Kadın erkek el ele mücadeleye!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yıldönümü yaklaşıyor. 19. yüzyılda ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında kadın işçilerin, “10 saatlik iş günü”, “eşit işe eşit ücret” başta olmak üzere insanca çalışma ve yaşam koşulları talebiyle yükselttikleri mücadelelerinin sonrasında, 1910 yılında toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edildi. O günlerden bugüne 8 Martlar, kadın işçilerin üzerindeki çifte sömürüye karşı mücadele günü olarak eylemlere ve gösterilere sahne oldu.
8 Mart, işçi-emekçi kadınların dünyanın dört bir tarafında sömürüye, eşitsizliğe, baskı ve şiddete karşı taleplerini ortaya koydukları, özgür ve eşit bir dünya için sokaklara döküldükleri bir direniş günüdür.
Burjuvazinin içini boşaltma çabasına rağmen 8 Martlar işçi sınıfının mücadele tarihine aittir ve kadın-erkek tüm işçilerin el ele, sermayeye ve kadın sorununun gerçek kaynağı olan kapitalist özel mülkiyet düzenine karşı mücadele günüdür. Nasıl ki, kadının tarihsel ezilmişliği sınıflı toplumların ve özel mülkiyetin ortaya çıkışı ile başlamışsa, bu koşulların ortadan kalkması da kadının kurtuluşunun önünü açacaktır.
Dünyanın dört bir yanında kadınlar sokaklara dökülüyor. Tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete, sömürüye, eşitsizliğe karşı eylemler, grevler gerçekleştiriyor. Pandemi tüm dünyaya yayılırken, sermaye pandeminin ve krizin faturasını biz işçi-emekçilere kesmeye çalışırken, 8 Mart’ın bu kapsamlı saldırılara karşı bir mücadele günü olarak örgütlenmesi önemli bir yerde duruyor.
Pandemiyi fırsata çeviren sermayedarlar ve AKP-MHP iktidarı, sınıfa yönelik saldırılarını aralıksız sürdürüyor. Sermayeye teşvikler sunulurken ve vergi afları getirilirken, işçi sınıfı borç batağına saplanıyor. Artan enflasyon ve işsizlik, hayat pahalılığı belimizi bükerken işsizlik sopası üzerimizde sallanıyor.
Ücretsiz izin saldırısı ile 3 milyonu aşkın işçi sefalete mahkûm edildi. İşten atmalar yasaklandı yalanıyla tazminatla işten çıkarmak engellenirken, 25/2 maddesi ile tazminatsız işten atmanın önü açıldı. Kod-29 işçileri fişlemenin, tazminatsız işten atmanın temel bir aracı haline getirildi.
Sendikalaşan, örgütlenen işçiler ücretsiz izin ve Kod-29 saldırısına maruz kalıyor. Başta Sinbo ve SML Etiket olmak üzere, birçok fabrikada kadın işçiler direniş yolunu seçiyor. Metal işkolunda da tablo farksız bir durumda. Kadın işçiler ucuz işgücü olarak görülmeye, çifte sömürüye maruz kalmaya devam ediyor. İşkolunda ortalama 5 metal işçisinden 1’i kadınken, sendika üyesi metal işçileri arasında kadın işçilerin oranı %8’lerde.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne sayılı günler kala, ülkenin dört bir yanında işçiler direniş ve eylemlerle hakları için mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskılara, yasaklara boyun eğmeyenler gelecek güzel günlerin mücadelesini veriyor. AKP-MHP iktidarı ise baskı ve tehditlerle, toplumda yaratmaya çalıştıkları kutuplaşma ile ayakta kalmaya çalışıyor. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım rektöre karşı gerçekleşen haklı protestolar toplumdaki birikmiş öfkenin açığa çıkmasıdır. Bu ve benzeri mücadelelere dönük iktidarın artan saldırıları, gözaltı ve tutuklama terörü ise nafiledir.
Haklarımızdan ve geleceğimizden vazgeçmeyeceğiz! Metal İşçileri Birliği olarak başta metal işçileri olmak üzere tüm işçi-emekçileri mücadeleye çağırmaktan geri durmayacağız.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Kadın-erkek el ele örgütlü mücadeleye!
Ücretsiz izin yasaklansın!
Kod-29 kaldırılsın!
8 Mart resmi tatil ilan edilsin!
Metal İşçileri Birliği