Batı'nın artık saymayı bıraktığımız yaptırım paketlerinin yıkıcı etkilerini ölçmeye çalışırken Rusya etrafındaki tecridi farklı coğrafyalarla kırmaya odaklanıyor. Asya’daki nefes borularının yanı sıra Afrika öne çıkıyor. Eski sömürgeciler ile yeni fetihçi güçler arasındaki rekabet öteden beri Ruslara alan açıyor. Peki Avrupa'da kaybettiklerini Afrika'yla telafi edebilirler mi?
Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin 27-28 Temmuz’da St. Petersburg’da Afrikalı liderleri ağırladı. Lider düzeyinde 17 katılım olacakken iki fire vardı. Aile fotoğrafı da aralarındaki darbecilerle görüntü vermek istemeyenler (Senegal, Komorlar, Gine Bissau ve Kongo) nedeniyle eksildi. 2020’de Mali, 2022’de Burkina Faso'daki cuntalar, Rusya ile yakınlaşıp Batılı müttefiklerle bağlarını kopardı. Putin'in kimi misafirleri, Rusya'nın yeni dostlarını meşrulaştırmak istemedi. Yine de Putin açısından 54 ülkeden 49'unun temsilcilerini ağırlamak az bir şey değil. Afrika ile ilişkilerin ileri boyutlarda seyrettiği SSCB döneminde bile bu çapta buluşmalar olmamıştı. Fakat çıtayı çok eskiye değil Afrika-Rusya Zirvesi'nin ilkine koymak lazım. 2019'da Soçi'deki ilk zirveye 43 lider katılmıştı. O vakit 11 milyar dolar değerinde 92 anlaşma ve mutabakat imzalanmıştı. Fakat imzaların hakkını veren atılımlar olmadı.
St. Petersburg zirvesi ise Ukrayna savaşı ve tahıl koridoru restleşmesinin gölgesinde gerçekleşti. Bu sefer 74 maddelik geniş bir bildiri yayımlandı. Kremlin'e göre Batılılar Afrika liderlerin katılımını önlemek için her yolu denedi. Ülkelerin karmaşık çıkar ilişkileri dikkate alındığında Rusya'ya hak verenlerin bile tereddüt etmeleri normal. Afrika'nın çantada keklik olamayacağı BM'de Rusya'yı kınayan tasarının oylamasında da görülmüştü. Fakat lehte ve aleyhteki tercihler ikili ilişkileri ölçmede tek gösterge olamaz. Mısır mesela; Rusya’yı Ukrayna’da kınarken ilişkiler stratejik boyutta ilerliyor. Putin mevcut ilişkileri korumaya ve buna yenilerini eklemeye çalışırken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la aynı yoldan ilerliyor; Afrika’da sömürgeci güçlerin günahları üzerinden hesaplaşma güdüyor. Putin, St. Petersburg’da Afrika'daki kriz, istikrarsızlık ve çatışmaları sömürgecilerin böl ve yönet taktiğinin mirası olarak niteleyip “Özellikle ekonomik, enformasyon ve insani alanlarda sömürgeciliğin tezahürleri ortadan kalkmadı” ifadelerini kullandı.
***
Afrika ile ilişkilerde Rusya’nın kullandığı birkaç enstrüman öne çıkıyor: İç çatışmalar ya da El Kaide-IŞİD benzeri örgütler karşısında zorlanan iktidarlara askeri-güvenlik hizmeti; gıda krizi karşısında meccanen ya da düşük bedelle tahıl sevkiyatı; borçların silinmesi; enerji başta olmak üzere ikili yatırımlar.
Afrika’daki türbülansları fırsata çevirip askeri ortaklığı büyüten bir Rusya görüyoruz. Kısa bir süre önce Rus generalleri hedefe koyup Moskova’ya yürümeye kalkışan Wagner’in kurucusu Yevgeni Prigojin’in St-Petersburg’da Afrikalı konuklarla görünmesi basit bir gösteri sayılmaz. Bu temaslar, Ukrayna’da rolü azalsa da Wagner’in Rus dış politikasının enstrümanı olarak dışarıda işlevini sürdürdüğünü teyit ediyor. Wagner Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya, Sudan, Mozambik, Mali ve Madagaskar’da varlık gösteriyor. Ayrıca RSB, Patriot ve Sewa gibi Rus güvenlik şirketleri de Afrika’da. Yerel güçlere askeri eğitim veren, liderlere koruma sağlayan ve enerji tesislerini koruyan bu şirketlerin altın, petrol ve elmas madenlerinden pay aldığı öne sürülüyor.
Putin zirvedeki konuşmasında Afrika’da 40’ın üzerinde ülkeyle askeri anlaşmaları olduğunu hatırlatıp eğitim programlarının süreceğini vurguladı. Rusya, Afrika’nın en büyük silah tedarikçisi. Pazar payı yüzde 35-40 arasında. ABD yüzde 16 ile ikinci sırada. Onları Çin ve Fransa izliyor.
