“Devrimci bir sınıf hareketi için...” şiarıyla örgütlenen Mesleki Eğitim Kurultayı bugün Kartal’daki Hürriyet Mahallesi Yaşam Kalitesini Yükseltme Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Sınıf devrimcilerinin haftalardır hazırlıklarını sürdürdüğü; meslek lisesi ve yüksekokullarının yanı sıra fabrikalarda, emekçi mahallelerinde genç işçilere ve geleceğin işçilerine ulaşarak çalışmalarını yürüttüğü kurultay bugün 14.00 sularında başladı.
Kurultayın gerçekleştiği salona, “Devrimci bir sınıf hareketi için ileri!” ana pankartının yanı sıra “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm!”, “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!” slogan ve taleplerinin yer aldığı pankartlar asıldı. Salonun girişinde açılan standda Kızıl Bayrak, Meslek Liselilerin Sesi yayınlarının yanı sıra Eksen Yayıncılık kitapları ve BDSP’nin 2018 takvimi yer aldı. Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL) da salona sloganlarla giriş yaptı.
Sınıfın devrimci geleceği ve mesleki eğitim
Kurultayda ilk olarak, Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg ve Lenin şahsında devrimci önderlerle, devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşu gerçekleştirildi. Divanın yerini almasıyla kurultay başlatıldı. Ardından yapılan açılış konuşmasında, mesleki eğitimin Türkiye’deki sınıf mücadelesinde taşıdığı öneme ve sermayenin bu alandaki politikalarına değinildi. Kapitalistlerin sürekli olarak bu alanda yeni adımlar, politikalar hayata geçirdiği dile getirilerek on binlerce gencin staj vb. isimler adı altında kapitalist sömürü çarkları altında öğütüldüğü ifade edildi.
Devrimci sınıf hareketi için mesleki eğitim alanının taşıdığı öneme dikkat çekilen konuşmada, kapitalist sistemin yaşadığı krize değinilerek krizin faturasının; ağır çalışma koşulları, düşük ücretler gibi saldırılarla bir yandan işçi ve emekçilere ödettirildiğine, diğer yandan sermayeye yeni kâr alanları açıldığına vurgu yapıldı.
Sermayenin ucuz işçilik yaratma noktasında uyguladığı politikaların da teşhir edildiği konuşmada, gençliğin geleceksizliğe mahkum edildiği, baskı ve saldırılarla ‘uysal köleler’ haline getirilmek istendiğine dikkat çekildi. Bu kapsamlı saldırıyı parçalamanın yolunun işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkmasıyla olanaklı olduğuna vurgu yapılan konuşmada, kurultayın da bu amaca hizmet etmesi açısından önem taşıdığı belirtildi.
Kurultay ‘Genel olarak eğitim alanının sorunları’, ‘Mesleki eğitim alanının sorunları’, ‘Mesleki eğitimde atölye-staj sorunu ve emeğin korunması mücadelesi’, ‘Fabrikada örgütlenme ve mesleki eğitim’ tebliğleriyle devam etti. Sonrasında, Revolutionärer Jugendbund (RJ) tarafından ‘Almanya özgülünde Avrupa’da mesleki eğitim’ sunumu yapıldı.
Sunumun ardından kurultaya ara verilirken, kurultayın ikinci bölümü tiyatro gösterimi ile başladı. Meslek liselilerin oynadığı tiyatroda, meslek liselilerin işçi sınıfının bir parçası olduğu konusu işlendi. Oyunda, liselilerin karşılaştıkları sorunlar, işçilere reva görülen sefalet koşulları ele alındı.
‘Mesleki eğitim ve sermayenin hedefleri’
İkinci bölümün ilk sunumu ise ‘Mesleki eğitim ve sermayenin hedefleri’ başlığıyla gerçekleştirildi. “Emperyalist-kapitalist sistemin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel boyutlar taşıyan bütünsel krizi derinleşiyor. Krizden çıkış yolu olarak sisteme nefes aldıracak yeni alanlar aranıyor” sözleriyle başlayan sunumda emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarını, ağır sosyal yıkım saldırılarının tamamladığı belirtildi. Kapitalistlerin, yarattıkları krizin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yıkmak için pervasız saldırıların altına imza attığı belirtildi.
