Ücretli emek sömürüsü üzerine kurulu kapitalizm, emekçileri daha fazla sefalete mahkum ederken, zenginler giderek daha fazla zenginleşiyor. Böylece servet ve sefalet arasında artan uçurum yaşamın her alanına etki ediyor.
Türkiye’de de yaşamın her alanında yaşanan eşitsizlik, AKP iktidarının sermayeye hizmet ederek özelleştirdiği eğitimde de kendisini gösteriyor. Eğitim harcamalarında en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüzde 20 arasındaki uçurum büyüyor.
Ailelerin eğitim harcamalarının 2017 yılına kıyasla yüzde 19,86 arttığı 2018 yılında en zengin yüzde 20’lik kesim en yoksul yüzde 20’ye kıyasla 32 kat fazla para harcadı.
2018 yılında en yoksul yüzde 20’lik kesim eğitime 579 milyon TL, en zengin yüzde 20’lik kesimdeki aileler ise 18 milyar 445 milyon TL ayırdı. Yoksul ailelerin eğitim harcamaları içindeki payı yüzde 2’de kaldı.
Eğitim harcamaları arttı
BirGün’den Mustafa Mert Bildircin’in haberine göre, Eğitim-İş’in 124 kırtasiye ürününün fiyatları üzerinden yaptığı araştırma, eğitim harcamalarının velilere getirdiği yükü ortaya koydu.
Servis, öğle yemeği, kitap ve kırtasiye gibi harcamaların dahil edildiği araştırmaya göre, okulöncesi eğitime başlayan bir öğrencinin başlangıç gideri bin 198 TL olarak belirlendi. İlkokul birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin başlangıç giderinin bin 813 TL olduğunu tespit eden sendika, bu harcamanın 2017 yılına oranla 2018’de yüzde 13,81 arttığını açıkladı. Araştırmada, liseye başlayan bir öğrencinin eğitim masrafının 2 bin 144 TL olduğu belirtildi.
Asgari ücretin yarısı
Eğitim-İş’ten yapılan açıklamada, 2 bin 20 TL olan asgari ücretle yaşamını devam ettiren bir ailenin, ilkokula başlayan çocuğu için bir aylık maaşının yarısını okula başlama gideri olarak harcadığı vurgulandı. Açıklamada, velilerin sırtındaki yükün her geçen yıl arttığının altı çizilerek şu ifadelere yer verildi:
“Yaptığımız bu araştırmada belirtilen rakamlar içerisinde, okula zorunlu alınan bağışlar, sınıfların dizaynı için toplanan paralar, velilerin çocuklarına verdikleri harçlıklar bulunmuyor. Yasadışı yollardan bağış adı altında alınan bu ücretleri de eklediğimizde, özellikle alt ve orta gelir düzeyindeki ailelere, okul giderleri ciddi bir yük olacak. Sabit ve dar gelirli aileler bu yükün altından çok zor kalkacak.”