TOMİS üyesi Sinbo işçileri, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a açık mektup yayımladı.
“Korkusuz ve emekten yana tavrın ölçüsü işçi sınıfının mücadelesini görmektir!” başlıklı mektupta TELE1’in direnişi görmezden gelen tutumuna ilişkin bilgiler verildi. Aylardır sermaye medyasının dahi gördüğü bir direnişi görmezden gelmesinin nedeninin sorulduğu açıklamada şu vurgu yapıldı:
“AKP iktidarının saldırılarından en fazla etkilenen işçi ve emekçilerin sınırlı fakat anlamlı mücadelesine sizin ve sizin gibi yayın kuruluşlarının hak ettiği değeri vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Son söz olarak size ulaşabilmek için yazdığımız bu açık mektup, umarız uyarıcı olur. Çünkü sizinki gibi yayın kuruluşları ve gazeteciler işçi sınıfına dönük saldırılara daha geniş yer vermelidir. Üstelik pandeminin ve ekonomik krizin faturası ağır bir şekilde işçilere, emekçilere ödetilirken, yapmanız gereken yoğun sömürüye ve sefalete karşı direnen işçilerin sesini duyurmak olmalıdır. Korkusuz tavrınızı ve tutumunuzu sürdürmenizin en önemli ölçüsü bizce budur.”
Açıklamanın tamamı şöyle:
Bizler insanca bir yaşam ve çalışma koşulları için Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası'na (TOMİS) üye olan Sinbo işçileriyiz. Fabrikada yaşanan kölece çalışma ve yaşam koşulları altında ezilmemek için #TOMİS'e üye olduk. Sendikalaşmak anayasal bir hak olmasına rağmen fabrika yönetimi hukuksuzca sendika üyesi işçiler üzerinde baskı ve mobbing uygulamaya başladı. Sinbo yönetimi insana yakışmayan çalışma koşullarını sürdürmekte o kadar kararlı ki örgütlülüğümüzü engellemek için ilk elden hâlâ işe iade davaları süren 4 öncü arkadaşımızı işten attı. Bizler bu saldırı karşısında birliğimizi ve sendikal örgütlenmemizi daha da güçlendirdik.
Ancak Sinbo yönetimi AKP-MHP iktidarının sermayeye kıyak olarak çıkardığı 7244 sayılı geçici yasa ile 6 TOMİS üyesini ücretsiz izne çıkardı. Ancak üretimi aynı günlerde sürekli artırdı ve sürekli işçi alımı yaptı.
Bunun karşında “Ücretsiz izin hak değil saldırıdır!”, “7244 sayılı torba yasa iptal edilsin, tüm çalışanlara iş ve gelir güvencesi sağlansın” talebiyle başlattığımız direnişimiz sonuç getirdi. 31 gün boyunca Sinbo fabrikası önünde açtığımız çadırımızla direndik. Ücretsiz izne çıkartılan arkadaşlarımızın iş başı yapması ile Sinbo yönetimine geri adım attırdık. Ve ücretsiz izin saldırısını Sinbo’da püskürtmeyi başardık.
Sinbo yönetimi haksız ve hukuksuz bir şekilde davranmaya devam etti. Sonrasında bir işçi arkadaşımızı #KOD29’dan tazminatsız bir şekilde işten çıkardı. Buna karşı kod 29 kaldırılsın talebiyle 58 gündür Sinbo önünde direniş çadırımızda ve sesimizi duyurabileceğimiz her yerde mücadelemizi sürdürüyoruz. Güvenceli ve sendikalı çalışma hakkımıza sahip çıkıyoruz.
