ABD ile NATO'nun kışkırtmasıyla fitili ateşlenen Ukrayna savaşı ikinci yılına girdi. Büyük yıkım ve insan kıyımına neden olan bu emperyalist savaşın devam etmesi için ABD ile suç ortakları ellerinden geleni yapıyorlar. Ukrayna'daki Neonazi işbirlikçisi rejime sürekli destek sağlayan Batılı emperyalist blok, Rusya'yı zayıflatmak için savaşı uzatma politikasını sürdürüyor. Uluslararası enerji ve silah tekellerinin son bir yıldaki kâr oranlarına bakıldığında bu savaşın devamından kimlerin çıkar sağladığı açıkça görülecektir.
Birinci yılını tamamlayan bu savaş, emperyalistler arası çatışmanın geldiği boyutu ve ABD hegemonyasındaki tek kutuplu barbarlık sisteminin devamı için bütün insanlığı nasıl bir yıkıma sürükleyebileceğini göstermektedir. Savaşın ilk gününden beri, iki ülke arasında olası bir barışın engellenmesi için yürütülen kirli diplomasi, Ukrayna'ya sağlanan silah ve maddi destek, Rusya'ya uygulanan onlarca yaptırım ancak bu bakış açısı ile izah edilebilir.
Ukrayna savaşının asıl mimarları olan ABD ile suç ortakları 23 Şubat tarihinde ardı ardına Rusya'ya yönelik yeni yaptırım paketleri açıkladılar. ABD Maliye Bakanlığı 22 Rus vatandaşı ve 83 kuruluşa, Dışişleri Bakanlığı ise 60’tan fazla üst düzey Rus yetkiliye yaptırım uygulama kararı aldı. Ticaret Bakanlığı ise Rusya, İran, Çin ve Belarusya’ya yönelik yeni kısıtlamalar açıkladı. Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Washington'un Rusya'yı küresel ekonomiden daha fazla izole etmeye çalıştığı kaydedildi. Bakanlığın açıklamasına göre, yeni yaptırımların amacı Rusya'ya silah desteği sağladığı veya yasadışı finansla ilgili oldukları iddia edilen 30'dan fazla üçüncü ülke vatandaşları ile şirketlerini içerdiği kaydedilmektedir.
ABD'nin talimatlarıyla harekete geçen G7 ülkeleri de Rusya'nın Ukrayna savaşına malzeme desteği veren üçüncü ülke aktörlerine karşı harekete geçeceğini açıkladı. Yapılan açıklamada, “Rusya'nın sürdürdüğü savaşa malzeme sağlanmasını sonlandırmak için alınan önlemlerden kaçınmaya çalışan üçüncü ülkelere ya da diğer uluslararası aktörlere bundan vazgeçmeleri çağrısı yapıyoruz ya da sonuçlarına katlanacaklarını söylüyoruz” denilerek tehdit savuruldu. G7 ülkeleri ayrıca mevcut ekonomik önlemlerin arttırılacağını belirterek, Rusya'nın ileri teknoloji, askeri ve sanayi ekipmanı elde etmenin yeni yollarını bulmasını engelleme konusunda kararlı olduklarını ilan ettiler.
Avrupa Birliği ise Rusya'ya 10. yaptırım paketini kabul etti. AB dönem başkanı İsveç tarafından yapılan açıklamada, “AB üye ülkeleri Ukrayna'ya savaşta yardım etmek için birlikte en güçlü ve geniş kapsamlı yaptırımları uygulamaya koydu. “AB, Ukrayna ve Ukrayna halkını ne pahasına olursa olsun desteklemeye devam edeceğiz” denildi.
Kabul edilen bu yeni paket ile hem sivil hem askeri amaçlar için kullanılan mallara daha sıkı ihracat kısıtlamalarının yanı sıra savaşı destekleyen, propaganda yayan veya Rusya tarafından kullanılan İHA'ları teslim ettiği iddia edilen kuruluşlara karşı adımları da içereceği belirtilmektedir.