Sunumun devamında “Üretim teknolojisinde yaşanan gelişme sermaye birikimini hiç olmadığı boyutlara ulaştırmıştır” denilerek kapitalistlerin daha az işçiyle daha fazla iş yapma yoluna gittiği belirtilerek bunun için kalifiye ve aynı zamanda ucuz iş gücüne ihtiyaç duyduğu söylendi.
“Ardı arkası kesilmeyen kapsamlı saldırılar, sınıf hareketinin zayıflığı koşullarında, pervasızca hayata geçirilmektedir. İşçi sınıfının politik bir güç olarak mücadele alanına çıkamamış olması sistemin en büyük avantajıdır” vurgusunun yapıldığı sunumda dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sermayenin mesleki eğitim alanına dönük politikalarına hız verdiği anlatıldı. Yapılan düzenlemelerle fabrikaların kalifiye eleman ihtiyacını karşılayacak meslek liseleri, mesleki eğitim kurumları, laboratuvar vb. uygulamaların her geçen gün arttığı söylendi.
Stajyer işçi çalıştırmanın vardığı boyutların da ele alındığı sunum “Sınıfın genç güçlerini kazanma çabası geleceği kazanma çabasıdır. Bizler, mesleki eğitim alan genç güçleri işçi sınıfının bir parçası olarak görüyoruz. Onları mücadeleye çekmek, bilinçlendirmek ve sınıfın devrimci geleceğini kazanmak hedefiyle attığımız adımları güçlendireceğimizi, kurultay vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz” sözleriyle sona erdi.
“Genç işçilerin üretimdeki ağırlığı artıyor”
Kurultay “Sınıf hareketinin tablosu, deneyimler ve mesleki eğitim” sunumuyla devam etti. İşçi sınıfının son dönemde ağır sömürü ve kölelik saldırılarıyla karşı karşıya kaldığı ifade edildi. Ancak örgütsüz ve sınıf bilincinden uzak olmasına rağmen işçi sınıfının bu saldırılara karşı mücadele ettiğine; direnişler, grevler ve fabrika işgalleri gibi militan eylemlere yöneldiğine dikkat çekildi.
İşçilerin sendikal ihanet şebekelerine karşı harekete geçtiği ancak bu mücadeleyi sonuca vardıramadığı ifade edilen sunumda, Metal Fırtına deneyimi hatırlatıldı. İşçilerin hâlâ bu deneyimin ışığında fiili-meşru mücadele örneklerini var ettiği vurgulandı. Sendika bürokrasisinin bu çıkışları bir şekilde sönümlendirdiği anlatılırken, sendikal bürokrasiyi aşamayan işçi sınıfının bu çıkışlarında kalıcı kazanımlar elde edemediği dile getirildi.
Genç işçilerin, stajyerlerin üretimde tuttuğu yerin arttığı söylenen sunumda; “Son yıllarda direnişlerde öne çıkan, sınıfın genç kuşağının enerjisidir. Sınıf hareketinin içine sıkıştığı çerçeveyi kırabilmesi için genç işçilere ve onların dinamizmine ihtiyacı vardır. Bu nedenle, genç işçilerin mücadeleye çekilmesi, sınıf mücadelesinin geleceği açısından kritik önemdedir. Nitekim sermaye ve iktidarı da çabasının büyük bir bölümünü sınıfın genç kuşaklarını kazanmaya harcamaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Genç işçilere, stajyerlere, meslek liselilere ulaşmanın önemine değinilen sunum, bundan sonra da devrimci bir sınıf hareketi yaratmak hedefiyle bu genç kuşağı kazanma vurgusuyla tamamlandı.
