İlk günlerden beri yanlarına gitmek istediğim Sinbo ve SML Etiket direnişlerini, bir grup yoldaşla birlikte nihayet ziyaret edebildim. Önce DEV TEKSTİL’de örgütlü Seçil ve Derya’nın direniş çadırına, SML Etiket’e gittik. Ardından TOMİS’te örgütlü Sinbo direnişçisi Dilbent’in...
Her dayanışma/destek çabası gibi bu ziyaretler de direnişçi kadın arkadaşlara elbette moral vermiştir. Kendi adıma öncelikli amaç buydu zaten. Fakat direnişçilerdeki kararlılık ve moral tersinden bizlere büyük bir moral verdi.
Pandemi sürecinin ezici bir çoğunluğunu evde geçiren ben, normalde yürümekte azımsanmayacak oranda zorlanıyorum. Ne SML Etiket’e ne de Sinbo’ya giderken yorgunluk hissettim. Ama eve dönerken yorgunluktan yürümekte epey zorlanır hale gelmiştim.
Sürmekte olan direnişler, sermayenin alabildiğine yoğunlaştırdığı saldırılar karşısında direnmenin oldukça sınırlı olduğu bir süreçte ender ve değerli örnekler teşkil ediyorlar. Gazetede haberlerini okumak bile moral kaynağıydı. Yanlarına gitmek düşüncesi ise moral ve heyecanımı arttırıyordu.
Dilbent, Seçil ve Derya sınıfın kardelenleri
Çünkü benim için Dilbent, Seçil ve Derya sınıfın kardelenleriydi. Sermayenin baskı ve saldırılarla oluşturduğu kalın “kar” tabakasını delen kardelenler!
Her iki direniş de ikinci ayına yaklaşıyor. Bu süre bile tek başına yorgunluğa neden olabilirdi. Bir de sadece direniş yerinde durmuyorlar, sınıf dayanışmasını pratikte gösteriyorlar. Bu koşuşturma ayrıca bir yorgunluk kaynağı.
Kim bilir, belki bedenen yorgundular. Ama yüreklerinde zerre yorgunluk yoktu. Çünkü yüreğin dili olan gözlerinde yorgunluğun kırıntısı dahi yoktu. Başta da söylediğim gibi moral yüklendim Derya, Seçil, Dilbent’i görünce.
Onlara özgü bir şey mi bu? Sınıf bilinçli olmanın getirdiği duru-net bir kararlılık onlardaki. Sınıf adına direndiklerini ve sınıf dayanışması üzerine yılların deneyimiyle bir şeyler anlatmaya çalıştım. Üçü de sözümü kesmedi ama ben kestim. Çünkü anlatmaya çalıştığım her şeyi, onlar zaten pratikte yapıyordu.
Her iki direniş için sınıf hareketi açısından şimdiden siyasal olarak bir kazanım demek hiç de yanlış bir tespit olmayacak. Üçü de sınıf dayanışmasını pratikte gösteriyor ve yeterince karşılık bulamasalar da kırılma yaşamayıp hala sınıf dayanışmasında kararlılıklarını koruyorlar.
Aynı kararlılık fabrika önündeki direnişleri için de geçerli. Çünkü üçü de asıl olarak sınıf adına, sınıf için direndiklerinin bilincinde.
Bu yüzden şunun yerinde bir ifade olduğunu düşünüyorum: Sınıf adına siyasal bir kazanımı yaşama geçirdi DEV TEKSTİL üyesi Seçil, Derya ve TOMİS üyesi Dilbent.
Ölüm Orucu direnişçisi Muharrem Kurşun