Bolivya: Darbe, burjuva demokrasisi ve parlamentarizm sarmalı

Bolivya’da olup bitenler burjuva demokrasisi hakkındaki yanılgı, yalan ve illüzyonları deşifre ederek, burjuva demokrasisinin gerçek sınıfsal karakterini açığa çıkartan turnusol kâğıdı olmuştur. Kapitalistler için demokrasi olan burjuva demokrasisi her durumda emekçiler için ise diktatörlük olmuştur.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 23 Şubat 2020
  • 12:40

Bolivya’da 3 Mayıs’ta yapılacak olan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bir maskaralığa dönüşüyor. Cumhurbaşkanı Evo Morales’i 10 Kasım 2019’da istifaya zorlayan darbeciler ve kukla hükümet, Morales’in ilerici “Sosyalizm Hareketi”nin (MAS) geri dönmesini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Orduya ve polise öldürme hakkının tanındığı Bolivya’da protestolar acımasızca bastırılıyor. Darbe karşıtı ilerici-demokratik medya devlet terörü altında susturularak emekçi halkların gerçek haberlere ulaşması engelleniyor. Hapishaneler de darbe karşıtlarıyla dolduruldu. Bolivya halkı Morales’in parlamenterist hayallerinin bedelini ağır olarak ödedi.

Azgın devlet terörüne rağmen emekçi kitlelerin MAS’a ve Morales’e olan desteği önlenemiyor. Başta Evo Morales olmak üzere MAS’a karşı çok yönlü karalama kampanyaları yürütülüyor. “Terörizm” ve “kışkırtıcılık” iddialarıyla açılan davalarla emekçiler sindirilerek, MAS’a olan desteğin önü kesilmek isteniyor.

Bu çok yönlü saldırının bir parçası olarak 19 Şubat 2020 Çarşamba günü, Ekim 2019 tarihinde yapılan seçimlerde sahtekarlık yapıldığı iddialarıyla sürgüne zorlanan eski Cumhurbaşkanı Morales hakkında yeni bir soruşturma başlatıldı. Bir gün sonrasında, 20 Şubat Perşembe günü, Yüksek Seçim Mahkemesi Morales ve eski İçişleri Bakanı Diego Pary’ın, Senato adaylıklarına izin vermeyeceklerini ilan etti.

Minareyi çalan kılıfı hazırlar

Minareyi çalan kılıfını da uyduruyor. Yüksek Seçim Mahkemesi aldığı seçim yasağını, adayların Cochabamba’nın seçim bölgesinde daimi ikametgahlarının bulunmamasına dayandırıyor. Silah zoruyla sürgüne zorlanan insanların ülke içerisinde daimi ikametgahlarının olmamasından daha doğal ne olabilir ki? Kargaların bile güleceği bir maskaralıkla Morales’in adaylığının engellenmesi, burjuva demokrasisi hakkında yayılan boş hayalleri açığa çıkardığı gibi, darbeci katilerin korkularını da ele veriyor.

Amerikancı darbeci katiller, Morales’i seçim dışına iterek, MAS’ın önünü almaya çalışıyorlar. Devlet terörü eşliğinde darbeci medya, din adamları ve faşistlerin, MAS ve Morales’e karşı yürüttükleri çok yönlü azgın kampanyaya rağmen, emekçilerin MAS’a olan desteğinin önü kesilemiyor. Emekçiler darbecilerin terörüne boyun eğmiyorlar. Yapılan anketlerde parlamentonun her iki kanadında da (Senato ve Temsilciler Meclisi) MAS’ın salt çoğunluk alacağı büyük bir olasılık olarak görülüyor. Darbeciler Morales’i dışlayarak, devlet terörü ve seçim hileleriyle bu olasılığın önüne geçmek istiyorlar.

Burjuva demokrasisinin sınırları

Bolivya’da olup bitenler burjuva demokrasisi hakkındaki yanılgı, yalan ve illüzyonları deşifre ederek, burjuva demokrasisinin gerçek sınıfsal karakterini açığa çıkartan turnusol kâğıdı olmuştur. Kapitalistler için demokrasi olan burjuva demokrasisi her durumda emekçiler için ise diktatörlük olmuştur.

Burjuva demokrasisinin güzide örneği ve temsilcisi olarak öne çıkan AB’nin Bolivya’da yaşanan darbeyi hararetle destekledikleri unutulmaz bir suç olarak onların hanesine yazılmıştır: “Demokrasinin ‘güzide örneği’ AB’nin patronu Alman emperyalizmi de darbeden oldukça memnun. Alman hükümeti sözcüsü Steffen Seibert darbeyi ‘barışçıl bir çözüme doğru atılan adım’ olarak memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı. Böylece, askeri darbenin işlediği/işleyeceği suçlara ortak olacaklarını peşinen ilan etti. Kapitalist tekellerin yeşile bulanmış yeni savaş partisi Yeşiller de dış politika sözcüsü Omid Nouripour üzerinden yaptığı açıklamayla, militarizme olan desteklerini ilan ettiler. Yeşillere göre, ‘Ordu, göstericilerin yanında yer almak için doğru kararı’ vermişti”. (Bolivya’da Amerikancı askeri darbe, kizilbayrak45.net, 14 Kasım 2019.)

“Askeri darbenin işlediği/işleyeceği suçlara ortak” olanlar, nedense Bolivya’da yaşanan cinayetlere ve son olarak da seçim maskaralıklarına karşı hep sesiz kalmayı tercih ettiler, ediyorlar. Özel mülkiyet ve azami kâr hakkının korunması onların demokrasilerinin de sınırıdır.