Metal Grup TİS’leri sürerken Yüksek Hakem Kurulu

Grev hakkını kullanmanın temel koşulu, hazırlık ve örgütlülüktür. Diğer bir koşul ise güçlü, dişe diş bir mücadeledir. O yüzden metal işçisi kendi göbek bağını kendisi kesmelidir. Grev yasağına ve YHK tehdidine karşı işçiler olarak hızla tabandan birliğimizi güçlendirmeli, sendikaları bu yönde zorlamalıyız. Grev anı gelip çattığında harekete geçecek grev komiteleri belirlemeliyiz. Başta konfederasyonlara bağlı işçiler olmak üzere işçi sınıfının farklı kesimlerinin yapacakları dayanışma eylemleri metal işçilerinin elini güçlendirecektir. Mücadeleyi sonuna kadar götürme iradesi gösteren taraf savaşı kazanacak taraf olacaktır. Geleceği kazanmak istiyorsak vakit kaybetmeden metal işçisinin birliğini güçlendirmeli, enerjisini açığa çıkarmalı, harekete geçebileceği kanallar yaratmalıyız.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 02 Kasım 2019
  • 08:28

Metal işkolunda 2019 Grup Toplu İş Sözleşmesi süreci MESS ile yetkili sendikalar arasında yapılan oturumlarla başladı. Bir takım idari maddelerin kabul edildiği oturumlarda metal işçilerinin talepleri gündeme gelmezken, MESS karşı atağa geçerek, kazanılmış hakların gaspına yönelik girişimlerde bulunuyor. 3 yıllık sözleşmenin yanı sıra kıdem ve ihbar tazminatlarının uygulanma alanını daraltan maddeler öne sürüyor.

Kendisine gün doğmuşçasına davranan MESS, metal işçisinin örgütsüzlüğünü, sendikal bürokrasinin sayısız ihanetini bir kez daha fırsata dönüştürmek istiyor. Ayrıca AKP iktidarının işçi düşmanlığına ve savaş politikalarına güveniyor. AKP şefi Erdoğan tarafından OHAL sürecinde açıkça zikredilen grev yasakları ve YHK (Yüksek Hakem Kurulu) kararları ise metal kapitalistleri için adeta can simidi işlevi görüyor.

Yasaklanan grevler ve YHK

Dünyanın birçok yerinde dayanışma grevleri, siyasi grevler olurken, Türkiye’de toplu sözleşme kapsamındaki yasal grevler dahi yasaklanıyor, Bakanlar Kurulu’nun iznine tabi hale getiriliyor. İşçi sınıfı en önemli silahından mahrum bırakılıyor. Sermayenin isteklerini yerine getiren AKP iktidarı, işçilerin en ufak hak arama mücadelesini yasaklarken, kolluk güçleri ve baskı aygıtları ile de işçi ve emekçileri ezmeye çalışıyor.

2019 yılı boyunca farklı sektör ve işletmelerdeki TİS’lerde başvurulan mercii olan YHK, MESS ve kodamanlarının ellerinin altındaki sopa olmaya devam ediyor. 11 kişilik heyetten oluşan YHK’nın 7 üyesini Cumhurbaşkanı/hükümet atıyor. Öyle ki, heyette yer alacak akademisyen için konfederasyonların önerdikleri isimlerden kimin olacağına dahi Cumhurbaşkanı karar vermektedir. AKP iktidarı boyunca sermayenin imdadına koşan YHK’nın, işçi sınıfını ve emekçileri kölelik koşullarına mahkûm etmekten başka bir icraatı olmadı.

Bakanlar Kurulu kararları ile grevler yasaklandı, YHK kararları ile işçi sınıfı hareketsiz kılındı, çaresizlik havası yaratılmak hedeflendi. Sektör, işletme vs. fark etmeksizin kirli, rezil yöntemlerle işçiler susturulmaya çalışıldı. “Eğer greve giderseniz, verdiğimiz zammı dahi alamayacaksınız” denilerek üç kuruşluk ücretler, 3 yıllık sözleşmeler zorla kabul ettirildi. Şimdi de “Kırk satır mı, kırk katır mı?” dercesine, “YHK’ mı, düşük zam mı?” dayatmasında bulunuyorlar.