‘Emeğin korunması mücadelesinde mesleki eğitim’
Ardından sunulan “Emeğin korunması mücadelesinde mesleki eğitim alanının yeri” tebliğinde de stajyerlerin işçilerle aynı işi yaptığı belirtildi. Emeğin korunması mücadelesi deyince akla ilk gelen “sosyal, ekonomik hakların geliştirilmesi” algısının yanlış olduğu ifade edilen sunumda, burjuvazinin ideolojik saldırılarına karşı işçilerin sınıf bilinci kazanması, sınıfı bölen yapay ayrımlara karşı mücadele etmesinin önemine dikkat çekildi.
“Biz ücretli köleliği sınırlamaya değil, temelden yıkmaya bakarız. Emeğin korunması mücadelesini de böyle bir perspektifle yürütürüz. Dolayısıyla işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme doğrultusunda sağladığımız her başarı, aynı zamanda işçi sınıfını burjuva egemenlik ilişkilerine, kapitalist sistemin kendisine karşı mücadeleye kazanmanın da bir basamağı ve olanağıdır bizim için” ifadeleriyle devam eden sunum şu talepler için mücadele çağrısıyla sona erdi:
* Meslek liseli stajyer işçilere 4 saatlik iş günü! Eşit işe eşit ücret!
* Meslek Yüksek Okullu stajyer işçiler için eşit işe eşit ücret!
* Stajyer işçiler alan dışı çalıştırılmamalı ve angarya iş yapmamalı!
* Ortaçağ’dan kalma bir yarı-feodal uygulama olan çıraklık tasfiye edilmeli!
* 18 yaş altı çıraklar eğitime yönlendirilmeli! 18 yaş üstü çıraklar kadroya alınmalı!
* İŞKUR İEP’li işçiler kadroya alınmalı ve İEP ortadan kaldırılmalı!
* Stajyer işçilere devlet tarafından sağlık sigortası değil, patron tarafından prime esas kazançlı sigorta! Ücretleri devlet değil, patronlar karşılamalı! Stajyer işçilerin sendikalaşmaları önündeki engeller kaldırılmalı!
‘Fabrika örgütlenmesi ve mesleki eğitim’
‘Fabrika örgütlenmesi ve mesleki eğitim’ sunumunda; düşük ücretler, güvencesiz çalışma, uzun çalışma saatleri dayatmalarına, kıdem tazminatının gaspı ve sendikal örgütlenmeye dönük saldırılara dikkat çekildi.
“Bu saldırılara örgütsüzleştirme ve sınıf bilincine yönelen ideolojik saldırılar eşlik etmektedir” denilerek Greif İşgali deneyiminde olduğu gibi taban örgütlenmelerinin bu saldırılar karşısında taşıdığı hayati öneme vurgu yapıldı. Fabrikalardaki komitelerin işçiler arasında oluşturulan yapay ayrımlara karşı mücadele açısından önemine işaret edildi. Bu komitelerin işçilerin bir bütün halinde mücadele etmesini sağlaması gerektiği dile getirildi.
Çırak ve stajyerlerin de işçi sınıfının parçası olduğu belirtilen sunumda, fabrika örgütlenmelerinde onların da sürecin bir parçası yapılması gerektiği ifade edildi. Kritik anlarda grev kırıcı olarak kullanılmak istenen stajyer işçilerin örgütlenmesinin ayrıca önemli olduğunun altı çizildi.
Sunumun ardından kurultaya gelen mesajlar okundu. BİR-KAR’ın yanı sıra Sibel Özbudun ve Temel Demirer de gönderdiği mesajla kurultayı selamladı.
Ayrıca Yazaki’de tacize uğrayan kadın işçinin davasına çağrı yapılarak ikinci bölüm sonlandırıldı.
Serbest kürsü
Eğitim ve sınıf alanından mesleki eğitim tebliğlerinden sonra verilen aranın ardından serbest kürsü bölümüne geçildi.
