Cumartesi Anneleri eylemlerinin 752. haftasında, 17 Temmuz 1998 tarihinde Mersin’deki evinden devlet destekli Hizbullah çeteleri tarafından silah zoruyla kaçırıldıktan sonra 38 gün işkence gören ve vahşice katledilen Konca Kuriş için buluştu.
Galatasaray Meydanı’ndaki yasak bir yıldır sürerken bu haftaki eylem de yine polis ablukası altında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirildi.
Cumartesi Anneleri ve İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına bu haftaki basın açıklamasını gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.
Açıklama 39 yıldır gözaltında kaybedilen oğlunu arayan ve kısa süre önce yaşamını yitiren Elmas Eren anılarak başladı. “Hayri'nin akıbeti bizlere emanet. Unutmadın unutmayacağız. Affetmedin affetmeyeceğiz. Vazgeçmedin vazgeçmeyeceğiz” denildi.
Susarak suç ortağı olmayacağız
Yarın Galatasaray'ın kayıp yakınlarına yasaklanışının 1. yılının dolacağı belirtilen açıklamada; “Bir yıl önce kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray'ı bizden gasp edenler bugün de Mardin, Diyarbakır ve Van'da demokrasinin ilk şartı olan halkın iradesini gasp ettiler. Bu hukuksuzluğu eleştirmek için toplantı ve gösteri hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara, güvenlik güçleri bize yaşatıldığı gibi doğrudan işkence niteliğinde müdahalede bulundu” ifadeleri kullanıldı.
Devletin baskı ve zor ile susturmaya yönelik saldırıları teşhir edilerek “Susarak, itiraz etmeyerek bu felaketin suç ortağı olmayacağız” denildi.
Hizbullah katletti, devlet failleri serbest bıraktı
Açıklamanın devamında ise Konca Kuriş’in Hizbullah tarafından 21 yıl önce kaçırılarak katledilişi ise şu sözlerle aktarıldı:
“37 yaşındaki 5 çocuk annesi Konca Kuriş Mersin'de yaşıyordu.
Mütedeyyin bir kadındı. 90'lı yıllarda din adına kadın haklarının ihlal edilmesine itiraz ediyor, cinsiyetle ilgili baskı ve sömürüyü sorguluyordu. Cesur söylemi onu ana akım medyada popüler hale getirirken ağır tehditlerin de hedefi yapmıştı.
Konca Kuriş,1998 yılının 16 Temmuz'u 1 7 Temmuz'a bağlayan gecesi, evinin önünde eşini silahla etkisiz hale getiren 3 kişi tarafından kaçırıldı. Kuriş' i kaçıranlardan biri görgü tanıkları tarafından belirlenmesine rağmen bu kişinin yalnızca ifadesi alınıp serbest bırakıldı.
Tüm arama çalışmalarına rağmen kendisinden haber alınamadı.
Bir dönem devletin açıkça desteklediği, işlediği vahşi suçları cezasız bıraktığı Hizbullah'a, 2000 yılında bir polis operasyonu gerçekleştirildi. Kanlı örgüt devlet açısından işlevini tamamlamıştı. Bu operasyonda Konca Kuriş'in izine rastlandı. Yakalananlardan biri Kuriş'in kaçırılması talimatını veren Hizbullah yöneticisiydi. Bu kişi polis sorgusunda Konca Kuriş'in Konya Meram'daki bir Hizbullah evinde aylarca tutulduğunu, 38 gün işkence gördüğünü, vahşice öldürüldükten sonra evin bodrumuna gömüldüğünü İtiraf etti.”
Ailesinin 555 gün sonra Konca Kuriş'in cansız bedenine ulaştığı belirtilen açıklamada Kuriş’i vahşice katleden Hizbullah üyelerine “iyi hal” indirimi yapılması teşhir edildi.
Yüzlerce kişiyi katleden bu kişilerin 2001 yılında Yargıtay kararları ile serbest bırakıldıkları, adli kontrol dahi uygulanmayan bu sanıkların kayıplara karıştığı belirtildi.
“Konca Kuriş için adalet sağlanmadı. Onu kaçırarak, işkence ile öldürenler, bedenini 555 gün boyunca kaybedenler hak ettikleri biçimde cezalandırılmadı” denilen açıklama şu sözlerle sona erdi: “Konca Kuriş ve tüm kayıplarımız için adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. 53 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz.”
HDP’li milletvekili Hüda Kaya ise Konca Kuriş’i kaybeden zihniyeti ve bunun arkasında yer alan devlet güçlerini teşhir ederek Kuriş’i sadece Cumartesi Anneleri’nin unutmadığını dile getirdi.
Sorumlular hesap verinceye kadar birlikte mücadele edeceklerini söyledi.
“Annem 47 yaşından sonra bu ülkeyi tanıdı”
Geçtiğimiz Pazartesi günü yaşamını yitiren Elmas Eren’in kızı İkbal Eren ise yıllardır gözaltında kaybedilen abisi Hayrettin Eren’e kavuşamadan annesinin yaşamını yitirdiğini söyledi.
“Halkı için canını veren evlatlar yetiştirdi annem” diyen Eren, abisinin de “Bu ülkede insanların eşit ve özgür yaşayamadığını gördüğü zaman kolları sıvadığını” belirterek bu nedenle kaybedildiğini belirtti.
Annesinin o zamana kadar devlete çok güvendiğini ve “devlet baba” dediğini ifade eden Eren “Ama devlet onun bir oğlunu çaldı” diye ekledi.
Eren sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Annem 20 Kasım 1980’den sonra hayatında yeni bir dönüm başladı. 39 yılını abimi arayarak geçirdi. O çok güvendiği devlet kapıları birer birer yüzüne kapandı.
Annem 47 yaşından sonra bu ülkeyi tanıdı dimdik duran bir kadın oldu, bize mücadeleyi öğretti. 1995 yılından sonra Cumartesi Annesi oldu.”
Bizde Elmas Annenin bıraktığı umut ve inanç var
İkbal Eren’in ardından ise Emine Ocak’ın Elmas Eren için gönderdiği mektup okundu ve Hanife Yıldız onu anlatan bir konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından “Bu ülkede cezasızlığın önünde bir kalkan varsa, bizim Galatasaray’a gidişimizi, adalet talebimizi dillendirmemizi engelleyen kalkan varsa, bizde de Elmas Annenin bıraktığı umut var, inanç var” denildi.
Kaybedenlerden hesap sormaya devam edileceği vurgulanarak açıklama sonlandırıldı.