Kemalistlerin Türkiye işçi hareketine uyguladığı terör

“Amele Teali Cemiyeti”nin dağıtılması ve sendika görevlilerinin tutuklanarak eziyet ve işkence görmeleri, Kemalist Türkiye’deki sözde “demokratik” hükümetin ne olduğunu pek güzel gözler önüne seriyor. İşte bu tutuklamalar ve işçi hareketine indirilen darbe, Kemalist hükümet tarafından işçi sınıfına Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının dördüncü yıldönümünde verilen bir çeşit “armağan”dır. Kemalist partinin işçi sınıfına karşı izlediği gerici siyaset, onun artık geniş halk kitlelerinden, özellikle de işçi kitlelerinden koptuğunu ve emekçi kitleleri ezen ve sömüren malum burjuva siyasetine sıkıca sarıldığını göstermektedir.

  • Değerlendirmeler
  • |
  • Güncel
  • |
  • 16 Ekim 2020
  • 17:15

Bundan kısa bir süre önce bütün dünya basını, Kemalistlerin son parlamento seçimlerinde parlak bir zafer elde ettiğini ve parlamentonun açılışında Kemal Paşanın tam altı gün süren bir konuşma yaptığını yazdı. Kemal Paşa bu söylevinde, Türkiye’nin iktisadi ve siyasi bakımdan emperyalist devletlerden bağımsız, demokratik bir devlet olarak güçlenmesi yolunda Kemalist hükümetin kazandığı muazzam başarıları dile getirmiştir.

Ama Türkiye’deki gerçek durum, Kemal Paşanın anlattığından çok uzaktır. Emperyalist devletler, özellikle de İngiliz ve Fransız emperyalistleri, Türkiye’yi Sovyetler Birliği’nden koparmak, Kemalistleri faşizmin kollarına atmak ve Kemalistlerin üzerinde kesin nüfuz kazanmak için büyük çaba harcıyorlar. Ve Kemalist yöneticiler de bu entrikaların etkisi altında kalıyorlar. Bu, özellikle Kemalist hükümetin son zamanlarda izlediği siyasette kendini göstermektedir. Son zamanlarda Türkiye işçi hareketinde gözle görülür bir yükseliş başlamıştır. Geçtiğimiz yılın Nisan ve Mayıs aylarında İstanbul’daki tütün fabrikalarında yapılan toplu iş bırakma ve grevlerde, Aydın demiryolu işçilerinin grevi ve sanayinin diğer dallarındaki birçok grevde bu kendini gösterdi. Bu grevlerin çoğu, grevcilerin kısmi zaferiyle sonuçlandı. Son yıllarda güçlenen ve Türkiye çapında bir sendika merkezi rolü oynamaya çalışan “Amele Teali Cemiyeti” adlı sendika örgütünün bu zafere önemli ölçüde katkısı olmuştur. “Teali Cemiyeti”, dağınık işçi örgütlerini toparlamaya ve Türkiye proletaryasının tüm sınıf güçlerini sağlamlaştırmaya başladı. Bu merkezin Türkiye işçileri arasındaki etkisi sürekli olarak artmıştır.

İşçilerin bu önde gelen sendikasına karşı Kemalist hükümetin tutumu ne olmuştur? Kemalist hükümet, bu örgütü kendi vesayeti altına almaya ve polis aracılığıyla “Teali Cemiyeti”nin faaliyetini sınırlandırmaya çalıştı.

Ama Kemalist ajanlar, “Teali”nin bağımsızlığını yok edemeyeceklerini anlayınca, hele “Teali”nin çalışmaları sonucunda kendilerinin işçi sınıfı içindeki etkinliklerinin her geçen gün biraz daha azaldığını görünce, Kemalist hükümet Türkiye proletaryasının bağımsız sınıf hareketini zor kullanarak bastırmaya karar verdi. “Amele Teali Cemiyeti”ni kapattı ve sendika görevlilerini tutukladı. Bugün otuzdan fazla önder işçi Türkiye hapishanelerinde yatmaktadır. “Demokratik Kemal Hükümeti”, tutuklulara korkunç işkenceler yapıyor. Güvenilir kaynaklardan öğrendiğimize göre, kadınlar bile zincirle asılmakta ve kendilerine bu durumda eziyet edilmektedir.

Hamdi: Yürüyemeyecek hale gelinceye kadar dövüldü. Şimdi sargılar içinde yatıyor.

Nuri (işçi): Falakada yüz elli sopa yedi, durumu ağır.

Hasan: Bayılana kadar dövüldü.

Danielya (işçi): Midesine acımasızca vurularak dövüldü.

Nikola, Hakkı, İbrahim, Jara, Kapolos, Nikko (hepsi işçi): Özellikle zalimce eziyet gördüler.

Bu listeyi uzatmak mümkün, ama bu örnekler de yeterlidir.

İzmir ve Adana’da da Türkiyeli işçiler tutuklanarak eziyet görmüşlerdir. Kemalist ajanlar, karış karış bütün ülkede devrimci işçi avına çıktılar. Sadece İstanbul’da kırkı aşkın işçi, haklarında dava açılmaksızın, bir buçuk aydır zindanda çürüyor. Ailelerine ziyaret izni verilmiyor. Tutukluların ne durumda olduğu konusunda kimse bir şey bilmemektedir. Her zaman pek geveze olan basın, bu defa susmaktadır. Sadece “Aydınlık” dergisinin tanınmış yazarı Şefik Hüsnü yoldaşın tutuklandığından “Cumhuriyet” gazetesi şöylece bir bahsetmiştir. O kadar.