2019 yılı içerisinde imzalanan sözleşmelerden ilk akla gelen örnekler, bir bakıma ibret verici oldular:

- Koç’un en kârlı şirketi olan TÜPRAŞ’ta, sendika ve yönetimin masada anlaşamaması üzerine işkolundaki grev yasağını fırsat bilen Koç yönetimi, sözleşmeyi YHK’ya taşıdı. YHK ise, TÜPRAŞ yönetiminin verdiği zammın altında, %6’lık bir zamma ve 3 yıllık sözleşmeye karar verdi.

- Bursa-Mastaş fabrikasında, yönetimin sıfır zam dayatmasına karşı işçileri ikna turuna başlayan Özçelik-İş sendikası sandık oylamasından greve hayır kararını çıkartmıştı. En az enflasyon oranında zam alınır denilerek kandırılan işçilere, YHK’nın verdiği cevap %6 zam oldu.

- Kamu emekçilerini %4+3’e mahkûm eden sözleşme de YHK tarafından bağıtlandı.

Metal işkolunda başlayan görüşmelerin nasıl devam edeceğini henüz belirsizliğini sürdürüyor. Metal işçilerinin öfkesini ve tepkisini eylemli bir çizgide ortaya koyacakları bir süreç işletilir de MESS köşeye sıkıştırılırsa, karşımıza grev yasağı ve YHK çıkacağından şüphe duymamak gerek. Sözleşmenin YHK’nın inisiyatifine bırakılmasının metal işçisine faturası ise ağır olacaktır. Bu açıdan sendikaların sergileyecekleri tutum süreci etkileyecektir. Şu ana kadar sermayenin sözcülüğünü yapmaktan öteye geçmeyen sendika bürokrasisinin göstermelik grev kararlarının ardından gelen grev yasakları ve YHK’ya karşı herhangi bir hazırlık yapılmadığı oranda, metal işçisinin kaybetmesi işten bile değildir. Daha önce birçok kez grev yasakları, baskılar, YHK kararlarına maruz kalan metal işçilerinin deneyimleri gösteriyor ki milyarlarca lira maaş alan YHK üyelerinin işçiden yana bir karar vermesi eşyanın tabiatına aykırıdır.

Dur demek metal işçisinin elinde!

Metal Grup TİS’lerinde asıl maddelerin konuşulacağı önümüzdeki günlerde, metal işçileri ipleri ellerine almalıdırlar. MESS cephesi, stratejisini kendi payına kazanım, diğer bir deyişle metal işçisine kaybettirmek olarak belirlemiştir. Stratejisine uygun bir şekilde de taktik saldırılarını belirlemiş, ona göre adım atıyor.

Grev yasaklarını ve işçi düşmanı YHK’nın kararlarını tanımamak, sözleşmeyi masada bitirmeye çalışan anlayışlara son vermekten geçer. Demek oluyor ki fiili-meşru mücadele hattını esas alan, insanca yaşam hakkını elde etmek için kazanana kadar grev anlayışıyla hareket etmek gerekiyor.

Grev hakkını kullanmanın temel koşulu, hazırlık ve örgütlülüktür. Diğer bir koşul ise güçlü, dişe diş bir mücadeledir. O yüzden metal işçisi kendi göbek bağını kendisi kesmelidir. Grev yasağına ve YHK tehdidine karşı işçiler olarak hızla tabandan birliğimizi güçlendirmeli, sendikaları bu yönde zorlamalıyız. Grev anı gelip çattığında harekete geçecek grev komiteleri belirlemeliyiz. Başta konfederasyonlara bağlı işçiler olmak üzere işçi sınıfının farklı kesimlerinin yapacakları dayanışma eylemleri metal işçilerinin elini güçlendirecektir. Mücadeleyi sonuna kadar götürme iradesi gösteren taraf savaşı kazanacak taraf olacaktır. Geleceği kazanmak istiyorsak vakit kaybetmeden metal işçisinin birliğini güçlendirmeli, enerjisini açığa çıkarmalı, harekete geçebileceği kanallar yaratmalıyız.