AB emperyalistleri 2011’de Suriye’ye ilan edilen savaşa destek oldular. Fransa, İngiltere gibileri savaş suçuna doğrudan ortak oldu. Almanya, İtalya gibileri ise dolaylı bir şekilde yıkıcı savaşın tarafı oldular. Cihatçı tetikçilerin Suriye’ye transfer edilmesini için ise tümü kapılarını açtı. Suriye’nin yakılıp yıkılmasını, yüzbinlerce kişinin katledilmesini umursamadılar. Kısacası savaşta cihatçı terörün safında yer aldılar.
Suriye ordusu ile müttefikleri cihatçıların son kalesi İdlib’e karşı saldırıya geçince, AB şeflerinin “insani damarı” kabardı. Güya sivillerin zarar görmesinden endişe ediyorlar. Oysa tutumları, tersi sonuçlar yaratıyor.
Riyakarlık seremonisi
Cihatçıların İdlib’de sıkışmaları AB şeflerini harekete geçirdi. Konuyla ilgili ortak imzalı açıklama yapan AB üyesi 14 ülkenin -Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, İspanya, Portekiz, Belçika, Estonya, Polonya, Litvanya, İsveç, Danimarka, Finlandiya, İrlanda- dışişleri bakanları, İdlib’de operasyonun biran önce durdurulmasını talep ettiler.
İdlib'de bir "insani felaket" yaşandığını savunan AB şefleri, Suriye yönetiminin, “toprakların askeri yollardan geri alınması stratejisini” derhal terk etmesini istediler. Açıklamaya göre tek dertleri var; o da “insani felaket”i engellemek.
AB şeflerine göre İdlib, -ağır silahlarla donanmış, 80 ülkeden devşirilmiş, 9 yıldan beri vahşi cinayetler işleyen cihatçılardan- siyasi müzakereyle kurtarılmalı. Oysa İdlib’in %90’ına hakim olan, sivilleri kalkan olarak kullanan El Kaide artıklarının her tür müzakereyi reddettiğini onlar da biliyor. Son haftalarda 200’ü aşkın yerleşim yerinde kontrol sağlayan Suriye ordusunun İdlib’i cihatçılardan arındırma planı AB şeflerini diken üstünde bırakmış görünüyor. Bundan dolayı “çatışmalar derhal sonlandırılmalı” diye buyuruyorlar.
Suriye’nin yarısını enkaza çeviren, yüz binlerin hayatına mal olan savaşı desteklerken “insani felakat”ten söz etmeyen bu şefler, ülkelerine yeni mülteci akını olmasın, Suriye halklarının başına bela ettikleri cihatçıların bir kısmı kendi ülkelerine gelmesin diye, İdlib’de “El Kaidestan şeriat emirliği”nin hayatta kalmasını istiyorlar. Bu rezil amaçlarını açıkça dile getiremedikleri için “insancıl hukuk”, “insani felaket” üzerine sahtekarca vaazlar veriyorlar.
“Tehdit sopası” masada
AB şefleri İdlib’de “radikal gruplar olduğunu göz ardı etmiyorlar”mış. Hatta kendileri “terörle kararlı bir şekilde mücadele ediyor, IŞİD'e karşı savaşta en ön safta yer alıyorlar”mış. Bu kadar “duyarlı” olan bu şef takımının IŞİD’e karşı savaşta ne yaptıkları belli değil. Ama 9 yıldır cihatçı teröre karşı mücadele eden Suriye yönetimini elden geldiğince sıkıştırmaya çalıştıkları bir sır değil.
İdlib'deki cihatçı emirliğin çökme ihtimali artınca, Suriye yönetimini tehdit etmeye başladılar. “Suriye'de işlenen suçlara yönelik cezasızlığa karşı hareket etme yükümlülüğü hissediyoruz…” diyen AB şefleri, El Kaide emirliğini kurtarmak için, “uluslararası savaş suçları mahkemesi” sopasını sallıyor. Görünen o ki, gelişmeler bu riyakar takımının endişelerini derinleştirmeye devam edecek.