Kürt sorunu AKP-MHP iktidarı için kriz konusu olmaya devam ediyor. Mehmet Metiner ATV’de yayınlanan bir dizi için “ırkçı-faşist” nitelemesi yaptı. Dizi Metiner’in serzenişi sonrasında yayından kaldırıldı. Gerici tutumlarıyla bilinen Metiner’in Kürt halkının derdine düşmesi için bir neden görünmüyor. Belli ki Metiner, AKP’nin Kürtler nezdinde yıpranan imajını cilalamak istiyor.
Göründüğü kadarıyla önden hazırlanmış bir mizansen hayata geçirildi. Nitekim bu gelişmenin hemen ardından AKP’ye eleştiri yönelten Bülent Arınç’a saldıran yine M. Metiner oldu. “Kral çıplak demenin vaktidir” diyen Bülent Arınç’a, AKP’li Mehmet Metiner “Arınç’ın ismini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara yazıklar olsun” diye tepki gösterdi. Arınç, Metiner’e yanıt olarak “İnsan omurgası 33 kemikten oluşur. Seninki ise yalan, iftira ve hasetten ibaret üç kıkırdaktan müteşekkil” dedi. Tüm bunlar tartışılırken iktidarın yandaş medyadaki sözcülerinden Abdülkadir Selvi, Hürriyet gazetesindeki köşesinde Öcalan’ın ailesinden biri ile görüştürülebileceğini yazdı.
2019’daki yerel seçimlerden önce HDP’nin “tarafsız kalması”na yönelik bir mektup kaleme alan, son olarak 2020’de ailesi ile iletişim kuran Öcalan için HDP geçtiğimiz haftalarda Gemlik Yürüyüşü gerçekleştirmek istedi. Hapishanelerde açlık grevlerinden kent merkezlerinde eylemlere varana dek tecridin kaldırılması talep edildi. Mehmet Metiner’in serzenişinden Arınç’a karşı ilk saldıranlardan biri olmasına ve ardından da Öcalan’ın ailesi ile görüşmesinin tekrar gündeme gelmesi bazı kesimlerde “çözüm süreci” tartışmalarını beraberinde getirdi. Mehmet Metiner başta olmak üzere AKP içindeki Kürtler, “çözüm süreci”nin propagandasını yapıyorlar. HDP’den ayrılarak SES Partisi’ni kuran Ayhan Bilgen de bu propagandanın etkin bir tarafı durumundadır.
***
Türk sermaye devletinin geleneğinde ve AKP-MHP iktidarının da kodlarında var olan inkâr, asimilasyon ve imhaya dayalı çizgi sürdürülemez durumdadır. Kürt sorununu yarattığı ağırlık içeride ve dışarıda çıkışsız kalan saray rejimi için artık taşınamaz bir hale gelmiştir. Bunun için Kürt sorunu ve “çözüm”ü belli dönemlerde arka plana itilse de gündemden düşmeyecek temel bir sorundur. Seçim sürecinin yaklaşması ile birlikte Kürt sorununa dair tartışmaların daha da alevleneceği açıktır.
Erdoğan geçtiğimiz günlerde Van’da yaptığı konuşmada, Kürtlere, “HDP’ye çözüm sürecini bitirmenizi sizden kim istedi diye sorun” dedi. Öcalan’ın ailesi ile görüştürülme tartışmaları, Kürt milletvekillerinin soruşturulması, gazetecilerin tutuklanması ve HDP’nin kapatılması davası dahil tüm saldırılara saray rejiminin Kürt sorununu istismar etme çabasının güncel görünümleridir.
Türkiye’de “çözüm süreci” politikası, AKP ve Erdoğan’ın iktidarını güçlendirme planlarının bir manivelası olarak kullanıldı. Emperyalizmin planları doğrultusunda AKP eliyle uygulanan bu politikanın miladını doldurduğu anda en saldırgan haliyle imha ve inkâr politikasına geri dönüldü. Din istismarcısı AKP’nin ve küçük ortağı MHP’nin Kürt ulusunun özgürlük ve eşitlik istemine saygı göstermesini beklemek boşunadır. Kürt halkının topyekûn kazanımlarını hedef alan ve bunun için her cepheden saldıran saray rejimi “çözüm süreci”ni gündemine almak zorunda kalıyorsa eğer, bu Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek yürüttüğü haklı ve meşru mücadele ve direnişler sayesindedir.
Her geçen gün toplumsal desteğini yitiren gerici-faşist iktidar, devlet gücünü elinde tutmak için bir yandan saldırılara hız verirken öte yandan da elindeki kartları kullanmaya çalışıyor. HDP’yi yönelik sistemli olarak gerçekleşen gözaltı-tutuklama terörü, Kürt gazetecilerin tutuklanması ve her fırsatta milletvekillerinin hedef gösterilmesi iktidarın artan saldırganlığının güncel örnekleridir. Yanı sıra Kürt halkını kendi gerici hesaplarının parçası yapmak için Mehmet Metiner gibi AKP içindeki işbirlikçi Kürtleri de daha etkin bir biçimde kullanmaya çalışıyor. Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmak için histerik bir şekilde saldıran AKP’ye kalkan olmaya çalışan Metiner gibileri ise, Kürt halkının düşmanlarına hizmet ediyorlar. Ortaya çıkan tablo AKP’nin Kürt sorunundaki “çözümsüzlüğünü” gözler önüne seriyor.