Osmanlı döneminde, 1910 yılında, Bursa’daki ipek dokuma işçisi kadınların gerçekleştirdiği ve Türkiye işçi sınıfı tarihinin ilk kadın grevini konu edinen “Grev” filmi, dün Frankfurt’ta yapılan gösterimin ardından, bugün de Rüsselsheim’da emekçilerle buluştu. Salona BİR-KAR imzalı, “sömürüye, baskıya ve sosyal gasplara karşı mücadeleye!” yazılı bir pankart ile, BİR-KAR bayrakları asıldı.
“Ring” adlı kültür merkezinde gösterilen film, yaklaşık 80 emekçi tarafından izlendi. İzleyici kitlenin yarıdan fazlasının kadın olması ayrıca anlamlıydı.
Filmden önce BİR-KAR adına bir konuşma yapıldı. Filmin sosyal içeriği, kısıtlı bir bütçe ile ve dayanışma ürünü bir yapıt olması ve en önemlisi de işçi sınıfı tarihimizde önemli bir yer tutan bir dönemi aydınlatması bakımından değerli olduğu; emekçilere tarih ve sınıf bilinci taşıması ile de önemli bir işlev gördüğü belirtildi.
İşçi sınıfına yönelik ağır sosyal ve siyasal saldırıların yaşandığı bir tarihsel kesitte, işçi sınıfının en önemli tarihsel kazanımı ve aynı zamanda en önemli silahlarından biri olan grevin tekrar kuşanılmasının önemine vurgu yapıldı. Gelişen teknolojinin işçi sınıfının toplumdaki rolünü azaltması bir yana gittikçe arttırdığı, geçmişte olduğu gibi, günümüz ve gelecekteki tüm toplumsal ve siyasal gelişmelerde sınıfın benzersiz bir yer işgal edeceğine işaret edildi. Devrimcileşmiş ve örgütlü bir işçi sınıfının müdahil olmadığı siyasal ve toplumsal hareketlerin başarı şansının çok düşük olduğu dile getirildi.
Ardından son derece yakıcı bir gündem olan, emperyalistler arası rekabet, pazar savaşı ve hegemonya krizinin ürünü olan Ukrayna’daki savaş üzerine çeşitli açıklamalarda bulunuldu. Burjuvazinin her coğrafyada, gittikçe uzatılan savaşın ortaya çıkardığı tüm ekonomik, sosyal ve siyasal faturaları işçi sınıfına ödettiği söylendi. Bu gerici emperyalist savaşta, oligarklar, tekeller ve savaş baronları kasalarını doldururken; emekçilerin payına ölüm, yıkım, yoksulluktan başka düşen bir şey olmadığı ifade edildi. Süren savaşı, ırkçılığı, militarizmi, siyasal gericiliği ve silahlanmayı tırmandırmanın fırsatına çeviren devletlerin başında Alman devletinin geldiği vurgusu yapıldı.
İşçi sınıfı, sınıf çıkarları temelinde örgütlü bir güç olarak tarih sahnesine çıkmadığı müddetçe, şimdiki savaş sona erse bile, kapitalizmin hiç durmadan yeni savaşlar üreteceği; savaşsız, sömürüsüz ve özgür bir gelecek için, işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini yükseltmekten başka çare olmadığı belirtildi.
İlgiyle dinlenen konuşmanın ardından hep beraber film izlendi. Salonun sahip olduğu teknik donanım sayesinde sinema ayarında bir ses ve görüntü kalitesi sağlandı. Filmin sonunda emekçiler beğeni ve teşekkürlerini sunarak salondan ayrıldılar. Rüsselsheim’daki gösterim de derli toplu ve nitelikli bir etkinlik oldu.
Rüsselsheim’da yarın da (Pazar), aynı yerde, daha çok Gate Gourmet ve Opel’den işler filmi izleyecekler.
Kızıl Bayrak / Rüsselsheim