Bu bölümde ilk sunumu 7. sınıf öğrencisi olan Hazal aldı. Çocuk işçilik ve çıraklık hakkında sunum yapan Hazal, kapitalistlerin ucuz iş gücü olarak çocukları kölece çalıştırdığını anlattı. Geçmişten günümüze çıraklık ve çocuk işçilik uygulamasının evrimine değinilen sunumda işçi ve emekçi çocuklarının bu sömürüye maruz kaldığı ifade edildi. Bugün de aday çıraklık ve çıraklık adı altında çocuk işçiliğin yaygınlaştırıldığı ifade edildi. Çocuk işçilerin karşılaştığı sömürü ve aşağılamaya da yer verilerek bu kölelik sistemine karşı mücadele çağışı yapıldı.
TOMİS Genel Başkanı Fikri Möhürlü de kurultayı selamlayarak sözlerine başladı. Öğrencilerin başka sorunlarla uğraşması gerekirken iş yerlerinde çalışmak zorunda kalmalarını ve sömürülmelerini teşhir etti. Stajyerlerin hem okulla hem de işle uğraşmasının zorluğuna değinerek aldıkları ücretlerin düşüklüğünü teşhir etti. “Eşit işe eşit ücret” talebinin arkasında olduklarını söyleyen Möhürlü, okul sıralarında başlayan sömürüye karşı mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti. Meslek liselerinin sınıf mücadelesinin başlangıç noktası olduğu bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak TOMİS olarak mücadeleyi okul sıralarından başlatacaklarını belirtti.
Petrokimya İşçileri Birliği adına yapılan konuşmada da meslek liselilerin haklarının korunup geliştirilmesinin önemli olduğunu ifade edildi. Petrokimya iş koluyla bağlı okullarda alt bölümler açıldığı aktarıldı. Gebze Plastikçiler Sanayi sitesinde açılan lise örneği verilerek sermayenin bu alanda attığı bir dizi adımlar örneklendi.
Stajyerlerin yaşadığı sorunların yanı sıra yetkin mühendislik vb. uygulamalara değinildi. “Mücadelemiz okul sıralarından fabrikalara ulaşıyor” denilen konuşma mücadele çağrısı ile sona erdi.
İstanbul Meslek Liseliler Birliği deneyiminin aktarıldığı sunumda ise irdelenmesi ve dersler çıkarılması gereken 3 yıllık bir deneyimin söz konusu olduğu söylendi. Üç yıl öncesine kadar meslek liselerine ilişkin faaliyetin temel birtakım talepler ekseninde yürütüldüğünü ancak Oğuzhan Çalışkan’ın Filli Boya fabrikasında staj yaparken katledilmesinin ardından yapılan çalışmanın ön açıcı olduğu anlatıldı. Ardından Meslek Liseliler Birliği’nin okul ve sanayi sitelerinde yaptığı çalışmalar hakkında aktarım yapıldı.
Başarılı bir pratik sergilendiği ve bu çalışmalarla birlikte çalışmanın sorunlarına yoğunlaşan, politika üreten ve faaliyeti örgütleyen bir ekip oluşturmanın önemine değinilerek bunun sağlandığı belirtildi. Ancak henüz yolun başında olunduğu ifade edilerek yeni Tarişleri, yeni Singerleri yaratacak sınıfın bir parçası olarak mücadelenin büyütüleceği vurgusuyla konuşma sona erdi.
Meslek lisesi mezunu bir işçi aldıkları niteliksiz eğitim nedeniyle üniversiteye gidemediklerini ve staj adı altında ağır sömürü koşullarına maruz kaldıklarını anlattı. Meslek liselilere dayatılan geleceksizliğe karşı bugünden mücadeleye başlamanın önemli olduğunu söyledi.