“Amele Teali Cemiyeti”nin dağıtılması ve sendika görevlilerinin tutuklanarak eziyet ve işkence görmeleri, Kemalist Türkiye’deki sözde “demokratik” hükümetin ne olduğunu pek güzel gözler önüne seriyor.

İşte bu tutuklamalar ve işçi hareketine indirilen darbe, Kemalist hükümet tarafından işçi sınıfına Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının dördüncü yıldönümünde verilen bir çeşit “armağan”dır.

Kemalist partinin işçi sınıfına karşı izlediği gerici siyaset, onun artık geniş halk kitlelerinden, özellikle de işçi kitlelerinden koptuğunu ve emekçi kitleleri ezen ve sömüren malum burjuva siyasetine sıkıca sarıldığını göstermektedir. Partinin bu yolda atacağı ikinci adım, emperyalist devletlerle arasındaki iktisadi ve siyasi bağları güçlendirmek ve Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ilişkilerinin bozulması olacaktır. Zaten, Kemalist hükümetin her zaman için övündüğü Sovyetler Birliği ile dostluğun artık kendisi için bütün anlamını yitirdiğini görüyoruz.

Türkiye işçi ve köylüleri, Kemalist hükümetin verdiği bu son dersten gereken sonucu çıkarmak zorundadırlar. Kemalist hükümet, kendini onlardan koparmakta ve yüzünü gericilerle emperyalistlere dönmektedir. Türkiye işçi ve köylüleri böyle bir hükümete sırtlarını çevirmeli ve bu hükümete karşı kararlılıkla mücadeleye başlamalıdırlar. Kemalist hükümete karşı mücadele, aynı zamanda barış için, ülkenin bağımsızlığı için mücadele olacaktır. Bu mücadeleden vazgeçmek ise, Türkiye emekçileri için vahim sonuçlar doğurur. Bütün ülkelerin işçileri, genç Türkiye’nin işçi hareketini boğmak amacıyla karanlık işler çeviren Kemalist yöneticilerin bu siyasetine karşı seslerini yükselterek onu protesto etmelidirler. Bu ülkenin emperyalist boyunduruktan daha dün bu işçilerin mücadelesiyle kurtulduğu unutulmamalıdır.

29 Kasım 1927

Internationale Presse -Korrespondenz,

1927, Sayı:117, s.2636

***

Türkiye’deki sınıf sendikalarını koruyalım!

 

Bütün Ülkelerin İşçilerine!

Yoldaşlar!

Türkiye’deki sendika birliği “Amele Teali”, Kemal Paşanın sözüm ona devrimci hükümeti tarafından verilen emirle dağıtıldı. Faal kadroları tutuklandı, örgüt parçalandı. “Amele Teali” örgütünün “suçu”, hakları gasbedilmiş ve sefalete mahkûm edilmiş olan işçi kitlelerini örgütleyen bir merkez olmasıdır.

“Halk Partisi”nin (Kemalistler) hükümeti, çoktandır sendika hareketini ele geçirmek ve onu faşist bir ruhla beslemek istiyordu. Ama ne kışkırtıcı ajanların yöntemleri, ne de rüşvet ve baskılar, işçi kitlelerinin sınıf birlikleri örgütleme yolundaki temel talebini bastıramamıştır. Ve şimdi, “Halk Partisi”nin parlamento seçimlerinde kazandığı zaferin ertesi gününde ve Kemal Paşanın Türk demokrasisinin kazandığı muazzam başarılar konusunda verdiği tam beş gün süren söylevden hemen sonra, işçi sendikalarının bu ılımlı merkezine karşı yeniden saldırılıyor ve bu merkez yok edilmek isteniyor. İşte bütün dünyadaki burjuva demokrasilerinin söyledikleri sözle yaptıkları iş arasındaki uygunluk bu kadardır.

“Amele Teali” örgütü, Kızıl Sendikalar Enternasyonaline bağlı olmadığı halde, Yürütme Büromuz, Türk “Halk Partici”lerinin bu yeni zorbalığı karşısında duyduğu şiddetli öfkeyi, Türkiye’nin ezilen işçileriyle arasındaki derin dayanışma duygularını belirtmek ister.

Kızıl Sendikalar Enternasyonali Yürütme Bürosu, bütün ülkelerin işçilerini Türkiye’deki sınıf derneklerinin parçalanmasını şiddetle protestoya ve Kemalist yok etme yöntemlerine karşı, Kemalistlerin işçi sınıfını parçalayarak onu faşist ruhla yozlaştırma çabalarına karşı Türkiyeli işçilerin verdiği mücadeleyi desteklemeye çağırır.

Kemalistler, Türkiye’nin işçi kitlelerini baskı yoluyla milli burjuvaziye tabi kılabileceklerini sanıyorlar. Kemalizm, “kendi” sendikalarını kurmayı ve böylece işçilerin sınıf hareketini daha beşikteyken boğmayı umuyor. Ama sömürücülerin bütün bu işçi örgütlerini yıkma planları, Türkiye proletaryasının direnişi karşısında boşa çıkacaktır. Türkiye proletaryası, bütün dünya işçilerinin de yardımıyla kendini Kemalizmin vesayetinden kurtaracak, kendi sınıf örgütlerini inşa edecek ve sömürü boyunduruğundan nihai kurtuluş uğruna kararlılıkla mücadele edecektir.

Kızıl Sendikalar Enternasyonali Yürütme Kurulu

25 Kasım 1927

Internationale Presse-Korrespondenz (Sayı:116, s.2602-2603)

 

(Komünist Enternasyonal Belgelerinde Türkiye Dizisi-4,

Türkiye Komünist ve İşçi Hareketi, Aydınlık Yayınları, Mart 1979, s. 179-185)