G20 ülkelerinin maliye bakanları ise Rusya'ya yönelik ortak yaptırımlar konusundaki farklılıkları aşmak için bir araya geldi. ABD Maliye Bakanı Janet Yellen, Hindistan'ın Bengaluru kentinde iki gün sürecek G20 toplantısında, Rus ekonomisini tecrit etme çabalarına katılmayan ülkelerle yaşanan ayrılık öne çıktı. G20 yetkilileri Reuters'a yaptıkları açıklamada, Hindistan'ın Rusya'ya yönelik yaptırımları görüşmek istemediğini ve zirvenin sonuç bildirisi ya da herhangi bir belgesinde "savaş̧" sözcüğünün kullanılmasından kaçındığını belirtti. ABD Maliye Bakanı Yellen, ise G20 ekonomilerine Ukrayna'ya desteklerini yeniden ikiye katlama ve Rusya'nın savaş kapasitesini azaltma çağrısı yaptı. Ancak G20 toplantısından yansıyanlar, ABD’nin bu histerik çağrısının birçok ülke tarafından karşılık bulmadığını gösteriyor.
Bu arada AB tarafından ilan edilen tüm yaptırım paketlerine rağmen Avrupa’nın kapitalist enerji tekelleri ile Rusya arasında enerji ticareti devam ediyor. Finlandiya kökenli Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) göre, Rusya’nın Avrupa’ya sattığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) miktarının önemli ölçüde arttığı belirlendi. CREA’nın hazırladığı rapora göre, fosil yakıt ihracatı hala Putin yönetimine büyük miktarda gelir sağlıyor. Rusya, 2023 yılının ilk iki ayında, Avrupa’ya fosil yakıt ihracatıyla yaklaşık 30 milyar Euro gelir elde etti. Ancak CREA’ya göre, bugün hala Avrupa üzerinden Rusya'ya günde yaklaşık 100 milyon Euro ödenmeye devam ediyor.
Kazananlar enerji ve silah tekelleridir…
Uluslararası kapitalist enerji tekelleri Ukrayna savaşının ve Rusya'ya karşı yürütülen ekonomik savaşın asıl kazananlarıdır. Sıralamada birinciliği işgal eden ABD'li petrol şirketi ExxonMobil (Almanya'da Esso adı altında faaliyet sürdürmektedir) net kârını 2021 yılına göre yaklaşık yüzde 140 oranında arttırarak 55.7 milyar dolara yükseltti. ExxonMobil, 2022 yılında 140 yılı aşkın tarihindeki en büyük kazancı sağlayarak rekor kırmış bulunmaktadır.
İkinci sırada ise İngiliz-Hollanda ortaklığında faaliyet yürüten Shell yer alıyor. Shell, 2022 yılında gelirini bir önceki yıla göre yaklaşık iki kat arttırmış ve 39,9 milyar dolar kâr ile yeni bir rekor ilan etmiştir. ABD'nin en büyük ikinci petrol şirketi olan Chevron, enerji krizinden en çok yararlananlar arasında üçüncü sırada yer alıyor. Yüksek petrol ve doğal gaz fiyatları Chevron'a 2022 yılında tarihinin en yüksek kârını sağladı. Yaklaşık 35,5 milyar dolar olan kâr fazlası ile bir önceki yıla kıyasla iki kattan daha fazla kazanç sağlamıştır.
Dördüncü sırada, şaşırtıcı bir şekilde, AB'nin Rus gazına yönelik boykotundan ve Nordstream'in patlatılmasından faydalanan Norveçli Equinor (eski adıyla Statoil) 28.7 milyar ile yer alıyor. Norveç devletinin yüzde 67 ile grubun en büyük sahibi olduğu Equinor, şu anda Avrupa'nın en önemli gaz tedarikçisi olarak Rus şirketlerinin yerini almış durumda. Çok uluslu İngiliz petrol şirketi British Petrol (BP) ise beşinci sırada geliyor. BP Grubu diğerlerinin yanı sıra Aral ve Castrol'ü de bünyesinde barındırıyor. BP geçen yıl kârını iki kattan fazla artırarak 27,7 milyar dolara çıkartmış bulunuyor.
