmaktadır.

Devrimci bir sınıf sendikası, kendine vurarak bu sorunları başarı ile çözme yoluna gider. Maalesef ki BMİS’te olmayan ve olamayan da budur. AKP iktidarını eleştir, sınıf bilinci geri işçiyi eleştir, sana muhalif işçiyi yok say, tecrit et, ama bir tek kendine dokunma!

Şimdi soralım, bir Genel Kurul’da bu sorular cevaplanmıyor, hasıraltı ediliyorsa kendinize “sınıf sendikası” diyebilir misiniz? Asgari sendikal demokrasi ilkelerine uygun yapılmayan bir Genel Kurul, bürokratik bir işleyişi daha da pekiştirmekten başka bir rol oynamaz.

Son olarak belirtelim ki, Genel Kurul’da 2 delege tarafından Metal İşçileri Birliği’ne yapılan provokatif davranış da bu tablodan bağımsız değildir. Bu provokasyon, her türlü gerici propagandayı pompalamanın, muhaliflere tahammülsüzlüğü beslemenin, sendikal demokrasiyi yok saymanın doğal sonucu olarak yaşanmıştır.

Genel Kurul bitti, ya sonrası?

Genel kurul prosedür gereği yapıldı. Şube yönetiminde değişiklikler oldu. Sorunlar ise orta yerde duruyor. Ancak fabrikalardaki öncü-devrimci, emekten yana olan metal işçilerinin ilkeli ve kararlı mücadelesi ile bu sorunların üstesinden gelinebilir ve şimdiye kadarki bütün kayıplar telafi edilebilir.

Bursa, metal işçisinin kalbi durumundadır, Metal Fırtınası’nın bütün açıklığıyla gösterdiği gibi. Tam kalbindeyiz ve kalp durdu mu organizma durur. Haklılığımızdan, eylemimizden aldığımız güçle mücadele etmeliyiz. Yeni dönem, sınıf bilinçli metal işçilerinin omuzlarında yükselecek mücadeleyi bekliyor. Dosta güven düşmana korku salmak ancak böyle başarılabilir. Bu başarılırsa BMİS de düşmüş olduğu durumdan çıkarılabilir. İçtenlikle, hiçbir kaygıya kapılmadan yanıtlar üretmeniz, sonuçlar çıkartmanız, sizi sınıf sendikacılığı yolundan yürütür. Kaveller’e, 15-16 Haziranlar’a bağlılık da bunu gerektirir.

Bursa’dan sınıf devrimcileri