İşten atmalar yasak denmesine rağmen 7244 no’lu yasa ile patronların işçileri özellikle ağır çalışma koşullarına karşı direnen, sendikalaşan işçileri tazminatsız bir şekilde işten atmasının önü açıldı. Patronlar bu yasayı sendikal örgütlenmeye karşı ve işçileri daha fazla ezmek, sindirmek için kullanmaya başladılar. Bizler ilk direnişimizi de kod 29‘a karşı direnişimizi de işçi sınıfının yoğun emek sömürüsüne karşı mücadelesinin bir parçası olarak gördük. Pandemi döneminde daha da ağırlaşan açlığa ve sefalete karşı direnenler de var dedik. Hayata geçirilen saldırılar işçi sınıfına dönük saldırılardı. Biz de sendikamızın öncülüğünde bu saldırılara karşı bir mücadele mevzii yaratmak, sınıfımızın üzerindeki ölü toprağının dağıtılmasına katkı sunmak istedik.
Direnişimizin amacının ve taleplerinin duyulması için her gün başta ilerici basın olmak üzere, tüm basına mesaj attık, bilgilendirmelerde bulunduk. Tele 1, ABC başta olmak üzere size, Murat Taylan'a, Evren Özalkuş'a diğer Tele 1 çalışanlarına sürecimizle ilgili yaptığımız açıklama vb. düzenli olarak attık. Fakat yayın kuruluşlarınızda direnişimize yer vermediniz. FOX gibi bir sermaye medyası hem #ücretsizizne karşı mücadelemizde hem de #KOD29'a karşı şimdiki direnişimizde bizlere yer verirken sizlerin yer vermemenize, görmezden gelmenize bir anlam veremedik. Onun için size ilk direnişimizde bir mektup yazmıştık. Bizlere bir dönüş yapmadığınız gibi mücadelemizi görmezden gelen tutumunuzda da bir değişiklik olmadı.
Sizler her fırsatta halkın desteğiyle ayakta durduğunuzu, sesi kısılmak istenenlerin, görmezden gelinenlerin sesi olacağınızı ifade ediyorsunuz. Biz ve bizim gibi bilinçli işçiler gelişmeleri sizin ve sizin gibi yayınlardan izliyorlar. Bu zor koşullarda yayıncılık alanında verdiğiniz anlamlı çabaya en başından beri önemsedik ve destek olmaya çalıştık. Yayın hayatına başladığınız ilk zamanlardan beri ifade ettiğiniz sermayenin Tele 1'e reklam ambargosuna rağmen halkın desteğiyle ayakta durduğunuza dair ifadelerinizi ve tutumlarınızı fazlasıyla önemsedik. Reklam ambargosu uygulayan başta TÜSİAD olmak üzere İstanbul sermayesinin çapsızlığına ve korkaklığına dair yaptığınız eleştirileri de dikkatle takip ettik.
Ancak son aylarda çeşitli tekellerden reklamlar almaya başladınız. Direnişimizi görmemenizde, yayınlarınızda yer vermemenizde bunun payı var mı diye düşünmemek elde değil! Umarız ki aldığınız reklamlar yayın çizginizden ve ilkelerinizden, duruşunuzdan taviz vermenize neden olmamıştır. Ancak aylardır sermaye medyasının dahi gördüğü bir direnişi görmezden gelmeniz bu konuda bizde şüphe uyandırmaktadır. AKP iktidarının saldırılarından en fazla etkilenen işçi ve emekçilerin sınırlı fakat anlamlı mücadelesine sizin ve sizin gibi yayın kuruluşlarının hak ettiği değeri vermesi gerektiğini düşünüyoruz.
Son söz olarak size ulaşabilmek için yazdığımız bu açık mektup, umarız uyarıcı olur. Çünkü sizinki gibi yayın kuruluşları ve gazeteciler işçi sınıfına dönük saldırılara daha geniş yer vermelidir. Üstelik pandeminin ve ekonomik krizin faturası ağır bir şekilde işçilere, emekçilere ödetilirken, yapmanız gereken yoğun sömürüye ve sefalete karşı direnen işçilerin sesini duyurmak olmalıdır. Korkusuz tavrınızı ve tutumunuzu sürdürmenizin en önemli ölçüsü bizce budur.
Sevgi ve saygılarımızla.
TOMİS Üyesi Sinbo İşçileri