Gebze’de yerel seçimler gündemli panel

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Gebze’de yerel seçim gündemli panel düzenledi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Mart 2024
  • 18:30

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Gebze’de yerel seçim gündemli panel düzenledi. Saat 14.00’de başlayan panel, “Yerel seçimler ve devrimci tutum”, “Kent sorunları nasıl çözülür?”, “Yalanlar, hayaller ve gerçekler” başlıklarından oluşan üç sunumdan oluştu. Sunumların ardından soru-cevap ve katkılarla Kocaeli ve Gebze’de yerel seçimlerin tablosu üzerine tartışmalar yürütüldü. 

“Yerel seçimler ve devrimci tutum”

Burjuva düzende seçimlerin ne için ve nasıl gerçekleştirildiğinin anlatıldığı ilk sunumda Marks, Engels ve Lenin’den alıntılarla seçim süreçlerine komünistler açısından hangi çizgide müdahale edilmesi gerektiği belirtildi.

Yerel seçimlerin nasıl bir siyasal atmosferde yürüdüğünün bahsedildiği sunumda belediye sosyalizmi, halkçı veya katılımcı belediye, boykot yaklaşımı, günceldeki ittifakların tablosu üzerine anlatımlar yapıldı. Sınıf devrimcilerinin adaylı veya adaysız geçmiş seçim dönemlerindeki çalışmalarından örnekler verilerek devrimci ilkeler çerçevesinde seçimlerde mücadele çağrısını büyütmek gerektiği vurgulandı. İşçi ve emekçilerin direniş mevzilerinin arttırılmasının ve sınıfsal bilincinin yükseltilmesinin önemine değinildi. 

Sınıf devrimcilerinin ve düzene karşı devrimci sınıf mücadelesini yükseltme sorumluluğu duyanların yapması gerekenler olarak şunlar ifade edildi:

“Esas olan her zaman temel gerçekleri ve devrimci çıkış yolunu emekçi kitlelere anlatmamız, onları örgütlü mücadele alanına çekmeye çalışmamızdır. Seçimlerden de tam da bu amaçla yararlanmak gerekir. Devrimcilere, devrim mücadelesine yakınlık duyan kitleler bile çoğu kere kısa dönemli kaygılar ve beklentilerle oylarını kullanma yoluna giderler. Dolayısıyla asıl önemli olan, seçim atmosferinin yarattığı politizasyonla algıları daha açık olan işçi ve emekçilere anlamı ve önemini yarın çok daha iyi anlayabilecekleri gerçekleri en iyi biçimde anlatabilmektir. Sınıf devrimcileri olarak seçim çabalarında sorunun bu yönüne yoğunlaşma kaygısı ve hedefi ile hareket ediyoruz. Kendi adaylarımızı çıkartmadığımız bir dönem ama söylemlerimizde değişen bir şey yok. ‘Düzen partilerine oy yok!’ çağrımız ve ‘Düzene karşı devrim!’ şiarımız ile tutumuzu ortaya koymaya ve toplumun örgütlü mücadele gücünü açığa çıkartmak için seferber olmaya devam edeceğiz.”

Sunumda “Soyguncu, rantçı düzen partilerine verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız var!” vurgusu öne çıktı.

“Kent sorunları nasıl çözülür?”

Kapitalizmde kent sorununun ne boyutta olduğu ve nasıl bir anlamı taşıdığı anlatılan ikinci sunumda, emekçiler için sağlıklı bir kent yaşamına erişmenin neredeyse imkânsız hale geldiği ifade edildi. Kentlerin ortaya çıkış süreci, kapitalizmle ilişkisi; ulaşım, barınma vb. alanlarda emekçilerin haklarının nasıl gasp edildiği aktarıldı. Kent sorunu ve çözümü üzerinden ise şu vurgu yapıldı:

“Kentler bir yandan egemen sınıfın kendi gücünü gösterdiği mekanlar olurken bir yandan da sınıf çelişkilerinin derinleştiği ve sınıf çatışmalarının yaşandığı alanlardır. Dolayısıyla bugün için kent sorunlarının kalıcı çözümüne giden yol ancak burjuvazinin sınıf egemenliğine son vererek gerçekleşecektir. Ancak bu tespiti yapmak kent sorunlarının çözümü için bugünden mücadele etmeyi ertelemek anlamına gelmemektedir. Sermayenin egemenliği altında talan edilen, ranta açılan kentleri daha yaşanabilir hale getirmek için işçi ve emekçilerin örgütlü bir mücadele verebilmesi gerekmektedir. Elde edilen sınırlı kazanımlar ancak mücadelelerle olmaktadır.”

