8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Pandemiyi ve ekonomik krizi fırsata çeviren sermayedarlar, milyonlarca işçi ve emekçiyi derinden sarsan politikalarla haklarımıza saldırmaktan bir an bile geri durmuyorlar. Yaşam hakkımız dahi bu saldırıların hedefidir.
İşçi ve emekçi kadınlar ise çifte sömürü kıskacı altında eziliyor, pandemi yükünün en ağır bölümünü sırtlayan kesimi oluşturuyorlar.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü böylesi koşullarda karşılıyoruz.
Bir yanda işten atmaların yasak olduğu söylenirken, diğer yandan İş Yasası’nın 25-2 maddesi gerekçe gösterilip milyonlarca işçi işten çıkarıldı. Pandemi bahanesiyle pek çok kadın işçi işten atılmış, kayıtlı verilere göre kadın işgücü %11, kadın istihdamı %9 azalmış, geniş tanımlı kadın işsizlik oranı ise %46’ya ulaşmış bulunuyor.
Yine ücretsiz izin saldırısından en fazla etkilenenler kadın işçilerdir. Pek çok kadın işçi ücretsiz izne çıkarıldı ve açlık sınırının yarısı kadar bile olmayan kısa çalışma ödeneğine mahkum edildiler. Kayıt dışı, esnek ve güvencesiz şekilde çalıştırılan kadın işçiler ise ya ücretleri düşürülerek çalışmaya mecbur bırakıldı ya da işten çıkarıldı. Yoksulluk sınırının altında yaşayan 10 milyonu aşkın insanın yarısından fazlasını da emekçi kadınlar oluşturuyor.
Esnek çalışma modeli, kapitalist sistemin emekçi kadınlar üzerinde uyguladığı eve hapsetme ve ucuz işgücü olarak kullanma gibi politikaların bir parçası olarak en fazla kadın işçiler üzerinde uygulandı. DİSK üyesi işçi kadınlar arasında yapılan bir araştırmaya göre evden çalışmaya geçen işçilerin oranı erkek işçilerde %2,3 iken kadın işçilerde %10,6 oranındadır. Kadın işçilerin ağırlıklı olarak çalıştığı hizmet sektörünün AVM, gıda, market gibi alanlarında, evden çalışma uygulaması şimdiden kalıcı hale getirildi bile.
Bu arada patronların her fırsatta hayata geçirmeye çalıştıkları esnek çalışmanın bir başka biçimi olan telafi çalışması da süresi uzatılarak kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor. Pandemi fırsatçılığı ile geçirilen torba yasalarla süresi 2 ay olan telafi çalışması 4 aya çıkarılıyor. Hatta Cumhurbaşkanı, sermayenin ihtiyacına göre bu süreyi 2 katına çıkarabiliyor. Böylece işin az olduğu dönemlerde işçiler keyfi şekilde çalıştırılmazken, işin yoğun olduğu dönemlerde daha fazla ve daha yoğun çalıştırmanın önü açılıyor. Böylelikle, esnek ve güvencesiz çalışma yaygınlaştırılmış oluyor.
Buna rağmen Kod 29 bahanesi ile işten atma saldırılarına ve ücretsiz izin dayatmasına karşı susmayan, geleceklerinden vazgeçmeyen işçilerin direnişleri patronlara cevap niteliği taşıyor. Sinbo, SML, Migros Depo, PTT ve daha birçok işyerinde direnişi bir adım önde kucaklayan kadın işçiler hakları ve gelecekleri için mücadele ediyorlar. Kurtuluşumuz ancak kadın işçilerin direnişlerini büyütmek ve işçi sınıfı olarak yeni direniş ateşlerini yakmakla mümkün olacaktır.
İşçi ve emekçi kadınlar olarak yaşanan tüm bu saldırılara karşı haklarımızdan ve geleceğimizden vazgeçmiyoruz, taleplerimizi hep birlikte haykırıyoruz:
- Ücretsiz izin ve kısa çalışma yasaklansın!
- 25-2 maddesi kaldırılsın, işten atmalar son bulsun!
- Telafi çalışması kaldırılsın!
- İş ve gelir güvencesi istiyoruz!
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları