Eğitim Sen: 38 yılda YÖK güçlendi, üniversite tükendi!

Eğitim Sen YÖK’ün kuruluşunun 38. yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 06 Kasım 2019
  • 22:23

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) YÖK’ün kuruluşunun 38. yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. “38 yılda YÖK güçlendi, üniversite tükendi!” başlıklı açıklamada, üniversiteler ve eğitim alanındaki çürüme ortaya koyuldu.

Açıklama, 12 Eylül askeri-faşist darbesiyle kurulan YÖK’ün, 38 yıl boyunca siyasi iktidarlar tarafından üniversiteleri dize getirmek için kullanılan en temel araç olduğu belirtilerek başladı ve “Ancak hiçbir dönemde üniversiteler, bugünkü durumuna düşürülmedi” denilerek üniversitelerin bugünkü tablosu şöyle tariflendi:

“Bugün Türkiye üniversitelerinde özgürce bilimsel bilgi üretmek, hakikati aramak, sanat ve felsefe üretmek yasaktır! Bugün Türkiye üniversitelerinde serbest olan tek şey, siyasi iktidarca makbul görüleni üretmektir! Bugün Türkiye’de üniversiteden, akademiden, eleştirel ve özgür düşünceden bahsetmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir!”

Bu kuruma üniversite denemez”

Üniversitelerdeki bu tablonun nedenlerinin sıralandığı açıklamada Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan atanan rektörlerce yönetilen; hukuku, akademik özgürlükleri yok sayan; akademik özgürlüklere, iş güvencesine, barışa ve demokrasiye sahip çıkan akademisyenleri ihraç eden, emekliye zorlayan, işten atan; araştırma görevlilerine işsiz kalmak dışında bir vaatte bulunmayan; tez ve araştırma konularına müdahale eden; öğrencilerini muhbirleştiren; akademik üretimin kolektif bir emeğin ürünü olduğu gerçeğini ve dolayısıyla üniversitenin temel bileşenlerinden olan idari ve teknik personeli yok sayan bir kuruma üniversite denemez!” ifadeleri kullanıldı.

Böyle bir ortamda akademi var olamaz”

Açıklamada, akademideki tablo ise şu şekilde özetlendi:

“Dekanların, kendilerini anabilim dalı başkanı ilan edip istediğini yaptığı; idari kadrolara hülle yoluyla atamaların yapıldığı; güvenlik soruşturmaları aracılığıyla yürütülen cadı avıyla, iktidarca makbul görülmeyen akademisyenlerin sözleşmelerinin yenilenmediği; işten atılma ya da soruşturma geçirme korkusunun had safhaya çıktığı; para ile tez ve makale yazdırmanın mübah sayıldığı; akademik atama ve yükselme kriterlerinin sürekli değiştirildiği; öğrencilerin, herhangi bir sosyal ya da kültürel bir etkinliği yapabilmesinin fiilen yasaklandığı bir ortamda akademi var olamaz!”

Nicelik arttı ama nitelik kaybı ve yıkım yaşandı”

AKP iktidarının böyle bir tabloda “artan üniversite, öğrenci ve yayın sayıları” ile övünmekten geri durmadığına değinilen açıklamada, bu artışların nitelikte artış getirmediği ifade edildi ve şöyle denildi:

“Aksine, üniversiteler ağır bir yıkıma maruz kalmış, ciddi bir nitelik kaybı yaşamıştır! Çünkü demokratik bir siyasal iklim olmadan akademik özgürlüklerin, düşünce ve ifade özgürlüğünün var olabilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla da üniversitelerin gücü demokrasinin ve evrensel hukuk ilkelerinin yaşamdaki gücüyle doğru orantılıdır.”

Aksi halde bu yıkımın sürmesi kaçınılmaz”

Üniversitelerin köklü bir dönüşüme ihtiyaç duyduğunun altı çizilen açıklamada, bunun ilk adımı olarak YÖK’ün kaldırılması gerektiği ifade edildi. Akademisyenlere, idari ve teknik personele yönelik ihraç, tutuklama, baskı ve saldırıların son bulması, bu doğrultuda hareket eden “yönetim aklının ortadan kaldırılması” vurgulanan açıklama, şu ifadelerle son buldu:

“Talebimiz açık ve nettir! YÖK kaldırılmalı, ihraç edilen akademisyenlerin, idari ve teknik personelin kurumlarına geri dönme hakkı sağlanmalı ve itibarları iade edilmeli, üniversiteler demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin yaşam bulduğu kurumlar haline getirilmelidir! Siyasi iktidarın ve sermaye çevrelerinin çıkarlarına hizmet eden üniversite fikrinden vazgeçilmeli ve insan, toplum, doğa yararına üniversite fikri sahiplenilmelidir! Aksi halde bu yıkımın sürmesi ve daha ağır sonuçlar yaratması kaçınılmazdır!”