Zirve başlarken Mali ve Burkina Faso’dan sonra Rusya’nın dostlar kulübüne eklenecek yeni bir aday belirdi: Nijer’de General Omar Tchiani liderliğinde askeri darbe gelişirken cuntayı destekleyenler Rusya bayrağını açıp Fransa’ya verip veriştirdi. “Fransa dışarı Rusya içeri” dedirten bir tablo. Darbe nereye evrilir bilinmez ama Nijer, Batı’nın Rusya’ya kaybettiği bir yer olarak anılmaya başladı. Le Monde “Nijer ile birlikte Batılılar Sahel'de çok önemli bir müttefiki kaybetti” başlığını atıp şu yorumu yaptı: “Darbe Fransız çıkarlarının ötesinde Batılılar için önemli bir destek noktasını derinlemesine baltalıyor.” Gazete, Mali ve Burkina Faso’daki darbecilerin Fransız askerlerine kapıyı gösterdikten sonra Rusya'ya başvurduğunu anımsattı. Boğun Eğmeyen Fransa’nın lideri Jean-Luc Mélenchon da, yönetimi küstahlık, küçümseme ve amatörlükle suçlayıp “Mali ve Burkina Faso'dan sonra yeni bir askeri darbe. Her seferinde Fransız varlığı kınanıyor. Acilen başarısızlıktan başarısızlığa giden bir stratejiyi yeniden düşünmek gerekiyor” dedi. Telefonla devrik lidere ulaşan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Nijer’e yaptırımdan söz etti.
Nijer bazı Batılı müttefiklerin Afrika’daki çıkar ağlarının merkezine oturmuştu. Fransa, Mali’deki darbenin ardından 1500 askerini Nijer’e kaydırmıştı. ABD’ye de 1100 asker ve SİHA’ların konuşlandığı iki üs tahsis edilmişti. ABD Dışişleri, Nijer’i “Harika ortak” olarak niteleyip darbecileri uyardı. Darbe başarıya ulaşırsa “Harika ortak” geçmişte kalabilir. Nijer, Mali, Burkina Faso, Nijerya ve Çad’ın en büyük sorunu yayılan İslamcı militanizm. Sahel’de cihatçılarla çatışmalar binlerce kişinin ölmesine ve 6,5 milyon insanın göç etmesine neden oldu. Darbenin bahanesi de bu kötü gidişat.
Prigojin’in darbeyi "Yaşananlar sömürgecilerden kurtulma hareketidir" diye selamlaması net bir karşıtlık oluşturuyor. İsyan sonrası Kremlin’de Putin’le görüştükten sonra Afrika’ya yeni bir yolculuğun hazırlığından bahsetmiş olan Prigojin bu kez Wagner’in düzen getirme ve teröristleri yok etme yeteneğinden bahsetti. Bu açıklama Wagner’in Mali’den sonra buraya da park edeceğinin habercisi. ABD’ye göre darbede Wagner’in dahli olduğuna dair güvenilir bir gösterge yok. Putin zirvede terörle mücadeleyi, işbirliğinin dayanak noktalarından biri olarak öne çıkardı. Rusya kıtaya bu kanaldan gidiyor.
***
Bağları güçlendirmede bir diğer araç tahıl. Rusya’nın Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi zirvenin en yakıcı konusuydu. Zirve öncesi anlaşmayı uzatmamak Rus ruleti oynamak gibi bir şeydi. Fakat Putin kızgınlığı Batı’ya yönlendirmeye çalıştı:
"Ukrayna geçen tarım yılında 55 milyon ton tahıl üretti. İhracatı 17 milyon tonu buğday olmak üzere 47 milyon tonu buldu. Rusya ise 156 milyon ton hasat yaptı. 48 milyon tonu buğday olmak üzere 60 milyon ton tahıl ihraç etti. Rusya'nın pazarındaki payı yüzde 20, Ukrayna'nınki yüzde 5'in altında. Bu, küresel gıda güvenliğine önemli bir katkı yapan tedarikçi ülkenin Rusya olduğu anlamına gelir... Rusya 2022'de Afrika’ya 11,5 milyon ton, bu yılın ilk 6 ayında 10 milyon ton tahıl gönderdi. Bu, yasa dışı yaptırımlara rağmen gerçekleşti… Burkina Faso, Zimbabve, Mali, Somali, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Eritre’ye önümüzdeki üç-dört ay içinde 25-50 bin ton bedava tahıl vermeye hazır olacağız… Yoksul ülkelere mineral gübre bağışlamamızın önüne engeller çıkarıldı. Avrupa limanlarında tutulan 262 bin ton gübreden sadece 2 parti gönderildi; 20 bin ton Malavi'ye, 34 bin ton Kenya'ya. Geri kalanı Avrupalıların elinde."
Tahıl Rusya’nın Afrika'ya ihracatının yüzde 25'ini oluşturuyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, bir avuç bağışla fiyatlar üzerindeki dramatik etkinin değişmeyeceği yanıtını verdi. Afrika Birliği Dönem Başkanı Azali Assoumani, Putin'in tahıl sağlama önerileriyle ilgili "Evet, bu önemli ama yeterli olmayabilir” deyip ekledi: “Ateşkesi sağlamamız gerekiyor."
Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Mahamat da "Bu savaş bitmeli” mesajı verdi. Herhalde Putin’in en az duymak istediği şeydi.
Afrika liderleri geçen ay taraflara 10 maddelik bir çözüm teklifi sunmuştu. BM Şartı’na göre Ukrayna ve Rusya’nın toprak bütünlüğüne vurgu yapılmıştı. Putin müzakereye açık olduğunu ama Ukrayna’nın sahadaki yeni realiteyi hesaba katması gerektiğini savunmuştu. Sahadaki realite şu: Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya referandumla Rusya’ya katılmıştı. Putin, BM Şartı’nı Ukrayna lideri Volodimir Zelenski gibi yorumlamıyor. Putin halkların kendi kaderlerini tayin hakkına binaen dört bölgenin Rusya’ya katılma kararını BM Şartı’na uygun görüyor. Afrika’nın teklifini reddeden Zelenski ise şimdi ateşkes olursa Ukrayna topraklarının beşte birinin Rusya’nın kontrolünde kalacağını belirtiyor. St. Petersburg’da teklif tekrar görüşüldü. “Dikkatle değerlendiriyoruz" diyen Putin kendi argümanlarını tekrarlarken Assoumani çıkan sonucu şöyle paylaştı: "Putin diyaloga girmeye ve bir çözüm bulmaya hazır. Şimdi karşı tarafı ikna etmemiz gerekiyor."
***
Putin’in araçsallaştırdığı bir diğer konu borçlar. Şimdiye dek Afrika ülkelerine ait 23 milyar dolar borcu sildiklerini söyledi. Buna 90 milyon dolar daha eklendiğini belirtti. Savaştaki bir ülke için borç silmek fena bir hamle değil. Putin bir de Zimbabve liderine helikopter hediye etti.
Putin, Afrika’da enerji santralleri, fabrikalar ve işletmeler kurmuş Sovyetler Birliği’nin ayak izlerinden gitmek istiyor. Zirvede Sovyetlere gönderme çok yapıldı. Putin "Son iki yılda Afrika'ya petrol, petrol ürünleri ve gaz ihracatı 2.6 kat arttı. 16 ülkede 30'dan fazla enerji projesi gelişme aşamasında" dedi. Mısır, Libya, Cezayir ve Fas Rus petrolünü kendi rafinerilerine koyup sonra Avrupa’ya satıyor!
Rusya’nın Afrika'daki yatırımlarının üçte ikisi petrol ve doğalgazın yanı sıra uranyum, elmas ve diğer madenlere yönelik. Rus altın madencisi Nordgold en az üç Afrika ülkesinde iş yapıyor. Lukoil, Gana’da petrol ve gaz projelerinde yer alıyor. Novatek, Cezayir'de doğalgaz-LNG üretimiyle ilgileniyor.
Putin, Sovyetler dönemindeki parlak ilişkileri Mısır’la da arıyor. Putin-Sisi görüşmesinde iki önemli proje üzerinde duruldu: Dabaa Nükleer Santrali’nin inşası ve Süveyş yakınlarında Rus sanayi bölgesinin kurulması. Hedef bu bölgede üretilen malları Afrika’nın her yerine ihraç etmek.
Sedat döneminde kamp değiştiren Mısır, İsrail’le barışın bedeli olarak ABD’den yıllık 1.3 milyar dolar yardım alsa da Rusya ile ortaklığa önem veriyor. Sisi döneminde bu daha da belirginleşti. Mısırlı kaynaklara göre ülkenin Rusya’ya ihracatı 2022’de yüzde 21.6 artışla 595.1 milyon dolara çıktı. Mısır’ın ithalatı ise yüzde 15 artışla 4.1 milyar dolar oldu. Rus turistler Mısır’ı da çok seviyor. Uganda da Rusya ile askeri ortaklığı büyütmek istiyor.
İlişkilerin siyasi-diplomatik cesameti, ekonomik boyutla tenakuz içinde. Putin gururla Afrika ile ticaret hacminin 18 milyar dolara yükseldiğini vurguladı. Bu rakam Çin’in 282 milyar dolarlık ticaret hacmine kıyasla pek mütevazı. Bir başka açıdan Rusya-Çin ticaret hacmi, Rusya-Afrika ticaret hacminden 10,5 kat, Türkiye-Rusya hacminden 3.7 kat fazla. Yani Çin, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerle geliştirilen ikili ticarete kıyasla 54 Afrika ülkesinin toplam ortaklık kapasitesi rakamsal olarak baş döndürmüyor. Rusya’nın askeri ilişkileri de hasımlarıyla kıyaslanamayacak küçüklükte. Sözgelimi ABD kıtada 29 üsse sahip. Yine de yaptırım altındaki Rusya açısından rakamsal büyüklüğün ötesinde mevcut bağları korumak bile çok önemli. Afrika, Putin’e aradığı manevra boşluğunu veriyor.
Gazete Duvar / 01.08.23