Fransa 2000’lerin başında dünyanın “en iyi genel sağlık hizmetine” sahip olan ülkeydi. Bugün hükümetin bilgilerine göre, Gayrisafi Yurtiçi Hasılasının (GSYH) %11,2’sini sağlığa ayırıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında, İsviçre’den sonra, İsveç, Japonya ve Almanya ile beraber üçüncü sırayı paylaşıyor.
Fransa’da hastane ve yatak sayılarında, yatakların yaklaşık %62’si 1.342 devlet, %14’ü 667 kâr amacı gütmeyen özel sektör ve %24’ü de 974 kâr amaçlı özel sektör hastanelerinde bulunuyor.
Sağlığa ayrılan bu kaynaklara rağmen 2020 yılında koronavirüs salgın krizinde Fransa genelinde 5.700 hastane yatağı kaldırıldı. Yatak sayılarında yaşanan bu düşüş geçen seneleri de geçti.
Hastane yatakları, pandemi sürecinde binlerce, onbinlerce insanın hastanelik olduğu, en çok koronavirüs hastalığı için ayrılan yatak sayılarının yetersiz kaldığı, bu yüzden sağlık sistemlerinin çökme noktasına geldiği ve sağlık çalışanlarının daha fazla olanak istediği kritik bir süreçte çıkarılmış oldu. Fransız sermaye devleti salgın döneminde sağlık politikasını gözden geçirip yatak sayısını yükselteceğine yatak sayısını düşürdü. 29 Eylül günü hükümetin kendi yayımladığı rapora göre, son 7 yılda 27 bin yatak kaldırıldı. 2020, 5.700 ile en çok yatağın kaldırıldığı yıl oldu.
Sağlık hizmeti olanaklarındaki bu gerileme, sağlık sistemindeki pek çok sorundan yalnızca biridir. Giderek artan iş yüküyle birlikte sağlık çalışanları daha fazla sömürüye, baskıya ve strese maruz kaldı. Bu süreç, hastaneye gelen ağır vaka sayılarındaki artış karşısında hasta seçimi yapmak zorunda bırakılan sağlık çalışanları üzerinde derin izler bıraktı.
Yatak sayısındaki düşüşe bile salgın bahane edildi!
Sağlık Bakanı Olivier Véran, bu seneki “biraz daha belirgin” olan düşüşü haklı çıkarmak için dahi koronavirüsü bahanesine sarıldı. Bu söylemiyle pişkinliğini gözler önüne seren Sağlık Bakanı, “Salgını sınırlamak için birçok çift yataklı odaları tek yataklı odaya çevrildiği” bahanesini öne sürdü. Bakan Olivier Véran, sağlık olanaklarını arttıracaklarına, yatak sayısını azaltarak salgının yayılmasını önlediklerini iddia etti.
DREES adlı istatistik kurumuna göre, hastane ve kliniklerin toplam sayısının 3 binden az olduğu Fransa’da geçen sene, “yeniden yapılandırma” adı altında 25 kamu ve özel sağlık kuruluşları kapandı. Sermaye devletinin dümenindeki Macron yönetiminin sağlık alanına yönelik bütçe kesintisi ve kemer sıkma politikaları nedeniyle, kamu hastane hizmetindeki hastane yatakları azalmaya devam edecek. Bu politika emekçileri de dolaysız olarak tehdit ediyor. Zira Paris’te işçi ve emekçilerin en yoğun olarak yaşadığı ve pandemi sürecinde salgından en çok etkilenen Seine-Saint-Denis banliyösünde, Bichat ve Beaujonvont hastanelerin birleşmesi sonucu 300 yatak kaldırıldı.
Dünyada sağlığa en çok yatırım yapılan ülkeler arasında olmasına rağmen Fransa’da koronavirüs salgınıyla beraber sınıfsal farklılıklar çarpıcı biçimde gözler önüne serildi. Sermayedarların kimisi özel doktorlara sahipken, kimisinin ada kiralayıp salgından uzak durma olanağı varken, ülkenin ayakta kalmasını sağlayan işçi ve emekçilere sunulan sağlık hizmetinin bütçesinin kısılması, yatakların kaldırılması, kapasitenin azaltılması buna yeni bir örnek oldu.
Kızıl Bayrak / Fransa