AKP iktidarı, eğitimdeki eşitsizlikleri ve sorunları derinleştiriyor. Özelleştirme politikalarıyla birlikte eğitim alanının piyasaya tümüyle açılması; öğretmenleri tam anlamıyla ücretli köle, öğrencileri ve ailelerini giderek daha fazla müşteri haline getiriyor. Sermayenin eğitim alanından daha fazla kâr edebilmesi için AKP iktidarı eliyle hayata geçirilen bu politikalar, kapitalist düzenin eğitim alanına da daha fazla nüfuz etmesinin önünü açıyor. Böylece eğitim; herkesin parasız, eşit ve anadilinde erişmesi gereken bir hak olmaktan çıkarak alınıp satılan bir metaya dönüşüyor.
12 Eylül askeri-faşist darbesinin ardından bu doğrultuda uygulanan politikalar, AKP iktidarı döneminde, başta sermaye örgütü TÜSİAD olmak üzere kapitalistlerin talepleri ve çıkarları ekseninde daha da yoğun bir şekilde hayata geçirildi. Eğitim üzerinden dinci-gericiliği topluma daha fazla nüfuz ettirme çabaları ve bu yöndeki uygulamalara paralel devreye sokulan özelleştirme politikaları bugün eğitim sistemindeki çürümeyi pek çok açıdan su yüzüne çıkarmış durumda.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi raporlarında dahi görülen bu tablo, son olarak da Özgür Kalkan’ın başkanı olduğu MEB İç Denetim Birimi’nin incelemesi sonucunda hazırlanan raporlara yansıdı. Eğitimdeki çürümenin sınırlı fakat çarpıcı bazı boyutlarını gözler önüne seren raporlar; öğretmen eğitiminde nitelik düşüşünü, öğrencilere sunulan eğitimin içinin boşaldığını, yurtların öğrencilerin yaşamını tehdit ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Sözcü’den Sultan Uçar’ın haberine göre, yapılan denetim kapsamında; devlete bağlı 130 ilkokul ve ortaokulda 3 bin 444'ü kadrolu toplam 30 bin 542 öğretmen, 19 bin 188 öğrenci, 16 bin 754 veliyle görüşüldü. MEB, Diyanet, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı çok sayıda özel öğrenci yurdu incelendi. Başkanlık, raporunu yazdığında içler acısı durum da ortaya çıktı. Denetmenler, ilk çalışma kapsamında, “İlkokul ve ortaokullarda ücretsiz ders kitaplarının beklentileri karşılama düzeyini” inceledi. Çalışma, 12 ilde 130 ilk ve ortaokulda yapıldı. Kadrolu 3 bin 442 öğretmen, 19 bin 188 öğrenci ve 16 bin 754 veli ve öğretmene anket yapıldı.
4 öğrenciden 3’ü kitaplara güvenmiyor
Okullarda, Türkçe, Matematik, Sınıf Öğretmenliği gibi zümre öğretmenleriyle ve müdürlerle görüşüldü. Rapora göre; öğrencilerin 4’ünden 3’ü yardımcı kaynak kitap kullanıyor. Yine 100 öğrenciden 74’ü ders kitaplarını içerik olarak zayıf ve LGS’ye hazırlıkta yetersiz buluyor. Kaynak kitap kullanma gerekçelerini, “Dersin konusunu daha iyi öğrenmek için”, “Daha çok soru çözmek”, “Ücretsiz dağıtılan ders kitapları yetersiz” ve “Ders kitapları LGS' ye uyumsuz” diye açıkladılar. Aday öğretmenlerin eğitimiyle ilgili ankete 13 bin 600 aday öğretmen, 9 bin 500 danışman öğretmen ve 4 bin okul müdürü katıldı.
Eğitilmiş gibi yapmışlar!
Aday öğretmenlerle ilgili mevcut uygulamalar ile danışman öğretmen ve okul yönetimi üzerindeki etkileri araştırıldı. Bu eğitimin de kağıt üstünde, baştan savma hatta hiç verilmeden, ‘problem çıkmasın’ diye evrak imzalayarak geçiştirildiği ortaya çıktı. Öte yandan denetçiler, yurtlarda yangın riskine de dikkat çekerek mevzuatın düzenlenmesini önerdi.
Hazırlanan üç rapordan öne çıkan, eğitimdeki sorunları gözler önüne seren tespitler ise şu şekilde:
Kitapların hacmi büyük içi boş
“İlkokul ve ortaokullarda ücretsiz ders kitaplarının beklentiyi karşılama düzeyi”
– Ders kitaplarının yetersiz ve LGS' ye uyumsuz olduğu tespit edilmiştir.
– Türkçe kitaplarında, dil bilgisi konuları kendi içinde aşamalı sırayı takip etmiyor.
– Ders konuları karışık veriliyor ve öğrenmeyi tamamlayacak yeterlilikte değil.
– Ünite sonlarındaki, kazanım ölçme sorularının sayısı az ve çeşitliliği yetersiz.
– Talim Terbiye Kurulu kitap inceleme havuzunu performans esaslı oluşturmuyor.
– TTK'nın bu tavrından ders kitapları nitelikli bir inceleme sürecinden geçmiyor.
– Kitapların, hacmi büyük ve ağır. 1'inci ve 2'nci sınıf öğrencileri zorlanıyor.
Yurtlar her an yanabilir
“Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Süreci Danışmanlık Raporu”
– Yurt binalarının elektrik tesisatları, yangın tehlike- sine karşı yönetmeliğe uygun hale getirilmelidir.
– Kurumlar bağımsız kaçış, çıkış ve merdivenleriyle yangınla ilgili yönetmeliğe uygun olmak zorundadır.
– Mescit/ibadethane,kütüphane, dinlenme odası dışında halı vb. yanıcı malzeme kullanılmamalıdır.
– Yangın riski nedeniyle yurtların tümüne tek bir standart belirlenip, acil kurumlara duyurulmalıdır.
– MEB, Aile Bakanlığı, Kredi Yurtlar Kurumu, Diyanet, üniversite, belediye yurtları arasında eşgüdüm yok.
Öğretmenler kağıt üstünde eğitiliyor
“Aday Öğretmenlerin Adaylık Dönemi ve Asaleten Atamaları Süreci İncelemesi”
– Adaylık Kaldırma Sınavı’ndan (AKS) sonra yapılan mülakatlar, hukuken olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu tespit, torpil iddiasını meşrulaştırıyor.
– Danışman öğretmen ile aday öğretmen birlikte yapması gereken çalışmaları tam anlamıyla yapmıyor.
– Öğretmen adayları eğitilmiyor ama belgeler, “Bir problem çıkmasın” diye eğitilmiş gibi dolduruluyor.
– Okul müdürleri ve danışman öğretmenler bu görevi “angarya” olarak görüp, özen göstermiyor.
– Öğretmenlerin eğitimi, evrak üzerinden kırtasiye boyutunda yürütülerek verilmiş gibi yapılıyor.
– Öğretmen eğitimini şube müdürü, okul müdürü veya emekliliği gelmiş öğretmenler veriyor.
– Öğretmenler, 180 saatlik hizmet içi eğitimi bazılarını üniversitede zaten gördükleri için gereksiz buluyor.
– Aday öğretmenlere hizmet içi eğitim veren öğretim görevlileri konunun uzmanı değil.