Bir meslek liseli de gerici örgütlenmelerin, dinci-faşist çetelerin okullarda ve fabrikalarda devlet eliyle yaratılmasını teşhir etti. Uyuşturucu kullanımının da bizzat devlet eliyle yaygınlaştırıldığını belirterek sistemin düşünmeyen, sorgulamayan işçi profili yaratmak için uyuşturucuyu kullandığını söyledi.
Mesleki eğitim alanında kadın öğrencilerin yaşadığı sorunlar hakkında konuşan bir meslek liseli de daha bölüm seçerken sorun yaşadıklarını belirtti. Otomasyon vb. bölümleri tercih eden kadın öğrencilerin baskıyla karşılaştığını, aynı baskının iş yerlerinde de yaşandığını ifade etti. Taciz, tecavüz saldırılarını da teşhir ederek mücadeleyi büyütmek gerektiğini ifade etti.
Adana Meslek Yüksekokulu mezunu bir işçi, staj döneminde ucuz değil bedava çalıştırılarak köle muamelesi gördüklerini ifade etti.
Fabrikaya doğrudan başvuru yapmasına rağmen İŞKUR İEP programı kapsamında işe girişinin yapıldığını belirtti. Stajyer görünmesine rağmen zorla fazla mesaiye bırakıldıklarını anlattı. Staj yaparken iki defa iş kazası geçirdiğini anlattı. Bunun üzerine İŞKUR’un kendisini program kapsamından çıkardığını aktardı.
Ortadoğu’da süren emperyalist savaşa değinerek ülkelerinden kaçarak buralarda yaşayan Suriyeli mültecilerin işçi sınıfının düşmanı olmadığını ifade ederek “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” vurgusuyla konuşmasını sonlandırdı.
İstanbul Üniversitesi Meslek Yüksekokulu öğrencileri adına yapılan konuşmada ise okulun Hadımköy’e taşınması durumuna değinildi. Kendilerinin mağdur edilmek istenmesine karşı bir mücadele başlattıklarını ve yerinde dönüşüm istediklerini belirterek meselenin birilerine yeni rant alanı açılması olduğu ifade edildi. Gençliğin söz, karar ve yetki için mücadele etmesi gerektiği söylendi.
Sağlık Meslek Lisesi mezunu bir genç de önlerine konulan engeller nedeniyle üniversiteye gidemediklerini belirtti. Beş yıl önce sağlık meslek liselerinin özelleştirilmeye başlandığını ve bu okullarda imam hatip mezunlarının ders vermeye başladığını anlattı. Sağlık meslek lisesi öğrencilerinin staj yaparken 4 bin TL civarında bir para ödemek zorunda bırakıldıklarını ve bunu ödeyemeyen öğrencilerin düz liselerden mezun olmak zorunda bırakıldığını anlattı. Karşılaştıkları işsizlik sorununun geldiği boyuta dikkat çekerek sağlığın ticarileştirilmesini teşhir etti.
Meslek lisesi mezunu genç bir metal işçisi sömürüye maruz kaldığını, uzun süre maaşının ödenmediğini ve sigortasının da yapılmadığını anlattı. Sermayenin düzenini yıkmak için mücadele çağrısıyla sözlerini sonlandırdı.
Ekim Devrimi ve politeknik eğitim hakkında yapılan sunumda ise Ekim Devrimi’nin sınıfsız, sömürüsüz bir toplum yarattığını belirtildi. Politeknik eğitimin Sovyetler Birliği’nde hayata geçirildiği ifade edilen sunumda bunun sağladığı dönüşüm aktarıldı. Bugünkü kapitalist sistemdeki çarpık mesleki eğitim örneklerle teşhir edildi. Politeknik eğitim modelinin bugün dahi yol gösterici olduğu belirtilerek sunum sonlandırıldı.
Bu son konuşmanın ardından önergeler okunurken, kurultaydaki temel vurgular özetlenerek “İşçi sınıfı savaşacak sosyalizm kazanacak!” sloganıyla kurultay sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul