Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) perşembe günü Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Dubai kentinde başladı. BAE Sanayi ve İleri Teknolojiler Bakanı Sultan Ahmed Al Jaber “ev sahibi” sıfatıyla konferansın başkanlığına getirildi. Al Jaber, aynı zamanda çok uluslu petrol şirketi ADNOC'un CEO'sudur. Konferans’ın açılış konuşmasını yapan CEO, "rotanın düzeltilmesi" ve “küresel ısınmaya karşı mücadelede daha fazla çaba gösterilmesi” çağrısında bulundu.
Açılışta konuşan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Fosil yakıtların kullanımına son verilmesi çağrısında” bulundu ve “insanlığın iklimi korumak için çabalarını arttırmaması halinde tam bir felaket yaşanacağı” uyarısını birkez daha yineledi.
Konferansta “kömür, petrol, gaz gibi fosil-enerji kullanımının aşamalı olarak azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının yaygınlaştırılması yoluyla sera gazı emisyonlarının azaltılması” gündemleri öne çıkıyor. Oysa konferans başkanı Al-Jaber’in CEO sıfatı ile tartışılan konular tamamen zıt şeylerdir. Bundan dolayı konferansta söylenen ya da söylenecek sözlerin boş lakırdıdan öte bir anlamı yoktur, olmayacaktır.
“İklim zararlarını telafi fonu” geçmiş zirvelerin de baş konularından biriydi ancak hep geçiştirildi. Özellikle hassas durumdaki ülkeleri desteklemeyi amaçlayan fonun oluşturulması kararı bu defa konferansın ilk gününde onaylandı! Almanya ile BAE fona 100’er milyon ABD doları vermeyi sadece taahhüt ettiler.
Yıllar süren çekişmelerin ardından geçen yıl başlatılan tazminat fonuna hangi ülkenin ne kadar ödeme yapması gerektiği netleştirilecek. “Görünen köy kılavuz istemez”, onaylanan fona gerekli meblağ, verilen sözlere rağmen toplanamayacak. Bunu gerekçe gösterecek kimi devletlerin rakiplerini suçlayıp, “çevrenin kurtarılması” adına belki onlara karşı savaş başlatacaklar.
Fon'a istenen katkılar yıllık üç haneli milyon dolar gibi nispeten küçük oranlar olmasına karşın, devletlerin bunları ödeyip ödemeyeceği, ödemeleri durumunda ise bunun iklim sorununun çözümüne ne oranda katkı sağlayacağı belli değil.
Oysa konferansın başladığı gün yayınlanan KfW'nin bir araştırmasına göre, önümüzdeki on yılın sonuna kadar iklimin korunması için yaklaşık 24.6 trilyon Euro’ya ihtiyaç var. Asıl gürültü o zaman kopacak. Şimdilik saçma gibi gözükse de “çevrenin korunması savaşları” gündeme gelebilir. Tıpkı emperyalistlerin “insan hakları/demokrasi götürmek” adına ülkeleri işgal edip yağmalaması ve halkları katletmesinde olduğu gibi…
Doğayı daha çok harap ederek iklim krizi ve çevre sorunlarını derinleştiren kapitalist-emperyalist devletlerin zirvelerde altına imza attıkları kararlara uymak gibi bir dertleri olmamıştır. Bu ülkeler 2015 yılında Paris'te düzenlenen COP 21'de, 2020 yılından itibaren her yıl Küresel Güney'e 100 milyar ABD doları iklim yardımı yapacaklarını vaat etmişlerdi. Ancak Oxfam'a göre bu hedef zaten ıskalanmıştır.
Çok uluslu bir petrol şirketinin CEO’sunun açılış konuşmasını yaptığı COP 28'in akıbeti de öncekilerden farklı olmayacaktır. Silahlanma harcamalarını yıllık iki buçuk trilyon dolara ulaştıran emperyalist/kapitalist devletlerden dünyanın kurtarılmasını beklemek olmayacak duaya amin demektir. Çok uluslu bir petrol şirketinin patronunu iklim değişikliği konferansının başına getirenler, kümesi Tilkiye emanet etmişlerdir. Bu, insanlık ve doğayla küstahça alay etmektir.