Sunumda Kanal İstanbul’un bir rant projesi olduğu, hem fiili hem de hukuki mücadele ile engellenebildiği ifade edildikten sonra iktidarın yükselen itiraz seslerinin geri çekilmesini beklediği, hayata geçirmek için fırsat kolladığı belirtildi. Yerel seçimler vesilesiyle kent sorunlarına dair ortaya atılan vaatlerin teşhiri yapıldı.

“Vaatler, hayaller ve gerçekler”

Düzenin belediyecilik anlayışının rant üzerine kurulu olduğu ve koltuk kapma hesabıyla türlü vaatlerin ortaya atıldığının vurgulandığı üçüncü sunumda, iktidar tarafından yalan ve tehditlerle seçim sürecinin yürütüldüğü belirtildi. Siyasal gerilimlerin öne çıktığı, yerel seçim sürecinin genel seçim havasında geçtiği söylenen sunumda düzen partilerinin vaatlerinin benzer olduğu ve kreş gibi vaatlerin birbirleriyle yarıştırıldığı ortaya kondu. 

Reformist programların hayal yaymaktan, kitlelerin mücadele isteğini sandığa yöneltmekten başka bir işe yaramadığının anlatıldığı sunumda şunlar belirtildi:

“Kokuşmuş düzen partilerinin yalan ve aldatmacaları yetmezmiş gibi, sosyalist ve devrimci olmak iddiasındaki reformist sol parti ve çevreler de bu türden aldatmacalara ortak oluyorlar. ‘Rantı talanı durdurmak’, ‘halkın yönetimi’, ‘halkın katılımı’, ‘yerinde yönetim’, ‘halka dolaysız hizmet’ vb. aldatıcı argümanlar üzerinden kitlelerden oy desteği talep ediyorlar. Böylece ne yapıp edip birkaç ilçede ya da ilde belediye yönetimlerine gelmeyi amaçlıyorlar. Mahallelerde muhtarlıklara talip oluyorlar. Bunun için olmaz pazarlıklara, tüm devrimci ilke ve değerleri bir yana iten söylemlere başvuruyorlar. Hepsinden önemlisi bu baskı ve sömürü düzenine dair temel gerçeklerin halktan gizlenmesine alet oluyorlar.”

İşçi ve emekçilerin yaşadığı yoksulluk, yoksunluk, krizin etkileri gibi gerçeklerin seçim sonrasında derinleşeceği belirtilerek gerçek ve kalıcı bir mücadelenin sandıklara sığmayacağı, her türlü talep için mücadele etmek gerektiği aktarıldı.

***

Sunumların ardından yerel seçimlerde devrimci tutumun işçi ve emekçilere taşımakta yaşanan zorluklar ve bu zorlukları aşmak için yapılabilecekler tartışıldı. Gebze, Defne, Dersim, Kadıköy vb. örnekler üzerinden sol hareketin seçim tablosu değerlendirildi. Sınıf devrimcilerinin kendi seçim çalışmalarını Greif’ın 10. yılı vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinliklerle başlattığı, İEKK’nin kreş kampanyasının seçim çalışmasının bir parçası olduğu ve geriye kalan seçim sürecinde de asıl olarak somut mücadele taleplerini öne çıkartarak 1 Mayıs hazırlıklarının büyütülmesi gerektiği tartışıldı. İşçi ve emekçilerin seçim sonrasında çok daha açık bir şekilde hissedilecek sosyal yıkım politikalarına hazırlanması için mücadele zeminlerini güçlendirmenin önemi üzerinde duruldu.

Kızıl Bayrak / Gebze