Polis devleti uygulamalarını pekiştirecek “Küresel Güvenlik Yasası” mecliste onaylanırken İnsan Hakları Ligi’nin çağrısı üzerine birçok kentte eşzamanlı eylemler gerçekleştirildi.
Paris’teki eylemin adresi Trocadero Meydanı’ydı. Paris’in dört bir yanından 20 bini aşkın işçi, emekçi ve genç polis yasasına karşı meydandaydı.
Meydan polis ablukasına alınırken Eyfel Kulesi’ne bakan tarafı demir bariyerlerle kapatılmıştı. Polis eyleme gelen herkesin üstünü aradı. Binlerce polisle eylem alanı abluka altına alındı. Polisin tüm tacizkar ve tehditkar konumlanışına karşın kitlelerde eylem kararlılığı vardı. Zira koronavirüs OHAL’ine ve ön sürecindeki iki-üç günle sınırlı çağrılara rağmen binlerce insan dövizler ve pankartlarla refleks eylemi mitinge çevirdi.
Özellikle kadın kolektifleri örgütlülükleri ve kortejleriyle eyleme ayrı bir hava kattılar. Yakınlarını polis cinayetlerinde kaybeden aileler de eyleme aktif katılırken, kurdukları alternatif kürsüde sadece yeni geçen yasanın değil bir bütün olarak düzen kolluk güçlerinin suçlarını teşhir ettiler. Sarı Yelekliler de eylemin belirgin katılımcıları arasındaydı. Hareketlerinin ikinci yıldönümü yaklaşırken onlarca sarı yelekli de bu eylemde yerini almıştı. Eylem boyunca ilk günkü kararlılıklarını, Sarı Yelekliler’in marşlarını ve sloganlarını durmadan haykırarak gösterdiler.
Polis korku toplumu için yasa karşıtlarına saldırıyor!
Polis yasasına karşı eyleme tahammülsüzlük de kendini gösterdi. Polis, “güvenlik yasasının” resmen geçmesine ihtiyaç da duymadan fiilen baskılarını eylemlerde estirdiği terörle sürdürdü. Polis özellikle daha militan duruşların olduğu kentlerde saldırganlığıyla kitleyi bastırmaya çalıştı.
Paris’teki kitlesel eylemin bitiş saati geldiğinde kitlenin dağılmasını beklemeden polis saldırısı başladı. Soğuğa rağmen TOMA’larla kitleye tazyikli su sıkılarak saldırılması açık hava işkencesiydi. Engelli bir yaşlı eylemci TOMA’nın önüne çıkarak ilerlemesini yavaşlattı.
Eylem sonunda onlarca basın emekçisi polis tarafından ablukaya alınarak saldırı anından görüntü almaları engellendi. Gönüllü muhabirlereyse ayrıca baskı uygulandı. Polisin görüntü alan bir gence “30 saniye içinde hareket etmezsen gözaltına alırız, emirler böyle” cümlesiyse saldırganlığın nedenini gözler önüne serdi. Eylemlerini sonlandıran kitlelere bile saldırarak evlerindeki işçi ve emekçiler korkutulmak isteniyor. Salı günkü eylemlerde de polis dağılma aşamasında eylemcilere saldırmıştı. Bu, merkezi talimatla gerçekleşen saldırıların amacını ve hedefini de özetliyor.
Toulouse’da da polis, eylemin sonuna doğru kitleyi dağıtmak için baskı uygularken kitle militan ve kararlı bir direnç gösterdi. Binlerce eylemci polis saldırısını yanıtsız bırakmadı. Kitle barikat kurup ateşe vererek polise karşılık verdi. Yüzlerce eylemci George Orwell’ın 1984 romanına gönderme yaparak maskelerini çıkardı. Yıllarca sosyalist ülkelere karşı propaganda malzemesi olarak kullanılan bu kitap artık gerçek muhataplarına karşı kullanılıyor.
Ayrıca Lille, Lyon, Marsilya, Bordeaux, Montpellier, Grenoble ve diğer pek çok şehirde eşzamanlı eylemler yapıldı. Koronavirüs kısıtlamalarına rağmen böylesi bir yaygınlık ve eşzamanlı sokağa çıkış polis yasasına karşı kitlelerdeki mücadele isteğinin bir yansımasıydı. Tüm Fransa’daki eylemlerde onbinler sokaktaydı.
NPA, PCRF, PCOF gibi Fransız sol güçlerinin katılımı ise zayıftı. Örgüt flamaları çok sınırlı kaldı. Fakat eylemde bağımsız kitlelerden kızıl bayrak ya da sovyet bayrağı açanlar olması dikkat çekiciydi. İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (Bir-Kar) da Paris’teki ve Lorient’teki eylemlerle katıldı.
Yasaya karşı bir ses de Lorient’ten
İnsan Hakları Ligi’nin çağrısı üzerine bir eylem de Lorient’te örgütlendi. Macron’un pandemi sürecini firsata çevirerek “Küresel Güvenlik Yasası”nı devreye sokmasına Lorient’teki işçi ve emekçiler de karşı durduklarını gösterdi. Lorient’in merkezindeki eyleme 1500 üzerinde katılım gerçekleşti. Pandemi sürecinin başından beri Lorient’te ilk defa bu kadar kitlesel bir eylem yapıldı.
Eyleme başta sendikalar olmak üzere Fransız sol güçlerinden PCF, France Insoumise, Génération S., UCL gibi örgütler katıldı. Sarı Yelekliler Lorient’teki eyleme de katıldılar. Ayrıca, Sosyalist Partisi yıllardan bu yana ilk defa bir basın açıklamasına bayraklarıyla temsili düzeyde de olsa katılım sağladı. Bu da polis yasasına karşı toplumdaki tepkinin basıncını gösteriyor.
Basın açıklamasından sonra valiliğe doğru yürüyüş gerçekleştirildi. Polis merkezinin önünde polis şiddetini kınayan konuşmalar yapıldı.
Kızıl Bayrak / Paris-Brötonya