1 Mart günü yıllık hesaplarını yayınlayan Fransız Total, bir önceki yıla göre yüzde 28'lik bir artışla 20,5 milyar dolar kâr yaptığını açıkladı. Bu kazanç, Fransız petrol devinin Rusya'dan çekilmesi nedeniyle yaklaşık 15 milyar dolar zarar yazmak zorunda kalmasına rağmen gerçekleşti. Bu listeye İtalyan ENI ve Suudi Arabistan'dan dünyanın en büyük petrol şirketi Aramco dahil bile değil. Onlar henüz yaptıkları vurgunu açıklamadılar. Piyasa değeri 2,300 milyar dolar ile dünyanın en pahalı şirketi olan Aramco'nun baş döndürücü bir kâr elde etmesi bekleniyor. Ne de olsa Suudi petrol şirketi geçen yılın ilk dokuz ayında toplam 130,3 milyar dolar net kâr açıklamıştı.
Yukarıda adı geçen bir avuç kapitalist enerji tekeli son bir yılda kârlarını en az iki katına çıkarmış durumdalar. En büyük ilk altı şirketin toplam kârlarını topladığınızda 200 milyar doları aşan inanılmaz bir vurgun yaptıklarını görüyoruz. Bu devasa servet Afrika kıtasının yarısının gayrisafi yurtiçi hasılasından daha fazla. Bu savaş, petrol şirketlerinin yanı sıra BlackRock ve Rhein-Metall gibi dünyanın en büyük silah tekellerinin de kasalarını dolduruyor. Bu anlamıyla onlar, Ukrayna savaşı ve Rusya'ya karşı uygulanan ekonomik yaptırımlardan en büyük kazananları bu şirketlerdir.
Bugün Ukrayna'da devam eden savaş, emperyalist ülkeler arasındaki hegemonya çatışmasının dolaysız bir ürünü olarak yaşanmaktadır. Bu savaş aynı zamanda kapitalist sistemin dünyamızı ve insanlığı sürüklediği korkunç yıkımı da gözler önüne sermektedir.
2018 yılında gerçekleşen TKİP 6. Kongresi, bugün gözlerimizin önünde cereyan eden bu somut gerçeği aşağıdaki temel değerlendirmesinde açık bir biçimde ortaya koymuştu:
“Hegemonik konumu geriye dönülmez biçimde sarsılmış̧ bulunan ABD emperyalizmi, buna rağmen halen de sahip olduğu çok yönlü üstünlükleri kullanarak uluslararası ilişkileri sürekli biçimde germektedir. Silahlanma yarışını kışkırtmakta, çeşitli ülkelere ambargolar uygulamakta ve bunu tüm dünyaya dayatmakta, imzaladığı uluslararası antlaşmaları tek taraflı olarak iptal etmekte, yeni saldırılara ve işgallere girişmekte, askeri darbe de dahil çeşitli yöntemlere başvurarak iktidarlar değiştirmeye ve böylece ilgili ülkelere fiilen el koymaya yönelmektedir. Bu saldırganlığın da bir sonucu olarak emperyalist dünyadaki politik ve askeri gerilimler giderek sertleşmektedir. Silahlanma yarışı, saldırganlık, bölgesel müdahaleler ve savaşlar, bunun yıllardır süregelen göstergeleriydi. Küresel ekonomik krizin de ağır etkisi altında, bu çatışma iktisadi, mali ve ticari alanlarda da kızışmaktadır. Ambargo uygulamalarıyla da birleşen ve kapsamı genişleyen ticaret savaşları bunun güncel örneğidir.” (TKİP VI. Kongresi Bildirgesi, Aralık 2018)