Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu İstanbul’da panel gerçekleştirdi. Panelde “Soyguncu, rantçı düzen partilerine verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız var!” vurgusu öne çıktı.
“Yerel seçimler ve devrimci tutum”, “Kent sorunları nasıl çözülür?”, “Vaatler, hayaller ve gerçekler” başlıklarından oluşan panelde sunumların ardından gündeme ilişkin tartışmalar yapıldı. Panelde açılış konuşmasında 31 Mart yerel seçimleri öncesinde süreci değerlendirmek için bir araya gelindiği ifade edildi, program aktarıldı ve İEKK’nin 8 Mart eylemine çağrı yapıldı.
“Yerel seçimler ve devrimci tutum”
“Yerel seçimler ve devrimci tutum” başlığı altında burjuva düzende seçimler ve parlamentonun işlevi anlatıldı. Marksist klasiklerden alıntılarla yapılan anlatımın ardından yerel seçim gündemine geçildi. Günümüz Türkiyesi’ndeki siyasal tablo özetlenerek yerel seçimlerin ne anlama geldiği vurgulandı. Devrimci tutum açısından ilkeler ortaya koyulurken, Lenin’in seçimler konusundaki sözleri alıntılandı. Önemli olanın seçimler sonrasına hazırlık olduğu vurgulanan anlatımda gündemde olan çalışma yasası değişikliği, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi güncellemesi vb. saldırılar aktarıldı. Sunumda işçi ve emekçilerin direniş mevzileri yaratmasının önemine vurgu yapılarak sınıf devrimcilerinin tutumuna dair şunlar ifade edildi:
“Bizler seçim atmosferinin yoğunlaştığı bir evrede bile, kitlelerin dikkatini seçim sandığına değil, devrimci sınıf mücadelesinin gerçek alanlarına, yöntemlerine ve istemlerine çekeceğiz. Seçimin yarattığı politizasyonun kendisinden tam da bu amaç doğrultusunda yararlanacağız. Dar anlamda seçim çalışmasının odağına da, seçimlerin ve burjuva temsili kurumların gerçek anlamını, işlevini ve dolayısıyla iç yüzünü sergilemeyi, tam da bu tema üzerinden işçi ve emekçi kitlelerin devrimci bilincini geliştirmeyi koymuş bulunuyoruz. Bu çerçevede bizler, kendine özgü koşullar, öncelikler ve tercihler nedeniyle belediye seçimlerinde aday göstermesek de yerel seçimlere yönelik faaliyetimiz boyunca öncelikle ve özellikle sınıf eksenli çalışmayı güçlendirmeye odaklanacağız.”
Seçimlere dair komünistlerin bakışının aktarıldığı sunumda ayrıca “belediye sosyalizmi”, “boykot” ve “ittifaklar sorunu”na dair anlatım yapıldı.
“Kent sorunları nasıl çözülür?”
“Kent sorunları nasıl çözülür?” başlığında yerel seçimler vesilesiyle kent sorunlarına dair ortaya atılan vaatler anlatıldı. Kent sorununun kapitalizmde nasıl bir anlamı olduğu ifade edilen sunumda emekçiler için sağlıklı bir kent yaşamına erişmenin neredeyse imkânsız hale geldiği ifade edildi.
Kentlerin ortaya çıkış süreci, kapitalizmle ilişkisi; ulaşım, barınma vb. alanlarda emekçilerin haklarının nasıl gasp edildiği aktarıldı. Kent sorunu ve çözümü üzerinden ise şu vurgu yapıldı:
“Kentler bir yandan egemen sınıfın kendi gücünü gösterdiği mekanlar olurken bir yandan da sınıf çelişkilerinin derinleştiği ve sınıf çatışmalarının yaşandığı alanlardır. Dolayısıyla bugün için kent sorunlarının kalıcı çözümüne giden yol ancak burjuvazinin sınıf egemenliğine son vererek gerçekleşecektir. Ancak bu tespiti yapmak kent sorunlarının çözümü için bugünden mücadele etmeyi ertelemek anlamına gelmemektedir. Sermayenin egemenliği altında talan edilen, ranta açılan kentleri daha yaşanabilir hale getirmek için işçi ve emekçilerin örgütlü bir mücadele verebilmesi gerekmektedir. Elde edilen sınırlı kazanımlar ancak mücadelelerle olmaktadır. Kanal İstanbul gibi bir rant projesi hem fiili hem de hukuki mücadele ile engellenebilmiştir. Ancak iktidar yükselen itiraz seslerinin geri çekilmesini beklemekte, hayata geçirmek için fırsat kollamaktadır.”
“Vaatler, hayaller ve gerçekler”
“Vaatler, hayaller ve gerçekler” başlığında ise yerel seçimler dolayısıyla ortaya atılan vaatlerin yalan olduğu anlatıldı. Hayaller yayan reformist programların bir gerçekliği olmadığı belirtildi. Düzenin belediyecilik anlayışının rant üzerine kurulu olduğu ve koltuk kapma hesabıyla türlü vaatler ortaya atıldığı söylendi. Sunumda seçim dönemlerinde ortalığı kaplayan temelsiz vaatlere dair şunlar belirtildi:
“Kokuşmuş düzen partilerinin yalan ve aldatmacaları yetmezmiş gibi, sosyalist ve devrimci olmak iddiasındaki reformist sol parti ve çevreler de bu türden aldatmacalara ortak oluyorlar. ‘Rantı talanı durdurmak’, ‘halkın yönetimi’, ‘halkın katılımı’, ‘yerinde yönetim’, ‘halka dolaysız hizmet’ vb. aldatıcı argümanlar üzerinden kitlelerden oy desteği talep ediyorlar. Böylece ne yapıp edip birkaç ilçede ya da ilde belediye yönetimlerine gelmeyi amaçlıyorlar. Mahallelerde muhtarlıklara talip oluyorlar. Bunun için olmaz pazarlıklara, tüm devrimci ilke ve değerleri bir yana iten söylemlere başvuruyorlar. Hepsinden önemlisi bu baskı ve sömürü düzenine dair temel gerçeklerin halktan gizlenmesine alet oluyorlar.”
Vaatler ve hayallerin karşısında yaşanan gerçeklerin somut örnekleri ile anlatıldığı sunum sonrasında panelin tartışma kısmına geçildi.
***
Panelin tartışma kısmında çok sayıda kişi söz alarak katkı sundu ve soru sordu. Yeni Dünya için Çağrı ve KÖZ adına söz alındı ve seçimlere ilişkin bakışları aktarıldı.
Tartışmalarda şu sorular soruldu:
-Yerel seçimler ve genel seçim atmosferinin birbirine girdiği bir zamanda genel siyasal süreçler üzerine bir seçim çalışması mı yürütmek daha işlevsel, yoksa kent sorunlarını mı işlemek daha işlevsel.
-Herkesin aday çıkardığı ve kendisine devrimci dediği koşullarda bağımsız adayları neye göre destekleyeceğiz.
-Demokratik talepler ne kadar gerçekleştirilebilir?
-Ajitasyon ve propaganda yeterli midir?
-Kentsel dönüşüme karşı nasıl mücadele etmeliyiz?
-Toplumun yüzde 90’ı oy kullanıyor. Nasıl tutum alacağız? Acil demokratik talepler uğruna mücadelede neye öncelik vereceğiz.
-Popüler adaylar gösteriliyor, bunların sınırları nelerdir.
Tartışmaların ardından panel 8 Mart eylemine çağrı yapılarak sonlandırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul