Uğur Konfeksiyon’da işçilere psikolojik baskı var. Dokuma bölümünün şefi Oktay Diri, işçileri tehdit ederek, mobbing uygulayarak gözdağı veriyor. Kadın tuvaletlerinin kapısına tekme atarak “çıkın dışarı” deyip içeri dalıyor. Uygunsuz vaziyette olan kadın arkadaşlarımız oluyor içeride. İşçilerle toplantı yapıp, “sigara içmenin yasak olduğunu”, “yiyecek getirip yemenin yasak olduğunu”, “bir araya gelip sohbet etmenin yasak olduğunu” tekrarlayıp duruyor.
Oktay Diri, tek tek işçileri fişlediğini, bunlardan birini yapanı gördüğü takdirde herkesin içinde yapanları teşhir edeceğini de söylüyor. Kimin ne kadar iş yaptığını, kimin fazla kaçık (dokumada yapılan defo) yaptığını tek tek bilgisayara geçtiğini belirtip gözdağı veriyor. Makine makine gezip, “Sen! Bu kadar kaçık yapmışsın!” diyerek, hakaret ediyor. “Bir dahakine seni rezil ederim, bu son şansın” deyip baskı uyguluyor. “İşinize gelmiyorsa kapı orada” diyor. Ama “Tazminatımızı verin, gidelim” diyen işçileri, “Kendin git, beni uğraştırma” diyerek yolluyor başından. İşçilerin birbirlerini gammazlaması için, “Arkadaşlık yok burada, kimin açığı varsa otururken, sigara içerken, bir şey yerken resim çekip bana yollayın” diye, işçileri kalleşliğe teşvik ediyor. “Hastalanmak yasak!”, “Rapor almak dahi yasak!”, “Devamsızlık yapıldığı takdirde evlerinize ihbar yollarım!” diye tehditler savuruyor.
İplik bölümünün şefi Ramazan Gökdaş ise kadınlarla ikili ilişki kuruyor, ahlaksızlık yapıyor. Duyulduğu bilindiği halde olan kadınlara oluyor. Kadınlar işten atılıyor ya da aslı olsun olmasın, “resmin, videon var” denilip, tehdit ediliyorlar. Bunu yapan, yönetimden müdür Murat! İşçiler arasında “pala” diye anılan şahsiyetsiz, ipliğin şefini ve ustalarını koruyor. Kadınları odasına çağırıp, “Bak, şu ustaya bu resmin gitmiş ama ben yukarıya söylemeyeceğim, aramızda kalacak” diyerek susturuyor, işten çıkarmak için planlar yapıyor. Şef ve ustalarını koruyup, diğer çalışan kadınları ezerek, ahlaksızlığa zemin hazırlıyor. Patrondan yana değil de sanki kadın işçilerin tarafını tutuyormuş gibi görünüp, “Her şeyini biliyorum, her yaptığınızdan haberim var, ses
çıkarmayın, ustaların ya da şefin adı geçmesin” diyerek, kadınları sindirmeye çalışıyor.
İntiharın eşiğine gelen kadınlar var Uğur Konfeksiyon’da. İşçilerin, özellikle de kadın işçilerin yüzleri kızarsın, utansınlar ve tazminatsız kendi istekleriyle gitsinler politikası yürütüyorlar!
Biz kadın işçiler bu yaşadıklarımıza ses çıkartmadığımız sürece hep üstümüze gelecekler. Onlar bizi bir hiç olarak görüyor ama kadın emeğinin olmadığı yer yoktur. Bizi ikinci cins olarak görenler ya da yedek işgücü gibi bakanlar yanılıyorlar. Fabrikalarda çalışan biz kadın işçilerin, yanı başımızda çalışan erkek işçi arkadaşlarımızdan emek gücü bakımından hiçbir farkımız yok. Bizler fabrikalarda “Kadın-erkek el ele örgütlü mücadeleye!” şiarını yükseltmeliyiz.
Uğur Konfeksiyon’dan bir kadın işçi