BDSP, Kızıldere direnişinin yıldönümü vesilesiyle Sarıgazi, Küçükçekmece, Esenyurt ve Gebze’de “Devrimci miras ve 71 devrimci çıkışı” başlığıyla seminerler gerçekleştirdi.
Seminerler sunum öncesinde yapılan açılış konuşmaları ile başladı. Açılış konuşmalarında 71 devrimci çıkışının mücadele tarihimizdeki yeri ve bugüne bıraktığı devrimci mirası bütünlüklü olarak değerlendirmek için seminerlerin gerçekleştirildiği vurgulandı.
71 devrimci çıkışına ilişkin sunum ise, devrimci konum ve mücadeleye ilişkin Marksizm’in temel bazı tespitleri aktarılarak başladı. Marksist dünya görüşünün, her şeyden önce var olanı köklü bir şekilde değiştirmeyi ve aşmayı, yani devrimci dönüşümü esas aldığı belirtilerek, bunun için kurulu toplumsal düzenden hem düşünsel, ideolojik ve kültürel açıdan hem de sosyal ve siyasal pratikte kopuşu ve ayrışmayı gerektirdiği belirtildi. Devrimcilik iddiasının sınıf temeline de işaret edilen sunumda “Bugün içinde yaşadığımız kapitalist sistemin temel yönetim ve egemenlik aygıtını, yani kurulu devlet düzenini nasıl ele aldığınız ve bunun karşısında nasıl bir konumlanışa sahip olduğunuz da devrim ve devrimcilik iddianızın ciddiyetini ortaya koyan temel bir turnusol kağıdıdır.” denildi.
71 devrimci çıkışı: Düzene karşı devrim!
Sunumun devamında “Siyasal mücadelede köklü dönüşümlere yol açan her gelişme, o dönemin toplumsal koşullardan ayrı ele alınamaz. Dolayısıyla 71 devrimci kopuşunu anlamak ve yerli yerine oturtmak için öncelikle ona ebelik eden ön sürece ve o günkü toplumsal koşullara bakmak gerekiyor” denilerek ‘60'lı yıllarda gelişen sınıf ve kitle hareketleri aktarıldı. Aynı yıllarda sol hareketin yeniden doğduğu ve çok geçmeden toplumsal bir güç haline geldiği, ancak dönemin öne çıkan sol akımlarının devrimci olmadığı, ufkunun düzen sınırlarını aşamadığı belirtildi. 71 devrimci çıkışının buna karşı gelişen devrimci bir tepkinin ürünü olduğu ifade edildi.
Bu çıkışta önemli olan yönünün düşüncede ve pratikte devrime yönelim olduğu belirtildi. Devrim yöneliminin kendini reformizmin, parlamentarizmin, ordu darbeciliğinin, düzenin icazet alanının, dolayısıyla legalizmin reddi olarak gösterdiğinin altı çizildi. Devlet ve düzen kurumlarını karşıya alan, şiddete dayalı devrim fikrine bağlılık gösteren bir ideolojik ilerlemenin söz konusu olduğu vurgulandı. Dönemin devrimci önderlerinden bugüne miras kalan devrime adanmışlık, dava insanı olmak, devrimci fedakarlık, başeğmezlik, siper yoldaşlığı vb. devrimci değerler sisteminin 71 devrimci kopuşu sayesinde inşa edilebildiği hatırlatıldı.
Sunumun devamında 1971’den 12 Eylül darbesine uzanan süreç çeşitli yönleri ile irdelendi. Dönemin devrimci hareketinin ve küçük burjuva sosyalizminin güçlü ve zayıf yanları aktarıldı. 12 Eylül darbesi ile birlikte küçük burjuva sosyalizmi döneminin kapandığı belirtildi.
12 Eylül darbesinden sonra komünistlerin, geçmişin devrimci birikimini eleştirel bir yaklaşımla sahiplendiği, devrimci birikimin ileri yönlerini sahiplenip eski ve kusurlu yönlerine vurduğu, devrimci mirasa sahip çıkmanın ve geliştirmenin yolunun da buradan geçtiği belirtildi. Kendi geçmişiyle devrimci temelde hesaplaşamayan ve kendini yenileyemeyen örgütlerin ise süreç içerisinde devrimci mücadeleyi ve konumu terk ettiği ve gelinen noktada 60’lı yılların burjuva sosyalist akımlarının dahi gerisine düştükleri ifade edildi.
Devrimi ve devrimci birikimi savunuyoruz!
Sunumun son bölümünde ise “Devrim mücadelesi sayısız insanın emekleri, ödenen bedeller, yengi ve yenilgiler üzerinde ilerleyen tarihsel bir eylemdir. Geçmişin devrimci birikimi bütünlüğü içerisinde tüm bu süreçleri kapsar” denilerek içerisinde bulunduğumuz döneme ilişkin değerlendirmeler yapıldı. Sermaye düzeninin artan baskısı ve zorbalığı, sınıf-kitle hareketindeki gerilik, sol hareketin büyük oranda düzenin icazet alanına hapsolması vb. olgular üzerinden dönemin zorluklarına işaret edildi.
Devamında, bu zor koşullarda geçmişin devrimci birikimini savunmanın ve sahiplenmenin, ondaki ilerici-devrimci olan yanları alıp günün koşullarında yeni bir düzeyde var etmenin ve geleceğe taşımanın çok daha büyük bir önem taşıdığı vurgulandı ve şunlar ifade edildi:
“Bunu başarmak Denizlerden, Mahirlerden, İbolardan bize miras kalan devrimci iradeyi, cüreti, kararlılığı, fedakarlığı ve başeğmezliği kuşanmakla mümkün olabilir. Bunu başarmak başta bugün solun genelini kesen parlamentarizm, liberalizm, legalizm, reformizm vb. her türden düzen içi eğilimle ideolojik mücadeleyi güçlendirmekle mümkün olabilir. Bunu başarmak işçi sınıfını maddi bir kuvvet olarak burjuvazinin karşısına çıkarmak için ortaya konan siyasal çabayı güçlendirmekle mümkün olabilir. Ve bizler bunu başaracağız.”
Yapılan sunumların ardından söyleşiler gerçekleştirildi. Söyleşilerde günümüz sınıf hareketinin tablosu, toplumsal mücadelenin ve sol hareketin verili durumu, yerel seçimler vb. güncel konular tartışıldı. Seminerler 1 Mayıs sürecine hazırlık çağrısı yapılarak bitirildi.
Kızıl Bayrak / Sarıgazi, Gebze, Küçükçekmece, Esenyurt