Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları eylemlerinin 743. haftasında Galatasaray Meydanı’ndaki yasak nedeniyle yine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi.
Saat 12.00’de başlayan eylemde karanfiller ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları taşınırken bu haftaki basın açıklamasını Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.
“Ahmet Üstün’ün akıbeti açıklansın, bilin en failleri yargılanıp cezalandırılsın!” sözleriyle başlayan açıklama gözaltında kaybetme olaylarından devletin sorumlu olduğu belirtilerek başladı. Ancak devletin bu alandaki uluslararası yasalarla belirtilen yükümlülüğünü yerine getirmediği söylenerek “Türkiye'de ise halkın güven duyacağı bir yargı sistemi mevcut değildir” denildi.
Ardından ise 25 yıl önce Cizre’de gözaltına alınarak kaybedilen Ahmet Üstün’ün kaybedilişi hakkında şu bilgiler verildi: “25 yaşındaki Ahmet Üstün Cizre'de yaşıyordu. 1994 yılının Nisan ayında gece saat 23.00 sularında, silahlı kişiler üç araçla Üstün Ailesi'nin Cudi Mahallesindeki evine geldi, ‘İfade verip serbest bırakılacak’ diyerek Ahmet Üstün'ü gözaltına aldı.
Ertesi gün baba Mehmet Üstün tabura gidip oğlunu sordu. Taburdaki görevliler Ahmet'in ifadesinin alındığını, daha sonra mahkemeye çıkartılacağını söyledi. Bunun üzerine Mehmet Üstün ikinci gün savcılığa gitti. Orada da oğlunun serbest bırakıldığı, evine gidip beklemesi söylendi. Ancak Ahmet Üstün bir daha evine gelemedi.”
Baba Mehmet Üstün’ün JİTEM'le birlikte çalışan birine ulaşarak oğlundan haber almak için para verdiği ve bu kişinin on gün sonra kendisine; oğlunun üç gün gözaltında tutulduktan sonra öldürüldüğü bilgisini verdiği aktarıldı.
A.P isimli tanığın ise “Üstün'ü Cizre Garnizon Komutanlığı'nda işkencede gördüm, onu işkenceye götürdüklerinde adını defalarca duydum. Ben yaşanan vahşete tanık oldum” diyerek yaşananları paylaştığı belirtildi.
Anne Fadile Üstün'ün “Oğlumun öldüğünü biliyorum. Bir anne olarak oğluma kavuşmak, mezarının başında dua etmek istiyorum” talebinin karşılıksız kaldığı belirtilerek “Ahmet Üstün'ün ve tüm kayıplarımızı unutturulmasına izin vermeyeceğiz. Kayıplarımızdan ve 44 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz” ifadeleriyle açıklama sonlandırıldı.
“Ahmet’in kaybı hepimizin kaybı”
Açıklamanın ardından söz alan Hüsamettin Yaman’ın abisi Feyyaz Yaman; “743. hafta yine buradayız. Üzerinden kayıpların yaşları kadar zaman geçmesine kadar adaletsizlik, umarsızlık aynen devam etmektedir” dedi.
Bugün etnik gruplar üzerinden demagoji yapanların tek amacının toplumu manipüle etmek olduğunu söyleyen Yaman “adaletsizlik ve hukuksuzluğun sona ermesini istedi.
Galatasaray yasağını teşhir ederek kayıpların, kaybedilenlerin, yok edilenlerin üzerindeki kara perdenin kaldırılarak gerçeklerin ortaya çıkarılmasını istedi.
“Ahmet’in kaybı hepimizin kaybı. Ama en başta adalet ve hukukun kaybı toplumsal travmamızın kaybıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Urfa siyasi erkten yetki alan çetelerin elinde
Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya ise “Babam 1993’te asker, polis, JİTEM, kontrgerilla tarafından gözaltına alındı ve biz o süreçten beri haber alamadık” dedi.
Gittikleri savcının kendilerine “Aşiret lideri/kontrgerilla lideri izin verirse soruşturma açarız” dediğini aktaran Taşkaya geçtiğimiz gün Urfa’da katledilen İzol ailesinin de benzer bir katliamla karşılaştığını söyledi.
Orada 17 yıldır arazi paylaşımı üzerinden bir belirsizlik ve buna bağlı bir sorunun olduğunu aktaran Taşkaya, mahkemenin 17 yıla rağmen “bizden bir şey çıkmaz” dediğini ve bugünkü katliama davetiye çıkardığını dile getirdi.
“Urfa çetecilerin elinde şu anda, insanlar inim inim inliyor. Siyasal erkin verdiği yetki ile bunlar bu katliamları yapıyorlar” dedi.
Konuşmaların ardından bu haftaki eylem sona erdi.