Fransa’da koronavirüs salgınını fırsata çeviren burjuvazi işçilerin çalışma saatlerinden ücretlerine kazanılmış haklarında kesintilere gidiyor. Sendikalardan da karşı hamleler gelmeye başladı.
Fransa'nın büyük şirketlerinden Derichebourg’da işçilere ya kesintileri kabul etme ya da işten çıkma dayatması yapılıyor. Airbus için de taşeron üretim yapan Fransız tekelinde “toplu performans sözleşmesi” işçilere sunuldu. Eğer sözleşmeyi kabul ederlerse sadece 2022'ye kadar işlerini sürdürme garantisi verilecek. Fakat önerilen sözleşmeyle işçiler bugüne kadarki toplu sözleşmelerden doğan haklarının çoğunu kaybedecek.
UNSA Sendikası, yaptığı açıklamada, dayatmalarla işçilerin ikramiyelerini, ulaşım ve yemek yardımlarını ve pek çok sosyal kazanımlarını kaybedeceklerini aktardı. FO Sendikası ise şirketle imzaladığı anlaşma ile saldırıya ortak oldu. İşbirlikçi bürokrat sendika yapısıyla FO koronavirüs salgını döneminde de karantinaya rağmen çalışma dayatmasında bulunan şirketlerle ortak hareket ederek sınıf düşmanlığını açıkça göstermişti.
Koronavirüs salgınında başlayan karantina süreci bitip yeniden yoğunlaşan üretim alanında şirket işçilerin ücretlerinde indirim dayattı. Saat ücretlerini “geçici olarak” 8,56 avroya çekeceklerini açıklayan şirketin kararıyla işçilerin ücretleri %20 oranında düşmüş olacak. Şirket sermaye devletinin istihdam koruma planı adı altında verdiği yasal korumaya sığınarak bu dayatmayı yapabiliyor.
1.583 çalışandan 163'ü anlaşmayı kabul etmedi ve bu işçiler işten çıkarılacak. Şirket böylece işten çıkarma politikasını da kullanmaya devam ediyor. İşçilere kabul edilemez şartlar dayatılarak işten atmalar “gönüllülük” kılıfına sokuluyor. İşçiler başka yerde iş bulma risklerinin, ekonomik krizin getirdiği alım gücü düşüşünün farkındalar. Bundan dolayı çalışanların neredeyse tamamı, memnun olmamalarına karşın dayatmayı kabul etmek zorunda kaldı.
Derichebourg işçilerinden Seif Alyakoob, “Toplum içinde kalıyorlar ama yaşamak için yeterli istihdam yok” diyerek işçilerin dayatmaları neden kabul ettiğini ifade ediyor. Bir diğer işçi Emille ise “Veba ve kolera arasında seçim yapma şansımız var. Bu tür uygulamalarla uğraşmaktansa mesleğimi tamamen değiştirmeyi tercih ederim” diyerek istifasını açıkladı.
Derichebourg “Toplu performans sözleşmesi” kullanan ilk Fransız şirketlerinden biriydi. Bu sözleşme yöntemi 2017 yılında çıkarılan iş kanunu ve Macron yönetmelikleriyle oluşturuldu. Sermayeye hizmet için bir önceki hükümetten bayrağı devralan Macron böylece burjuvaziye dayatmaları için yasal kılıf sağladı. Yasada bu saldırı “zayıflamış şirketlerin istihdamını korumak için” düzenleme yapması olarak sunuldu. Fakat bu yasa, çalışma saatlerinden ücretlendirmelere tüm çalışma koşullarında kapitalistlerin kârları azalmasın diye değişiklik yapmasının önünü açtı. 13. maaş olarak tarif edilen ikramiyeyi kesmek, saat ücretlerini düşürmek, vardiya saatlerini uzatmak gibi pratikteki adımlarla Fransa işçi sınıfının grevlerle kazandığı toplu sözleşme hakları şimdi tırpanlanıyor.
17 Eylül ulusal grev ve eylem günü
Koronavirüs salgınının ağırlaştırdığı kriz bahanesiyle yeni sömürü uygulamalarını hayata geçirmeyi amaçlayan burjuvazi saldırılarını sistematikleştiriyor. Kriz döneminde yapılacak “fedakarlığın” sonrasında “mükafatlandırılacağı” vaadiyle işçilere susup beklemeleri dayatılıyor.
Sermaye sınıfının bu uygulamalarına karşı Fransa işçi sınıfının da yeni karşılıklara hazırlandığı görülüyor. Derichebourg işçileri dayatmaların başından itibaren eylemli bir süreç örmüştü. Fakat işbirlikçi sendika bürokratlarının makyajlı hikayeleri, tabandaki örgütsüzlük ve genel atmosferdeki durgunlukla işçilerin genel çoğunluğu durumu kabullenmek zorunda kaldı. Ama saldırılar bununla bitmediği gibi daha uzun vadeli kesintiler de gündemde. Bu saldırılar, mücadelenin farklı kanallardan sürebileceği potansiyelini taşıyor.
17 Eylül günü Sud Solidaires Sendikası ulusal grev ve yürüyüş günü çağrısı yaparak hazırlıklarına başladı. Tekil işletmelerdeki kesintilere ve yeni değişen hükümetin emeklilik yasası gibi genel saldırılarına karşı 17'sinde sokağa çıkarak dönemin ilk eylemli cevabını vermeyi planlıyorlar.
Geçtiğimiz yıl emeklilik yasasına karşı kitleselliği ve uzun soluklu grevleriyle önemli bir mücadele veren Fransa işçi sınıfı koronavirüs salgını ile geri çekilmişti. Fakat karantina kaldırıldığı andan itibaren yeniden kitlesel ve militan eylem örnekleriyle saldırılara yanıt verme konusunda hâlâ dinamik olduğunu gösterdi.
Sermaye devletinin kendi içinde hükümet üyesi başbakan ve bakanları yenileyerek imaj tazelemeye çalıştığı bir dönemde kapsamlı saldırı paketlerinin devam ediyor olması işçi sınıfının da tepkisinin ve mücadelenin süreceğine işaret ediyor. Macron'un politik manevraları, saldırılarda kısmi geri çekilmeleri, göz boyama adımlarının sonuç üretmediği aşikar. Fransa işçi sınıfı, bu kesintilere ve emeklilik yasasında kalan haklara karşı yeni grev dalgasını yükseltme potansiyeli taşıyor.
Kızıl Bayrak / Fransa