İklim Krizi Oxfam Raporu: %99’un yaşadığı bir dünya için mücadele!

Oxfam Raporu bize bir kez daha göstermektedir ki kapitalist düzende insanın ve doğanın sömürüsü devam ettiği sürece insanlığın kurtuluşu da mümkün olmayacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 24 Kasım 2023
  • 08:00

Küresel iklim eşitsizliği üzerine bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma olan Oxfam raporu, dünyanın en zengin kapitalistlerinin karbon salınımından sorumlu olduğunu gösteriyor. “Kirletici elit” olarak adlandırılan en zengin azınlığın milyarlarca yoksuldan daha fazla iklim ve çevre krizine neden olduğunu ortaya koyan rapor, artan sıcaklığın bir milyondan fazla kişinin ölümüne neden olacağı konusunda uyarıyor.

Dünyanın zenginliklerine el koyan kapitalist tekeller ve onların hizmetindeki emperyalist devletler kendi çıkarları için devasa boyutlara ulaşan karbon salınımıyla dünyanın geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. Bu sistemin derinleştirdiği yoksulluk içinde yaşamaya mahkûm edilen milyarlarca insan ise yaratılan bu kirlilikten giderek daha fazla olumsuz etkileniyor. Batılı emperyalistler tarafından “üçüncü dünya ülkeleri” olarak görülen Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerde yaşayan başta kadınlar, çocuklar olmak üzere ezilen tüm haklar bu kapitalist barbarlık düzenin yarattığı yıkımın bedelini her geçen gün daha fazla ödemektedir.

İklim krizinin etkileri artık dünyanın her yerinde ve tüm insanlık tarafından hissediliyor. Buna rağmen kapitalist tekeller ve emperyalist devletler zenginliklerini, iktidarlarını ve güçlerini korumak için iklim krizini derinleştirmeye devam ediyor. Hızlı ve etkin biçimde önlem alınmazsa dünyanın en zengin kapitalistleri insanlığın tamamına ait olan karbonu tüketmeye devam edecekler. Küresel ısınmanın tehlike sınırı olan 1,5°C'nin altına düşürmek, ancak yoksulluğun tüm insanlık için sona erdirilmesi ve insanlığın dünyanın zenginliklerinden eşit faydalanması ile mümkün olacaktır. Dünyanın ve insanlığın geleceğini güvenceye almak eşitsizliğin ortadan kaldırılması, iklim sorununa acil müdahale ile mümkün olacaktır.

***

Derinleşen soruna dair bir çağrı yayınlayan iklim aktivisti Greta Thunberg artan risklere dikkat çekti:

“İklim değişikliği için derhal harekete geçin. Acil durumla karşı karşıyayız. Bu yıl kayıtlara geçen en sıcak dönem olma yolunda ilerliyor. Tüm ekosistemler çöküyor. İnsanlar ölüyor. Bu arada, dünyanın en zenginleri insanları sömürerek daha da zenginleşmeye devam ediyor ve gezegeni kendi çıkarları için kullanıyorlar.”

Oxfam'ın yayınladığı son rapor da sorunun vardığı boyutu açıkça ortaya koyuyor. İklim krizi ve eşitsizlik:

“Bunlar birbirinden ayrı meseleler değil. İklimin çöküşü ve eşitsizlik birbirine bağlıdır ve birbirini besler. Eğer biz birini yok etmek istiyorsak, diğerini de yok etmek zorundayız. Şu anda yaşadığımız sadece değişen iklimin başlangıcı. Bunun için eşit derecede suçlu değiliz. Kapitalist tekeller neden oldukları zararlardan sorumludur.”

Dünya nüfusunun en zengin %1'lik kesimi toplam insanlığın en yoksul üçte ikisinden daha fazla karbon salınımına sebep olmaktadır.  %1’lik nüfuslarıyla dünya kaynaklarını lüks yaşam tarzlarını devam ettirmek için yağmalıyorlar. Bir kapitalistin özel bir jetle yaptığı kısa bir yolculuk ortalama bir insanın tüm yıl boyunca ürettiğinden daha fazla karbon üretiyor.

Bu rapor açıkça gerçeği ortaya koymaktadır:

“Dünyaya en az zararı verenler iklim krizinden en çok zarar görenlerdir. En zenginler, neden oldukları zarardan kendilerini izole edebilirler, klimalı lüks evlerine, dünyanın tehlikeden uzak bölgelerine diledikleri zaman kaçabilirler. Milyarlarca yoksulun ise kapitalistlerin neden olduğu zararlardan, aşırı sıcaklık, kuraklık, sel ve su baskınlarından saklanacak kaçacak hiçbir yerleri yok. Servet ve güç sahibi olanlar, kendi hayatlarını sefalete mahkûm ettikleri milyarlarca insandan daha değerli görüyorlar.”

İklim krizinden sorumlu olan kapitalistler aynı zamanda bizi bu durumdan kurtarma vaadinde de bulunan iki yüzlü sahtekarlardır. BM'de, Dünya Ticaret Örgütü'nde, Dünya Ekonomik Forumu’nda dünyanın güç koridorlarında ön sıralarda yer alıyorlar. Dünyayı ve tüm insanlığı yok olmanın eşiğine getirenler, iklim krizinin merkezinde yer alan bir avuç sermayedardır.

“Fosil yakıtlara yoğun yatırım yapan şirketler, dünyanın en büyük servetine sahipken, aynı zamanda iklim ve çevre krizini “çözme görevini” de üstlenmişlerdir. Kısa vadeli ekonomik kârlarını insanlığın ve dünyanın geleceğinden daha önemli bulmaktadırlar. Bu adaletsizlik sona ermelidir. Şu anda yürürlükte olan politikalar yüzyılın sonuna kadar 3,2°C'lik küresel ısınmaya neden olacaktır. Bu felaketle sonuçlanacaktır.”

Eğer dünyaya telafisi mümkün olmayan zararı en aza indirme şansımız olacaksa şimdi seçim yapmalıyız. Ya tüm gelecek nesiller için yaşam koşullarını güvence altına alacağız ya da bir avuç kapitalistin insanlığı ve dünyayı yok etmesine izin vereceğiz.

Oxfam Raporu bize bir kez daha göstermektedir ki kapitalist düzende insanın ve doğanın sömürüsü devam ettiği sürece insanlığın kurtuluşu da mümkün olmayacaktır. Zira bu düzenin devamı insanlığa açlık, sefalet, savaş, sosyal ve çevresel yıkımdan başka bir şey getirmemektedir. İnsanlığın ve doğanın kurtuluşu ancak kapitalizmin yıkılıp sınırsız, sınıfsız eşit sosyalist bir dünyanın kurulması ile mümkün olacaktır.

Ya barbarlık içinde çöküş ya sosyalizm!