Eğitim ve bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Erdoğan’ın Japonya’daki 800 üniversitenin 80’inin kadın üniversitesi olması üzerinden YÖK’e verdiği talimata karşı açıklama yaptı.
Açıklamada; karma eğitimi ortadan kaldırmak için her fırsatı kullanan AKP şefinin “YÖK Başkanı’na hatırlatıyorum, çalışmanı da buna göre yap. Türkiye de benzer bir adımı atmalı” talimatının üzerinden bir hafta geçmişken TBMM’ye sunulan 11. Kalkınma Planı’nda ‘Japonya örneği incelenerek sadece kadın öğrencilerin kabul edildiği kadın üniversiteleri kurulacaktır’ maddesinin yer alması teşhir edilirken şunlar söylendi: “Bir ülkenin cumhurbaşkanı; küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporunda 110. sırada olan Japonya’da ‘kadın üniversiteleri’ olduğunu, 19. yüzyılda başlatılan bir uygulamayı 165 yıl sonra birdenbire fark ediyor; Türkiye’ye gelir gelmez YÖK’e kadın üniversiteleri kurulması için hazırlık yapın direktifi veriyor; bu açıklamanın hemen devamında da kadın üniversiteleri maddesi 11. Kalkınma Planı’nda yer alıyor. Kalkınma Planı hazırlanması ile ilgili usulen de, göstermelik de olsa bir süreç işletilmesi, sosyal taraflarla görüşülmesi gerekirken bu usule dahi uyma ihtiyacı hissedilmemiştir.”
“Kadınların kazanımlarını ve yaşam alanlarını daraltmayı amaçlıyorlar”
Salt Erdoğan’ın bir talimatı üzerine böylesi bir adım atılması ve 17 yıllık AKP döneminde “eğitim reformu” adı altında hayata geçirilen benzer uygulamaların arkasında yatan nedenlere ilişkin ise; “Yıllardır Türkiye’deki eğitim sistemini cinsiyetçi, milliyetçi, gerici, piyasacı ideoloji çerçevesinde baskıyla dönüştürmeye çalışan AKP hükümetleri, son yıllarda eğitim kurumlarında yaptığı düzenlemeler ile doğrudan kadınların kazanımlarını ve yaşam alanlarını daraltmayı amaçlayan kadın düşmanı politikaları uygulamaya başladı. Yükseköğretim kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve toplumsal cinsiyet temelli şiddeti önleyebilmek için alınan bütün önlemleri geçtiğimiz yılın sonunda bir kalemde silip atan YÖK, şimdi ‘Tez kadın üniversiteleri kurula!’ fetvasını hayata geçirmek için çalışmaya başladı” denildi.
Karma eğitime her dönem karşı çıkan AKP ve onun öncülü olan siyasal anlayışların 12 Mart’ın ardından çıkarılan Milli Eğitim Temel Kanunu’nda yer alan “karma eğitim” ilkesini “ideolojik bir fırsat” olarak görüp imam hatip okullarına kız öğrencilerin alınmasını sağladığı hatırlatıldı.
Bunu izleyen 25 yılın hızla imam hatiplerin ‘kız okullarına’ çevrildiği bir süreç olarak işletildiği ve 28 Şubat sonrası bu okulların orta kısımlarının kapatılmasıyla ortaya çıkan boşluğun cemaatler, tarikatlar eliyle kapatıldığı belirtildi.
“Bu gerçeklik iktidarın kadınları yok sayan politikalarının sonucudur”
Açıklamanın devamında ise şunlar söylendi: “Kız çocuklarının yarısının ilköğretimden ortaöğretime geçişte eğitim hakkından vazgeçmek zorunda bırakıldığı, aile ve ‘mahalle’ baskısı altında kadınların yoğun şiddete maruz kaldıkları, gerçekte erkeklerle kadınların, kadın saygınlığı zedelenmeden bir araya gelebildiği toplumsal alanların son derece sınırlı olduğu, üniversite çağındaki her on genç kadından ancak birinin yükseköğretim görebildiği, çalışabilecek durumdaki her on kadından ancak üçünün iş gücü piyasasında yer bulabildiği ülkemizde yaşadığımız bu gerçeklik iktidarın kadınları yok sayan politikalarının sonucudur.”
Otoriter-gerici ataerkilliğin uzantısı olan bu anlayışın “Kadınları gelecekte yalnızca kadınlara hizmet verebilecekleri toplumsal cinsiyet rollerine göre mesleklere hapsetme, kamusal toplumsal alandan dışlama hazırlığı” olduğu vurgulandı.
Üniversiteleri üniversite yapanın bilim, bilimsel eğitim olduğu; toplumsal cinsiyet eşitliği ve karma eğitimin bilimsel eğitimin temel ilkeleri olduğu belirtilen açıklama şu ifadelerle sona erdi: “Bizler, eğitim emekçileri olarak eleştirel, sorgulayıcı, laik, demokratik, bilimsel, anadilinde, karma eğitim sistemini sonuna kadar savunacağız. Gelecek kuşakları karanlığa teslim etmeyeceğiz.”