Milli Eğitim Bakanlığı “2019-2023 Strateji planı” çerçevesinde uzun süredir beklenen değişiklikleri açıkladı. Bakan Ziya Selçuk “Lisede Ne Yaptık? Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı”nda çalışmalarını 2040 vizyonu ile sürdürdüklerini ifade etti. Eğitim ve sınav sisteminde yaşanan kaosun etkilerini hafifletmek için sözde özeleştirel yaklaşan MEB, bir süredir bu değişiklikleri açıklamak için bekliyordu.
5,6 milyon genci ilgilendiren, “esnek ve modüler eğitim sistemi” diye sunulan düzenleme, gerici-faşist iktidarın gençliğe yönelik karanlık hedeflerine uygun bir içeriğe sahip.
Yeni düzenlemede, yıllara göre kademeli biçimde geçiş yapılacak yeni ortaöğretim modelinde ders sayısı azaltılacak. Bütün öğrencilerin girdiği zorunlu ders anlamına gelen ortak ders sayıları da düştü. Anadolu liseleri için 9-11. sınıflarda 35, 12. sınıflarda ise 24 ders yer alacak. Lisenin ilk üç yılında haftalık okul zamanı, 35 saati “Akademik Gelişim Programı”, 5 saati “Hayal-Etkinlik-Yaşam temalı çalışmalar” olmak üzere 40 saat olarak planlandı. 9’uncu sınıfta Beden Eğitimi ve Spor, Görsel Sanatlar, Müzik, Sağlık Bilgisi, Trafik Kültürü ortak/zorunlu ders olmaktan çıkarıldı. Öğrenciler ortak derslerin yanı sıra 10, 11 ve 12’nci sınıflarda Yabancı Dil, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal ve Beşeri Bilimler gruplarından da bir ders seçmek zorunda olacaklar.
Zorunlu ders kapsamında iki ders öne çıkıyor. Birincisi Türk Dili ve Edebiyatı ile Bilgi Kuramı ve Uygulamaları, ikincisi ise 1980 darbesinin bir ürünü olarak zorunlu olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri her sınıfta zorunlu olmaya devam edecek. Alan derslerinde Tasavvuf Edebiyatı ve İslam Felsefesi derslerine yer veriliyor. Derslerin kapsamlarından öte seçimleri bile din istismarcısı AKP iktidarının ideolojik ihtiyaçları çerçevesinde belirlenmiştir.
“Kariyer ofisleri”
Öte yandan Milli Eğitim Bakanı’nın büyük bir yenilikmiş gibi sunduğu “kariyer ofisleri” eğitimde özelleştirme politikalarının geldiği boyuta ayna tutuyor. Rehberlik ve danışmanlık yerine, “kariyer ofisleri” kurmak, sermayenin eğitim alanına tam girmesi anlamına geliyor. Bu alanın nasıl olacağına ilişkin ayrıntılı açıklama henüz bulunmamakla birlikte, düzenleme sermayenin talebinin karşılanması çabasının ürünüdür. MEB’in internet sitesinde hazırlanan powerpoint sunumda şu ifade yer almaktadır: “İşveren sorusu: her yıl liselerden yüzbinlerce öğrenci mezun oluyor, bir kısmı üniversitelere gidiyor. Üniversiteye giremeyen lise mezunlarıyla biz neden buluşamıyoruz?” Sınav sisteminin sorunlarından öte, “işgücü” ile ilgilenen eğitim bakanlığı sorulara yanıtını “kariyer ofisleri” ile vermeyi planlamaktadır.
“Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA araştırmalarında Türkiye 72 ülke arasından 50. sırada yer alıyor. Bu tablo, değişikliklerin çözüm getirmediğinin, tersine mevcudu sürekli geriye çektiğinin bir açık bir göstergesidir. Eğitim sisteminde değişmeyen tek şey yalnızca sorunlardır. AKP iktidarı döneminde, yani son 17 yılda eğitim ve sınav sisteminde 15. değişiklik yapılmıştır. “Dindar ve kindar” bir nesil hedefiyle elinden geleni ardına koymayan iktidarın, gerçekte mevcut sorunları ağırlaştırmak dışında yapabildiği bir şey yoktur.